Anasayfa » Üç Soru, Üç Yanıt!

Yazı Hakkında

Başlık: Üç Soru, Üç Yanıt!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.4)
Tarih: 23 Şubat 1994, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Üç Soru, Üç Yanıt!

Sayın Mehmet Ayan, Marmara Üniversitesi’nde öğrenci, Şöyle diyor mektubunda:

“Ben liberal görüşü savunan bir gencim. Aileden gelen bir Demirel sevgim var Mart seçimlerinde de oyumu DYP’ye vereceğim. Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği adlı kitabınızı okumadım, adeta yuttum. Yalnız belirtmek istediğim bir konu var. Kitabınızda olayı öyle bir şekilde ortaya koyuyorsunuz ki Ata’yı sanki sadece sol kesimdeki insanlar seviyor gibi bir sonuç çıkıyor. ”

Ve ekliyor:

“Bence bu görüşünüz yanlış! İnanın çok liberal insan, hatta bazı aydın din adamları o büyük insanı çok seviyorlar. Benim ülkem için üç vazgeçilmezim var: Cumhuriyet, -Türkiye’min bütünlüğü- Atatürk. Bunlar tartışılmamalı… Ben inançlı bir Müslüman olarak camiye gidebiliyor isem, namazımı kılabiliyorsam, bunda o yüce insanın katkısı çok büyük. Bu unutulmamalı!”

Bu mektuptan çıkan soru açık:

Atatürk’ü sevmek için insanın mutlaka Kemalist olması mı gerekir?

Hayır!

Bu topraklar üzerinde yaşayan insanların Atatürk’ü
sevmek için mutlaka Kemalist olmaları gerekmez Sadece “insan” olmaları gerekir!..

♦ ♦ ♦

Sayın İsmail Soysal emekti büyükelçi Ortadoğu ve Balkan Vakit’nin yöneticisi Topluma katkısını, araştırarak, yazarak, anlatarak sürdürüyor.

“Türkiye’de Humeyni olamaz ” görüşünü savunan yazımdan çok etkilendiğim yazmak inceliğini göstermiş.
Bemard Lewls ile kısa bir süre önce görüştüğünü: Lewis’in, İran devriminin başarısızlığının yakında ortaya çıkacağı kanısında olduğunu anlatıyor.

Ve ekliyor:

Fransız Devrimi’nin Atatürk devrimine etkileri konusunda. Fransız Devrimi’nin 200 yıldönümü nedeniyle düzenlediğimiz seminerlerden biri Konya Üniversitesi’nde yapılmıştı. Çoğunluğu yüzü örtülü öğrenciler önünde yaptığım konuşmada: Din, toplumların kaçınılmaz bir gereksinimidir. İslam dini de saygın ve evrensel nitelikte bir dindir. Ama 1400 yıl sonra şeriatın dediği aynen uygulanmak istenirse, halk yavaş yavaş dine sırtını çevirecek ve din elden gidecektir. İşte bunun için laiklik gereklidir. Yani laiklik, din kurtaracaktır demiştim Hayretle, İslami görünüşlü öğrencilerin alkış tuttuklarını gördüm. ”

Soru?

Bir Müslümanın laiklikten yana olması için, başörtüsünü atması, camiye gitmekten ve oruç tutmaktan vazgeçmesi mi gerekir?

Hayır!

Sadece geçmişe ve günümüzdeki Müslüman toplumlara bakması ve aklını kullanması yeterlidir!

♦ ♦ ♦

Sayın Ergül Aykol Ankaralı bir avukat Demokratik
Sol Partili Uzun mektubunda şu satırlar var:

“DSP de parti içi demokrasi biçimi, çoğu kişiyi rahatsız ediyormuş gibi bir söylem var. Oysa bizim partimizin demokrat yapısı son derece açıktır. Biz DSP’liler her zaman liderle aynı şeyleri düşünmeyiz elbet. Fakat, önce
onu dinleriz Bilgisi, deneyimi, liderlik işlevi ile sorumluluğu vardır Mutlaka konuyu bizden daha iyi araştırmış olmalıdır. Bu, lidere güven duygusunun da bir göstergesidir. Buna karşın düşüncelerimiz uyuşmuyorsa, yazılı ya da uygun bir ortamda sözlü olarak karşı görüşlerimizi ileri sürebiliriz. ”

Ve ekliyor:

“Eğer solun açık üniversitesi olarak kabul edilen gazete ve köşe yazarları, 10 yılı aşkın süredir, SHP ve Sayın İnönü ye verdikleri desteği Sayın Ecevit’e verselerdi, sol bugünkü acınacak durumunda asla olmazdı. Hatta, bırakın destek vermeyi, yakışıksız sözler, gerçek dışı beyanlar ve saygısız ifadelerle DSP’ye ve Sayın Ecevit’e saldırmasaydı. DSP bugün solun en büyük partisi olarak kendim topluma kabul ettirmiş olurdu. ”
Soru belli Yanıt ise başka sorularda gizli:

Halil Tunçtan Murtaza Çelikel’e Haşan Bıyıklıdan Şahin Mengü’ye Sayın Ecevit’in bir zamanlar en yakınında bulunmuş birçok değerli insan, şimdi neredeler?
DSP’nin genel başkanlığına kadar yükselmiş bir Necdet
Karababa şimdi niçin karşı saflarda?

Sayın Ecevit’in elleriyle Meclis’e taşıdığı isimlerin yarıdan çoğu, niçin partisini terk etti? Sokaktaki adamın, DSP de Ecevit dışında bir ikinci isim tanımaması, acaba parti içi demokrasinin gereği mi?

Çuvaldızı başkalarına batıranların, küçücük bir iğneyi
de önce kendilerinde denemeleri gerekir!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz