Anasayfa » Kuzey Irak’ın Altında Ne Var?

Yazı Hakkında

Başlık: Kuzey Irak’ın Altında Ne Var?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 29 Mart 1995 Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Kuzey Irak’ın Altında Ne Var?

Ecevit’in zaman zaman çizdiği bir tablo var.

Yorumdan çok, somut olaylara dayalı bir tablo. Irak-Kuveyt anlaşmazlığından başlayıp bugünlere uzanan bir somut gerçekler zinciri.

Ve o zincirin halkaları, bugünü anlayabilmek için bir kez daha önem kazanıyor.

★★★

Birinci halka…

Irak ile Kuveyt arasında bazı sınır sorunları gündemde. 1990’ın ilk yarısında Irak, “sorunun görüşmeler yoluyla çözümü” için defalarca çağrıda bulunuyor.

ABD, bir yandan Kuveyt’i bu çağrılara aldırış etmemesi için yüreklendiriyor; öte yarıdan Irak’a, iki ülke arasındaki sorunun kendisini ilgilendirmediği mesajını veriyor.

Sonuç: Saddam‘ın oyuna gelişi ve Körfez Savaşı’nda yediği darbe…

İkinci halka…

ABD istese, askerlerini Bağdat’a kadar sokup Saddam yönetimini devirmesi işten bile değil. Ama bunu yapmayıp Iraklı Kürtleri ayaklanmaya kışkırtıyor. Amerika’nın desteğine güvenerek harekete geçen Kürtler yeniliyor.

Yüzbinlercesi Türkiye’ye sığınıyor.

Sonuç: Kısıtlı olanakları ile çaresiz kalan Türkiye. Ve
“Türkiye’nin imdadına” yetişmek için (!) “Çekiç Güç
formülünü bulan ABD.

Amerika’nın verdiği “bir koyup beş alma” aklının reklamını numaracı cumhuriyetçilere yaptırmakta zorlanmayan Özal‘ın bu kez “yardım çağrısı”… “Çekiç Güç” ile Kuzey Irak’tan çekilmeye zorlanan Irak dev-
leti… Boşluğu bir fiili “Kürt devleti” ile doldurmak için gerekeni yapan Batı…

Ve boşluktan yararlanarak Türkiye’deki eylemlerini birkaç katına çıkarmakta gecikmeyen bir PKK.

★★★

Üçüncü halka…

Bağdat’ta Saddam He Barzani ve Talabani buluşuyorlar. Barışçı-demokratik bir çözüm üzerinde ilke anlaşmasına varıyorlar. Sarılıp öpüşüyorlar.

Sonuç: ABD’nin devreye girip Kürt önderlere baskı yapması. Demokratik çözüm programını engellemesi. Ve Irak’ı bölmek için, elindeki “bahane”yi yitirmekten kurtulması…

Dördüncü halka…

Hızla ivme kazanan PKK eylemleri karşısında Türkiye, orduyu ağırlıklı bir biçimde devreye sokuyor. Sokunca da Batılı koronun sesi yükselmekte gecikmiyor:

– Askeri çözüm yanlış, siyasal çözüm arayın!

Rahmetli bir cumhurbaşkanı, zaten “Federasyonu da tartışabiliriz!” demeye başlamıştır bile. Onun iplerini çektiği bazı “kalem“ler ise döktürmektedir:

– Türkiye bir federasyon olsa… Türkiye Kürtleri ile Irak Kürtleri birleşse… Böylece petrol bölgesi de bizim denetimimize girse fena mı olur?

Sonuç: Türkiye kendi topraklarında PKK’ye bomba yağdırınca kıyameti koparan bir Batı… ve Türkiye’nin Kuzey Irak’taki benzer eylemlerine göz yuman aynı Batı…

Niçin?

“Çünkü içerideki askeri harekâta karşı çıkmakla. Türkiye ’yi ‘siyasal çözüm ’ adı altında bölünme sürecine itelemiş oluyorlar; Kuzey Irak’taki askeri harekatımıza göz yummakla da bizi kendi Ortadoğu politikalarına büsbütün bağımlı kılmış, Kuzey Irak bataklığına büsbütün batırmış oluyorlar.”

Ve “şantaj” da üzerimizden hiç eksik olmuyor:

“Çekiç Güç” uğruna sizin Kuzey Irak’a girmenize
ses çıkarmıyoruz; ayağınızı denk alın!

Eğer “Çekiç Güç”, Türkiye’ye yardım için oluşturuldu ise Batı’nın ondan vazgeçmemizden korkması acaba niçin?

★ ★★

Sayn Ecevit ekliyor:

“Öte yandan, müttefiklerimizin oyununa gelip askeri harekâta ağırlık vermek zorunda kalınca, Türkiye’nin güvenlik harcamaları alabildiğine arttı; Irak’a karşı uygulanan ekonomik ambargonun Türkiye’ye getirdiği yüksek maliyete askeri harcamalardaki artış
da eklenince, ekonomimiz çökme noktasına geldi; ekonomimiz çöktükçe de Batı ‘dan gelen baskılar çoğaldı; Sevr’i diriltme hevesleri büsbütün kabardı.’’

Bu sözler “Pievne’ye fark atan” askeri harekâttan çok öncesine ait. İlk uyarılar tam dört yıl önce başlamış: “Çekiç Güç” süreci başlarken son kez de geçen yılın son günlerinde TBMM önünde bir kez daha yinelenmiş.

Kimbilir daha kaç kez yinelenecek!

Kimbilir o zincire daha kaç halka eklenecek!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz