Anasayfa » Ekranda Ortaoyunu

Yazı Hakkında

Başlık: Ekranda Ortaoyunu
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 12 Şubat 1995, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Ekranda Ortaoyunu

Karagöz-Hacivat oyununda bir karşıtlık vardır. “Orta-
oyunu”nda ise yoktur.

Her şey bir kişinin halkı güldürmesi için düzenlenmiştir…
Hacivat bir“figüran” değildir. Ama ortaoyununda, bir kişi
dışında herkes figüran sayılır.

Geçenlerde HBB’de bir ortaoyunu oynandı.
Kemalizmin “totaliter bir diktatörlük” olduğu… Kemaliz-
mi lanetlemeden solcu (!) olunamayacağı “fetva”sını, kul-
lara “tebliğ’’ için sahnelenmiş bir ortaoyunu.

Dümbüllü de oradaydı, çanak tutucusu da, davulcusu
da…

Ve üçü de çok şanslıydılar. Çünkü ekran başındakiler-
den yükselen küfürleri duymuyorlardı…

Bir kuraldır bu: Güldüremeyen soytarılık giderek çirkin-
leşir!

★★★

“Mülkiye cuntası”nın CHP’de egemen olduğu dönem-
di. İsmet İnönü genel başkan, Ecevit genel sekreter idi.
Parti adına “Ulus” gazetesinden sorumlu olan Haluk Ül-
man, benden bir dizi yazı istedi. Konu “demokratik sos-
yalizm” olacaktı.

Kabul ettim. Batı’da demokratik sosyalist sayılabilecek
partilerin tarihlerini ve programlarını önüme yığdım. Ve baş-
ladım incelemeye.

Açtığım her programla birlikte hayretim biraz daha artı-
yordu.

İşçiye oy hakkı… emeklilik hakkı… paralı dinlence… pa-
rasız sağlık hizmetleri… 8 saatlik işgünü… parasız eğitim…
ve hatta grev ve toplusözleşme hakkı…

Batılı toplumcuların çok uzun bir süreç içinde, çoğunu
ancak kan dökerek elde ettiği haklan Türkiye’de Kemalizm
sağlamıştı.

Hem de hiçbir kuşağı harcamadan.

Sadece oy hakkı için bile, Fransız işçisinin 59 yıl savaş-
mak, kan dökmek zorunda kaldığı tarihsel bir gerçekti…
Üstelik de, Fransız Devrimi “yasalar önünde eşitlik” öngör-
düğü halde.

Ve HBB’deki ortaoyununa göre; Batı da o partiler “sol-
cu”… Ama Türkiye’de Kemalistler “gerici“(!).,.

★★★

Avrupa da demokrasiler bir bir yok oluyor. Nazizm ve fa-
şizm yükseliyordu.

Baskı rejimlerinden kaçan çok değerli bilim ve sanat
adamları vardı. Zengin ve demokratik ABD onlara kucağı-
nı açmıştı.

Ama bunlardan tam 142’si Mustafa Kemal’in Türkiye-
sı’ni seçti.

Varlıklı bir ülkenin diktatörlüğünden kaçıp, bugünün
Bangladeşi’nden daha yoksul bir ülkenin diktatörlüğüne sı-
ğınmak için mi? Kendi dininden, kendi dilinden, kendi kül-
türünden çok farklı bir ülkenin yoksulluğunu ve baskıcı ko-
şullarını paylaşmak için mi?

Çoğu dünya çapında olan bu insanlar acaba mazoşist
miydi?!..

Ve HBB’deki ortaoyununa göre; o dönemin Amerikası
“demokratik”… Ama o dönemin Türkiyesi “totaliter bir dik-
tatörlük”(!)…

★★★

HBB’deki “Yüksek Tansiyon” adlı ortaoyununda bir tek
Mehmet Altan’a kimsenin kızmaya hakkı yok! Çünkü bi-
linen görüşlerini tekrarladı.

Zaten oraya çağrılmasının nedeni de onları tekrarlama-

sıydı…

Ama programın düzenleyicisi Erhan Akyıldız ile sağına
oturttuğu Zafer Üskül için aynı şeyi söylemek olanaksız.
Sayın Akyıldız, bir “mizansen”e “yansızlık” kılıfı giydir-
meye çalışırken, giderek meslek onurundan uzaklaştığının
acaba ayrımında mıydı? Acaba “oyun bozulur” diye mi
Uluç Gürkan’ın yerine Prof. Üskül’ü çıkarmıştı?

Ortaoyunundaki en eleştirilecek oyuncu ise zaten Sayın
Üskül’dü.

Kemalizmi savunmadı ya da savunamadı… Acizlikten
mı, yoksa inançsızlıktan mı? Onurlu bir kişi, her iki durum-
da da, o oyuna alet olmazdı!

Kemalizm adına ortaya çıkacak kişinin. “sol”un ve “de-
mokrasi”nin tarihsel süreç içindeki yerini bilmesi, “asgari
koşul”dur.

★★★

Ekrandaki ortaoyununun mesajı açık: Bugünkü bozuk-
lukların sorumlusu, Kemalizmdir. Kemalizmin 70 yıldır “res-
mi ideoloji” olmasıdır!..

Kemalizm resmi ideoloji olduğu için mi; son 20 yılda la-
ik liselerde okuyanların sayısı üç kat artarken, imam okul-
larındakilerin sayısı 14 kat arttı?

Kemalizm resmi ideoloji olduğu için mi; İçişleri ve Milli
Eğitim bakanlıkları Atatürk ve Kemalizm düşmanlarının in-
safına terk edildi?

Kemalizm resmi ideoloji olduğu için mi; partisi dahil, Ata-
türk’ün kurduğu ve en önem verdiği kurumlar birer birer ka-
patıldı?

Kemalizm resmi ideoloji olduğu için mi; işçisi, memuru,
genci -anayasa zoru ile- siyasetin dışında bırakıldı?

Kemalizm resmi ideoloji olduğu için mi; din dersleri ana-
yasal zorunluk oldu? Bakanın biri çıkıp, TV’de “Biz siya-
setin emrinde din değil, dinin emrinde siyaset istiyoruz!”
diyebildi?

Kemalizm resmi ideoloji olduğu için mi; 37 insan -düşün-
celerinden ve inançlarından dolayı- devletin gözleri önün-
de çıra gibi yakıldı?

Kemalizm resmi ideoloji olduğu için mi: düşüncesini söy-
leyene de, düşünce sahibini yakana da aynı ceza verilebi-
liyor?

Liste çok uzun… Bitmez!

★★★

İlhan Selçuk geçenlerde, solcu olmak için artık sağcı-
lardan “icazet” almak gerektiğini (!) yazmıştı.

Ama bu “yeni sağcı”lar, tıpkı “yeni yetme”ler gibi… Doy-
mak bilmiyorlar.

Bu kez de “Solcular ayrı partide, Kemalistler ayrı parti-
de olmalı!” buyuruyorlar.

Baş üstüne!

Onların “solcu’ dediklerinin çoğu, zaten Sayın Boyner’in
partisine kapağı attılar. Ama SHP içinde kalmış birkaç dost-
ları daha var. (Hani kimisi yakın geçmişte hükümette iken,
kendilerini “devlet kesesinden” besleyen dostları…)

Onların eline de Boyner’in adresini tutuşturuverirlerse,
Türk soluna gerçekten de son bir iyilik yapmış olurlar!

Ama perde arkasında ipleri ellerinde tutanlar, bu işten
hoşlanırlar mı, onu bilemem… Malûm, “kışkırtıcı ajan”ları
düşman örgütlerin içine sokmak ve hele doruklarına kadar
tırmandırmak zordur!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz