Anasayfa » Eskiler ve Yeniler…

Yazı Hakkında

Başlık: Eskiler ve Yeniler…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 11 Ocak 1995, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Eskiler ve Yeniler…

Orhan Veli’nin bir sözünü anımsıyorum.

“Yeni şiir” tartışmalarının en yoğun olduğu bir dönemdi. Orhan Veli, kendi şiirine takılan bu isimden pek memnun değildi. Şöyle diyordu:

“Yeni Camii de, elbette bir gün yeniymiş ki ona yeni demişler. Ama bugün yeni olduğunu kim öne sürebilir? Yeni şiir olmaz! Bir eskiyen şiir vardır, bir de eskimeyen şiir!”

★★★

İki umutsuzluktan bir umut nasıl yaratılır?

CHP-SHP ödeşmesinin “umut” yaratması çok zor. Ama olanaksız değil!

Kimileri olayı fazla yalın görüyor: Eskimiş partiler birleşince, getirirsiniz başına “yeni” bir İsim Olur size “yeni bir parti” Her yenilik de yeni bir umuttur.

Keşke o kadar kolay olsaydı.

Yenilenme elbette ki “baş “tan başlamalı. Ama eski gövdenin başına getireceğiniz yeni isim, o gövdenin “esiri” olur. Ve çabucak eskir.

Eğer o gövdeyi değiştirmekte “gerçekten” de kararlıysanız: partinin genel başkanı ile birlikte tüm üst yönetimini de değiştirerek işe başlamanız gerekir.

O yapının eskimesinden sorumlu olanlardan, “yenilenme” işlemini nasıl bekleyebilirsiniz? Siz bekleseniz de, halk bekleyebilir mi?

Bu nedenle, Mümtaz Soysal, ancak “yepyeni bir ekip”le görev kabul edebileceğim söylerken haklıdır! Ama o “yeni”yi doğru anlamak koşuluyla…

★★★

Bir siyaset adamı için; yeni olmak ne “yaş “a bağlıdır ne de siyaset sahnesine yeni çıkmış olmaya.

Ne Ecevit gençtir, ne de Mümtaz Soysal… Ne Ecevit siyaset sahnesine yeni çıkmıştır, ne de Soysal.

Ama ikisi de “yeni”dir. Çünkü “eskimemiş”tir.

Oysa 12 Eylül sonrası sahneye çıkan birçok “genç“, çoktan yaşlanmıştır bile… Kimisi “Altıok“lu bayrak altında, bayrağına ihanet ederek yaşlanmıştır. Kimisi, emperyalizmin “yükselen değerler“inin rüzgârı ile savrulurken kurumuş.,solmuştur. Kimisi de kısa yoldan köşeyi dönmek isterken…

Altıok‘’un üçünü çöpe atmayı “yenileşme” sanan Sayın Karakaş mı yenidir? Atatürk düşmanları ile kol kola Said-i Nursi reklamcılığı yapan “müstafi” genel sekreter mi yenidir?

Yoksa Sayın Önay Alpago mu yenidir? Hani bakanlığına Melih Gökçek döneminde alınanlara dokunmayan, ama kendinden önceki SHP’li bakanın göreve getirdiklerini “tarumar”eden… “örgüt’ün haksız isteklerine “hayır” demesini bilenleri cezalandıran “yeni yüz” mü?..

Yeni olmak değil, “yeni kalmak” önemlidir.

Yıpranmamış, “eskimemiş olmak” önemlidir.

★★★

Mülkiye yıllarımız, DP iktidarına karşı savaşımla başlamıştı. 27 Mayıs sonrasında da “Af yok!” diye bağırarak sürmüştü.

Çünkü baskılar o dönemin ürünüydü, özgürlüksüzlükler o dönemin ürünüydü…

Ama 1977’de milletvekili olduğumda. TBMM’de en çok “Eski Demokratlar“a saygı duydum. Yanı bir zamanlar öfke duyduğum insanlara… Hem de rakip partinin saflarında oldukları halde!

Çünkü yenilenmişlerdi.

Geçmişten gereken dersleri çıkarmışlardı.

Ilımlı ve saygılıydılar. Parlamentoya yakışacak davranışlar içindeydiler. Demokrasinin bir “hoşgörü ve uzlaşma rejimi” olduğunu anlamışlardı…

Bugün “Altıok“lu bayraklar altında, geçmişleriyle “tertemiz”, yıpranmamış birçok isim var. Ne yıpranmışlar, ne de sapmışlar.

Geçmiş deneyimlerinin ışığı altında: Kemalizmi 2000’li yılların koşullarına taşıma isteğinin heyecanını taşıyorlar.

Eskimiş olduklarını kim söyleyebilir?

Savaş, “eskimişler” ile “yeni kalmışlar” ya da “yenilenmişler” arasındadır. Ve eskimiş yapıyı ancak “eskimemiş”ler yenileyebilirler!

O eskimişliğin sorumluluğunu taşımayanlar… O eskimişlikten çıkar sağlamayanlar!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz