Anasayfa » Küreselleşmenin Bedeli…

Yazı Hakkında

Başlık: Küreselleşmenin Bedeli…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 12 Nisan 1996, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Küreselleşmenin Bedeli…

Küreselleşme, emperyalizmin yem ideolojisi.

Bunun, niçin böyle olduğunu, arkasında yatan gerçekleri, insanlarımıza iyi anlatmalıyız. Anlatmalıyız ki bir “büyük oyun” bozulabilsin.

Ne diyorlar:

“İdeolojiler öldü. Ulusal devlet ömrünü tamamladı. Etnik ya da dinsel grupların da öncelikle yer aldığı sivil toplum önem kazandı. Bağımsızlığın anlamı
kalmadı. Giderek bir bütün oluşturan dünyada, yeni ekonomik düzenle ne kadar bütünleşebilirsek, insanlarımızı o kadar mutlu edebiliriz.”

Acaba gerçekten de böyle mi?

Bu sorunun açık yanıtı. Işık Kansu’nun -daha önce de değindiğim- “Emperyalizmin Yeni Masalı” dizisinde vardı.

★★★

Prof. Korkut Boratav, küreselleşmenin Türkiye’ye yansıyacak gündemim şöyle özetliyor:

“KİT sistemini özelleştirin; işsizliği arttırın. İşsizliğe karşı hiçbir sosyal güvence getirmeyin… Eğitim ve sağlığı önce ticarileştirin, sonra özelleştirin. Sosyal
güvenlik sisteminden devlet şemsiyesini kaldınp, özel sigorta sistemlerine, tüm kamu hizmetlerini de satılan ticari işlemlere dönüştürün… İşgücü piyasasına
getirilmiş koruma mekanizmalarım kaldırın. Ücret pazarlığını toplu sözleşmelerin dışına taşıyın. İş yasalarının getirdiği güvenceleri, teke tek bireysel iş akitleri ile yürüyen bir piyasa ilişkisine dönüştürün… İşçiyi tek başına piyasanın işverenin karşısına çıkarın…”

Bu, toplumsal açıdan ne demektir?

Sosyal devleti bitirmek… Sendikaları öldürmek…
Zayıf olanı, güçlü olanla baş başa bırakmak… Ve işsizliği arttırmak!

Bu, ekonomik açıdan ne demektir?

Her şeyi uluslararası sermayenin yatırımı için planlamak… Sanayileşmede göreceli olarak gerilemek… Ve gelişmiş ülkelere gelir aktarmak!

Özalcı küreselleşmeye hız verilen son yılların neler
getirdiğini, Prof. Alpaslan Işıklı rakamlarla sergiliyor:

500 en büyük sanayi işletmesinde, “sınai faaliyet dışı gelirler”in toplam gelirler içindeki payı yüzde 50’nin üzerine çıkmış… 1996 bütçesinde, faiz giderleri yatırıma ayrılan kaynakların tam sekiz katına ulaşmış…                                             1982-90 yılları arasında yoksul ülkelerin -borç hizmetleri nedeniyle- gelişmiş ülkelere aktardıkları kaynak ise ünlü Marshall yardımının sekiz katını bulmuş…

★★★

Küreselleşme yeryüzüne eşitlik mi getiriyor, eşitsizlik mi? Gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ağabeylerinin sözlerini dinlerlerse, küreselleşmiş refahtan hakları olan payı alabilecekler mi?

1978’de, gelişmiş ülkelerin kişi başına düşen yıllık ortalama gelir 9 bin dolar. Bugün ise 23 bin dolar. Aynı dönemde, Türkiye’nin de içinde bulunduğu orta
gelişmişlik düzeyindeki ülkelerde ise kişi başına yıllık ortalama gelir 1500 dolardan 2500 dolara ulaşabilmiş.

İşte, küreselleşmenin son 17 yılının bilançosu bu!

“Bağımsızlık bitti, artık karşılıklı bağımlılık söz konusu”  savı ne ölçüde doğru?

Yanıtı Doç. Gencay Şaylan çok açık veriyor:

“Karşılıklı bağımlılık, sözcük olarak bir eşitliği içeriyor. Ama eşitlik söz konusu değil de eşitsizlik giderek artıyorsa, bundasevmılecek bir şey görmemek lazım.”

★ ★★

Küreselleşme konusuna, özellikle “sivil toplum” bağlantısıyla bir kez daha dönmek istiyorum. Ama konunun ekonomik yanıyla ilgili olarak Doç. Haluk
Geray’ın bir saptaması var ki üzerinde düşünmeye değer:

“7. Beş Yıllık Kalkınma Planı, stratejik plan kapsamında hazırlandı. Ve Türkiye ‘de bu yıl ilk kez, araştırma- geliştirme konularında teşvik uygulanacak.. Bütün bunlar, küreselleşme masalının sonuna gelindiğini gösteriyor. ”

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz