Anasayfa » DEP’li, DEP’siz mi?

Yazı Hakkında

Başlık: DEP’li, DEP’siz mi?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.4)
Tarih: 16 Mart 1994, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

DEP’li mi,DEP’siz mi?

DEP yanlışı daha yola çıkarken yaptı.

PKK’nın gölgesinde bir siyasal partiyi, Türk demokrasisinin henüz taşıyacak güçte olmadığını göremedi. Çözümü dış güçlerin desteğinde arayan bir partinin, içerde yeterli demokratik destek bulamayacağım kavrayamadı.

Aynı anda hem silaha hem de demokrasiye evet denemeyeceğini anlayamadı. PKK şiddetine onay vermenin, şiddete karşı daha büyük şiddet kullanılmasını meşrulaştıracağını düşünemedi.

Kendi azınlık değerlerine saygı isteyenlerin, çoğunluğun değerlerine öncelikle saygı göstermesi gerektiğini unuttu.

Dışarda Türkiye’ye karşı düşmanlıklar oluşturmaya çalışırken, içerde sağlayabileceği demokratik dostlukları yitirdi.

Ve yalın gerçek, sonunda gözler önüne serildi: Ya silahı seçeceksiniz ya demokrasiyi! Çözümü ya içerde arayacaksınız ya dışarda!.

*

DEP niçin seçimlere girmiyor?

Adayları gözaltına alındığı, yandaşlarına baskı yapıldığı, parti binaları bombalandığı için mi?

Seçimlerden çok kötü sonuç alıp, içerde ve dışarda,
bölgeyi “temsil” niteliğinin olmadığı anlaşılacak korkusundan mı?

Ve PKK niçin DEP’in seçimlere girmesini istemedi?
Gerçek hiçbir zaman tek yanlı değildir..

DEP üzerindeki baskıların son zamanlarda artmış olduğunu kim yadsıyabilir? Bazı insanların PKK bağlantıları, DEP’ten aday elmaya karar verdiklerinde mi anlaşılmıştır? devlet, DEP binalarını ve yöneticilerini korumak için, niçin yeterince istekli davranmamıştır?

Güneydoğu, ekonomik ve toplumsal açıdan günbegün çöküyor. Kürt kökenlilerin bölgeyi terk edip, Türk toplumunun geri kalan kesimleriyle daha iç içe yaşamalarına yol açan süreç giderek hızlanıyor.

Bölge insanı, PKK silahı susmadıkça durumunun daha da kötüye gideceğinin bilincinde,  PKK, kendi başlattığı şiddet-karşı şiddet tırmanmasının, bağımsızlık istediği bölgede giderek Kürt nüfusunu azaltmaktan başka bir
sonuç vermediğini görmenin çaresizliği içinde…

Ve devlet, bu ortamda, DEP’in seçimlere girmemesine hak verdirecek gerekçelere malzeme taşıyor.

Doğru, PKK da diğer partilere karşı şiddet kullanıyor.
Hatta seçmenleri tehdit ediyor.

Doğru, DEP’in içinde ve başında PKK’nın sözcüsü gibi çalışanlar var.Türkiye’nin dış düşmanlarıyla işbirliği yapanlar var. Orduyu kışkırtanlar var.

Ama -kırsal kesimde- seçim sandıklarını birleştirerek
seçim güvenliğini sağlama yolu da açılmışken… DEP’in
seçimlere girerek “gerçek” gücünün ortaya çıkmasını
engellemek niçin?

HEP’in -hem de SHP ile güçbirliği yapmasına karşın 1991 seçimlerinde Güneydoğu da aldığı sonuç ne çabukunutuldu? SHP-HEP ittifakı, Ağrı ‘dan Van’a kadar tam 13 seçim bölgesinde, niçin tek milletvekili bile çıkaramadı?
TBMM’de “Kürt sorunu”na en çok sahip çıkan M. Ali Eren, Fuat Atalay ve Nurettin Yılmaz, acaba niçin yeniden seçilemediler?

Yoğun bir biçimde Kürtçe şarkı ve kasetlerle desteklenen seçim propagandası ne sonuç verdi? Urfa’nın yoksul Yakubiye ve Eyubiye mahallelerinde, niçin DYP’nin 274 ve RP’nin 252 oyuna karşılık, HEP destekli SHP sadece 16 oy alabildi?

Devlet de kararını vermeli. Kürt kökenli aydınlarımız da.

Devlet kesin bir çizgi çekmeli “Tek bayrak, tek vatan, tek resmi dil!” Ve buna ters düşmeyen “her türlü” çözüm önerisinin, özgürce tartışılmasına ve gerektiğinde yaşama geçirilmesine razı olmalı.

Güneydoğu insanını temsil etme iddiasında olanlar da, DEP’i PKK’nın gölgesinden kurtarmalılar. Ve çözümü Paris’te. Bonn’da, Vaşıngton’da değil. Ankara’da aramalılar.

Gerçekçi olmalılar.

Batı Halepçe’de, Bosna’da ne yaptı ki, iyi kötü demokratik olan bir ülkeye karşı -PKK sözcülerini korumak için- harekete geçsin!

Türk demokrasisinin. PKK’nın Meclis’te temsilci bulundurmasına gereksinmesi yok. Ama PKK dan soyutlanmış bir DEP’e gereksinmesi var.

Tıpkı DEP’in ve temsil etme iddiasında olduğu bölge
halkının da o beğenilmeyen demokrasiye gereksinmesi olduğu gibi!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz