Anasayfa » Akyol’lar, Çelebi’ler, Akarcalı’lar, Tayyip’ler, Gökçek’ler, Mercümek’ler… Aydar’lar… Hepinize Teşekkürler!
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

Akyol’lar, Çelebi’ler, Akarcalı’lar, Tayyip’ler, Gökçek’ler, Mercümek’ler… Aydar’lar… Hepinize Teşekkürler!

Yazı Hakkında

Başlık: Akyol’lar, Çelebi’ler, Akarcalı’lar, Tayyip’ler, Gökçek’ler, Mercümek’ler… Aydar’lar… Hepinize Teşekkürler!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 03 Temmuz 1994, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Akyol’lar, Çelebi’ler, Akarcalı’lar, Tayyipler,
Gökçekler, Mercümek’ler.. Aydar’lar.. Hepinize Teşekkürler!

Demokrasi, yurttaşların bilinçlenmesi ölçüsünde sağlıklı işler!

Birinci koşul, partilerin “gerçek” kimliklerini seçmenlere “doğru” anlatmalarıdır.. İkinci koşul, seçmenlerin kendi düşünce ve çıkarlarına en yakın olana oyunu vermesidir..

-Sağcılar, halkın bilinçlenmesini engellemeye, “duygu”nun aklın önüne geçmesini saklamaya çalışırlar. Solcular ise “aklı” öne geçirdikçe, kitleler bilinçlendikçe iktidara yaklaşırlar.

Çünkü halk bilinçlendikçe “düzen”i korumak zorlaşır!

Düzenin “çirkinlikleri”ni korumak zorlaşır!

Ama Türkiye her zaman farklıdır.. Şimdi roller bu konuda da tersine döndü..

Solcular kendi kendilerini uyutmakla meşgulken, sağcılar harıl harıl halkı bilinçlendiriyorlar.

Bugün “onlar”a teşekkür borcumu yerine getirmek istiyorum!

★★★

12 Eylül ile Özal işbirliği mükemmeldi.

Birincisi bütün partileri kapatırken, ikincisi “hepsini de ben temsil ediyorum” diye ortaya çıktı.. Muhafazakarı, liberali, sosyal demokratı, dinciyi, milliyetçiyi.. Hepsini..

“Köşe dönücülük” ile “çağdaşlık” aynı bayrak altındadır, inancı yayıldı. “Vitrin” süslendi, oylar toplandı.

Işın Çelebi’ler, Bülent Akarcalı’lar Avni Akyol’lar, “laik-demokrat”
vitrinin süsleriydiler. Geleneksel CHP tabanındaki bir kesimin kafasını karıştırmak konusunda da işe yaradılar.

Kurt dumanlı havayı sever..

Kafalar karıştıkça, iç ve dış “egemen” güçler, borularını daha rahat öttürdüler. Ve “çağdaş” görünümlü Mesut Yılmaz, bu karışıklığın
uzamasını kolaylaştırdı.

Ama RP geldi, işler bozuldu.

Takke düştü, kel göründü..

Terörle Mücadele Yasası tartışılırken, ANAP şeriatçıları korumak için “kahramanca” direndi.. “Laik-demokrat” vitrin sustu.

ANAP anayasadaki demokratikleşmeyi RP ile birlikte tıkadı.. “Laikdemokrat” vitrin sustu.

RP Taksim’i “kurtarılmış bölge” haline getirmek, Atatürk Kültür
Merkezi’nin karşısına görkemli bir cami inşa etmek istiyordu. Üstelik caminin altı ticaret merkezi olup, şeriatçı vakıflara büyük bir “ek” kaynak sağlanacaktı.. Ama İstanbul Belediye Meclisi’nde RP oyları yetmiyordu.

ANAP imdada yetişti.. Ve “bizimkiler” yine sustular.

Tıpkı kendi iktidarları döneminde sustukları gibi.. Tıpkı, imam-hatip okullarının orta asımlarının “temel eğitim” kapsamına alınması çabalarını TBMM’deki “kutsal ittifak” engellerken de sustukları gibi.

‘Vitrin’deki anlamsızlığı susarak gösterdiler. Soldaki “şaşkın” seçmeni susarak uyardılar.

Sağolsunlar!

HEP olayı, DEP olayı, solu kanatan bir yaraydı hep.

HEP Meclis’e taşınırken sol oylar azaldı.

Hep Meclis’te gerçek niteliğini ortaya koyunca sol oylar azaldı. DEP’lilerin dokunulmazlığı konusu çözülürken sol oylar azaldı.

Ve solda oylar azalırken tartışma büyüyordu.

Bir kesim, DEP’i PKK’nın uzantısı sayıyordu. Bir kesim de, o savı öne sürenleri “faşistlikle” suçluyordu.

Bu yıpratıcı kavgaya son verenler yine DEP’liler oldular.. Yurtdışına kaçan altı eski milletvekili, PKK’nın Frankfurt yürüyüşüne katıldı. Aponun fotoğrafının arkasında yürüdü.

Sayın Zübeyir Aydar da turistik yörelerde bir gün önceki patlamalar için ‘Bombalar gerekliydi’ deyip çıktı.. Soldaki “kısır” tartışmayı bitirdi. Akıl yoluna kapıları açmış oldu.

Sağolsun!

★★★

RP dürüsttü. RP diğer partiler gibi ‘kin’ peşinde değil “hizmet” peşindeydi. Atatürk’e saygılıydı, kardeşlikten yanaydı.. RP de “2. Cumhuriyetçi’ydi”. Farklıydı.. Bir kez de RP’nin denenmesinde ne sakınca vardı?

Heykeller, tükürükler.. Yeşil kaldırımlar..

Kültür merkezlerini kapatmalar..

Atatürk’ün adını caddelerden sokaklardan silmeler..

Başkentin yeşilini kurumaya terk etmeler.. Oy vermeyen semtlerin otobüslerini kaldırmalar..

Atatürk Kültür Merkezi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin karşılarına cami dikmek için verilen “özel” anlamlı savaş..

Laiklik yanlılarından alınan intikam.. Mavi tulum giydirilip sokak sulamaya yollanan müzisyenler.. Çöpçü yapılan bilgisayar uzmanları..

Sokağa atılan insanlar açlığa mahkum edilen aileler..

Ve de “iç edilen” Bosna paraları..

Tayyip’ler, Gökçek’ler, Mercümek’ler.. Sizler de çok çok sağolun!

Kendi içinde “gaflet” hatta hıyanet batağına saplanmış olan sola bundan daha iyi hizmet edilebilir miydi?

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz