Anasayfa » Korsika Modeli mi? Alman Modeli mi?

Yazı Hakkında

Başlık: Korsika Modeli mi? Alman Modeli mi?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3,19)
Tarih: 19 Şubat 1995, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Korsika Modeli mi?

Alman Modeli mi?

Sayın Çiller “Bask modeli” dediğinde kıyamet kopmuştu.

Kimisi “mucize” sandı, kimisi de öcü. Oysa her çözümden alınacak dersler vardır. Ama her çözümün, ancak “kendi koşullan içinde” geçerli olduğunu unutmamak koşuluyla!

Güneydoğu’ya çözüm aranırken; şimdi de -TOBB sayesinde- “Korsika modeli” gündeme geldi.

Yıllar önce, Sevgili Uğur Mumcu ile birlikte katıldığımız
bir toplantıda Korsika modeline değinmiştim. Yeniden keşfedilmesi iyi oldu.

Hiçbir çözüm aynen kopya edilemez. Ama her deneyimden de yararlanmak gerekir.

★★★

Korsika, 240 bin nüfuslu ufacık bir ada.

Üstelik de -Fransa gibi- insan haklarının güvence altında olduğu bir ülkeye bağlı. Turizm gelirleri de azımsanmayacak düzeyde.

Ama tüm bu olumlu koşullara karşın; 1990 yılında Korsika’da 28 siyasal cinayet işlendi ve 197 yer bombalandı.
Turizm geriledi. Gelir düzeyi düştü.

Tıpkı Türkiye’de PKK’nın, İspanya’da ETA’nın yaptığı gibi!..

Korsika modelinde Sayın Yalım Erez’in altını çizdiği ilke önemli: “Korsikalıya, Korsikalı olması dolayısıyla hiçbir
şey. Korsikalı’ya, Fransız yurttaşı olması dolayısıyla her
şey.”

Yani “eşitliğe evet, ama ayrıcalığa hayır!”

Korsikalının “ayrı bir halk” olduğunu Fransız Anayasa
Mahkemesi reddetti. Korsika halkının, ancak “Fransız ulusunu oluşturan öğelerden birisi” olarak bazı haklara sahip olabileceğini hükme bağladı.

Ama Korsika ile ilgili yasanın ünlü 47. maddesine dokunmadı.

O madde ise, bazı açılardan validen daha geniş yetkilere sahip bir “devlet temsilcisi’ni öngörüyordu. “Ulusal çıkar”ları kollamakla, yerel çıkarların ulusal çıkarların önüne
geçmesini önlemekle, yasalara saygıyı sağlamakla ve -daha da önemlisi- “özerk yönetimi” denetlemekle görevli
olan bir “devlet temsilcisi”ni…

Fransa 1972 yılında, bütün etnik gruplar için kendi dillerinden eğitim özgürlüğü tanıdı… Ama o dilde -en az-10
bin sözcük bulunması koşulu ile! (Daha öz sözcük ile ciddi bir eğitim yapılabileceğine inanmıyorlar). Ve Brötonlar
bile -yıllardır sözcük türetme çabalarına karşın- henüz bu
sayının çok uzağındalar.

Acaba Kürtçenin Türkiye’de konuşulan lehçelerinden
hangisinde sözcük sayısı 1-2 bine ulaşıyor?

★★★

Fransız modelinin yanı sıra, ders alınması gereken bir de
“Alman modeli” var.

Ve o model yüzünden bugünlerde bir kitabın Türkçeye
çevrilmesi bile sorun oldu: “Adolf Hitler – Bilder Aus dem
Leben des Führer” (Adolf Hitler’in Yaşamından Resimler).
Kitap Almanya’da 1936 yılında yayımlanmış. Yazan ise
Hitler’in savaş arkadaşları.

Herhangi bir Alman yurttaşının bu ve benzeri kitapları Türkiye’de yayımlanmak üzere bile olsa- başka bir dile çevirmesi “anayasal olarak” yasak!

Hani demokrasi? Hani düşünce özgürlüğü? İnsan hakları nerede!..

★★★

Yer Numberg yakınlarında Coburg. Kahramanımız Giymnasium Alexandrinum’da okuyan bir Türk kız öğrenci. Konu bir okul ödevi.

Olay: Kız öğrencinin okuldan atılmaktan kıl payı ile kurtulması.

■ Arkası 19. Sayfada

Baştarafı 3. Sayfada

 

Suç: ödevde öğrencinin, okulunu -dolaylı olarak- Nazi toplama kamplarına benzetmesi’..

 

Eğitim bakanlığından gelen heyet… Uzun tartışmalar… Ve büyük çabalarla bulunan bir hafifletici neden: “Almanya’da 1939-46 döneminin tarih kitaplarında yer almaması ve okutulmaması nedeniyle bilgisizlik…”

Tarih kitaplarındaki sansür!

Parmak kadar çocuktan esirgenen “düşünce özgürlüğü’!..

Sekiz tane müzik grubunun. Neo-Nazi eğilimli oldukları için yasaklanmış olduğu acaba unutuldu mu?

★★★

“Modellerden model beğenin! Modelden çok ne var!

Bugünkü modellerimiz de, Batı’nın “en demokrat” iki ülkesindendi.

“Siyasal çözüm, siyasal çözüm!” diye kıvrananlar, hangisini seçtiklerini bir söyleseler de… Onlar da rahatlasa, biz de!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz