Anasayfa » Kıssadan Hisse!…

Yazı Hakkında

Başlık: Kıssadan Hisse!…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 03 Şubat 1995, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Kıssadan Hisse!..

Bazı örnekler vardır ki sayfalar dolusu makalelerle an-

latmakta zorlandığınız bir gerçeği en kısa yoldan anlatır.

Birkaç çizgi… Ve yadsınamayacak bir tablo çıkar orta-
ya

Ne yoruma gerek kalır ne de tartışmaya.

★★★

Kahramanımız Denizlilidir. Önce Kuran kursunda oku-
muştur. Daha sonra İzmir Özel Türk Koleji’ne yollanır. Ye-
ni ortamının eskisine tepkisiyle de favorilerini uzatır.

Dönem o dönem.

Baba, oğlundaki bu değişiklikten rahatsız olur. Bu ne-
denle de, ikinci oğlunu imam-hatip lisesine verir. Artık içi
rahattır.

Yanıldığını anladığında ise iş işlen geçmiştir.

Bir oğlu Marksist olur, ötekisi ise şeriatçı, iki kardeş, iki
uç… Aynı evde, birbirine düşman gibi bakan, birbirini en
azından “aymaz” olarak gören iki farklı kişilik.

Bağdaşması olanaksız iki yaklaşım…

Ve 12 Eylül gelir.

Dinci kardeş mutlu, solcu kardeş mutsuzdur. Mutsuz
kardeş işkence görür. Atatürk adı dillerden düşürülmeden
Atatürk’e edilen ihanetleri yaşar.

“Söylev”i okur. Şevket Süreyya’nın “Enver Paşa”sını
okur. Okudukça okumak isteği artar.

Ve bir zamanlar “Bizim Çan Kay Şek’imiz” diye küçüm-
sediği Mustafa Kemal, gözünde büyüdükçe büyür. Tür-
kiye koşullannda Kemalizm yadsınarak solcu olunama-
yacağını anlar!..

Kahramanımızın adı Ali Ihsan Otçu’dur.

★★★

Sayın Otçu ile geçenlerde Denizli’de tanıştım.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Denizli Şubesi’nin
ikinci kuruluş yıldönümü, coşkulu ve görkemli toplantılar-
la kutlanıyordu.

Öyküsü bana başka bir öyküyü anımsattı.

Yıllarca Kemalizme karşı savaşım vermiş, Manisa’nın
eski bir belediye başkanının öyküsünü. Sayın Ertuğrul
Dayıoğlu da şimdi Kemalistti… Arap ülkelerini gördükten
sonra Kemalist olmuştu!.

Sol uçtan yola çıkan ile sağ uçtan yola çıkan, Kemalizm-
de buluşuyordu.

Ülkenin ve dünyanın koşulları, Mustafa Kemal’i yeniden
güncelleştiriyordu.

Ve eski ve yeni iki Öykü kafamda bir araya gelirken, De-
nizli’de bir de tarih öğretmeni ile tanıştım. Arap kökenliy-
di. Bu köşede bir süre önce yer alan, “Bir Fellah Konuşu-
yor” başlıklı yazıdan çok etkilenmişti. Şöyle dedi:

– Benimle aynı kökenden olan bir grup arkadaş bir ara-
ya geldik. O düşünceleri aynen paylaştığımızı size yazmak
istedik. Ama sonra, biz de bir etnik grup yaratıyormuşuz
izlenimi vermemek için vazgeçtik!

Söz konusu yazıda aktardığım mektupta ise şu satırlar
vardı;

“Bir topluluk düşünün ki kökeni Arap olmasına karşın,
bütün Arap dayatmalarına karşı olsun… Laikliğe inanmış
olsun: bayrağı Türk bayrağı, ışığı Mustafa Kemal olsun!.. ”

★★★

Zamanım ölçüsünde Anadolu’dan yapılan çağrılara uy-
mak beni mutlu ediyor.

Adım adım, nelerin, nasıl değiştiğini görebiliyorum. “Al-

tıok”lu bayrak altında Kemalizme ihanet edenlerin, Ata-
türk’ün mirasını kendi çıkarları için kullanmak isterken gi-
derek yalnızlaşanların çıkmazını daha iyi görebiliyorum.

Ve bu arada, hakkımda çıkarılan bir dedikodunun varlı-
ğını da…

Ben Sayın Ecevit ile -yüz yüze ya da telefonla- görüş-
meyeli yıllar oldu. 29 Ekim günü annemi yitirdiğim zaman,
başsağlığı dilemeyen ender kişilerden birisi de Sayın Ece-
vit’ti.

Düşüncelerimi ilişkilerime ya da “beklenti”lerime bağla-
maya çalışmak ilkelliktir! Beni hiç mi hiç tanımamaktır…

Kişileri değil, inançlarımı savunuyorum!

Ama inançlarını kişisel çıkarlarının ya da beklentilerinin
önüne geçiremeyenlerin, bunu anlaması gerçekten de çok
zor!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz