Anasayfa » Uyuyabiliyor musunuz Sayın Bakan?

Yazı Hakkında

Başlık: Uyuyabiliyor musunuz Sayın Bakan?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3,17)
Tarih: 23 Eylül 1994, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Uyuyabiliyor musunuz Sayın Bakan?

Olay İstanbul’da, Polis Koleji’nde geçer.

Akşam, dinlenme saatinde TV izlenmektedir, öğrencilerin yanı sıra staj için yurdun çeşitli köşelerinden gelmiş olan polisler de vardır. İzlenen program ise özel bir kanaldaki siyasal içerikli, geniş katılımlı tartışmadır.

Tartışmaya katılanlardan birisi, din adına Atatürk’e
saldırır. Hem de ağır bir biçimde.

Okula yeni gelmiş bazı genç öğrenciler, salonda çoğunluğu oluşturan polislerin tepki göstermesini beklerler… Ve tepki gelir.

Alkışlar yükselir!

Alkışlayanlar, Atatürk ün kurduğu cumhuriyetin polisleridir.. Laik devleti korumakla yükümlü polisler. Bu toplumda yaşayan herkesin saygı borcu olduğu bir insana yapılacak her saldırıya karşı çıkmakla yükümlü olan
polisler.

Bazı genç öğrenciler üzgün bir biçimde terk ederler salonu.. Başka okula nakledilmenin yollarını aramaya başlarlar…

★★★

1965’lerden başlayarak.. Demirel’in tek başına iktidarından, büyük bir “hoşgörü” ve “ustalık’la kurup yürüttüğü MC’lere kadar: 12 Eylül’le son bulan bir sürecin tohumlarının nasıl atıldığını ve nasıl yeşerdiğini unutmadık.

Sivil devletin çöküp askere “muhtaç” hale gelmesinde. polisin çatışan kesimlerden birisinin bekçiliği görevini üstlenmesinin katkısını kim yadsıyabilir? Alınan onca dersten sonra, son dönemde yaşanan olaylar yeterince aydınlatıcı değil midir?

Barışçı bir memur yürüyüşünde copunu acımasızca
kullanan ve milletvekilini bile dövmekten çekinmeyen
polis ile İstanbul da şeriat istemiyle yeşil bayrak açanları neredeyse koruyan polis, farklı devletlerin polisi midir?

Sivas’ta göz göre göre, saatler boyu adım adım hazırlana hazırlana yakılanların yerinde “dinci” ya da “ülkücü”ler olsaydı; polis gene aynı tutumu mu takınacaktı?

Polis “taraf” olunca, devlete güven biter!

Devlet, halkın gözünde sadece bir tarafın devleti
olur.. öteki tarafın da “düşman “ı.

Ve insanların “kurtarıcı” bekleyecekleri karanlıklar
kaçınılmazlaşır!..

Elbette ki her türlü genellemeden kaçınmak gerekir.
Elbette ki bütün polislerimiz için aynı şeyleri söyleyemeyiz. . Ama görüntünün hiç de iç açıcı olmadığını kabul etmek zorundayız…

★★★

Her devlet, seçtiği amaca göre insan yetiştirir.

Faşist devlet “faşist” yetiştirir, komünist devlet “komünist”… Din devleti”şeriatçı”.. Demokratik devlet ise “demokrat”…

Ve her devlet, özellikle kendisinin devamını sağlamak
ve korumak görevini verdiklerini özeme seçer, özenle
eğitir… Kendi temel niteliklerine uygun olarak!

Faşist devlet komünisti polis yapmaz, komünist devlet
de faşisti.. Din devletinde demokrat, laik inanışlı insan

Arkası 17. Sayfada

Başiarafı 3. Sayfada

lara yer yoktur… Demokratik devlette ise. “militan’a
üniforma giydirilmez’

Yargının ve iç güvenliğin “taraf” olmaya başladığı
noktada, “hukuk devleti” sona erer.

Eğitimini şeriatçılara, iç güvenliğini laiklik ve çoğulcu
demokrasi karşıtlarına teslim eden “demokratik” bir
devlet,“intihar” ediyor demektir!..

Son seçimlerde, polis lojmanlarının bulunduğu san-
dıklardan, acaba niçin daha çok RP ve MHP oyları çık-
mıştır? Son yıllarda İçişleri Bakanlığı nca seçilen ve gö-
rev verilen “maiyet memuru” ve “mufettiş’İehn büyük
çoğunluğu, acaba niçin “imam-hatip”kökenlidir?..

Sayın Nahif Menteşe yi de tanıyorum, Emniyet Genel
Müdürü Sayın Mehmet Ağar ı da… İkisinin de laikliğe ve
demokrasiye inanan, Atatürk’e büyük saygı duyan in-
sanlar olduklarını biliyorum.

Ama bu, onların sorumluluğunu daha da büyütüyor.

Birisi RP’Iİ, ötekisi MHP’li olsalardı, bugünkü durumu
anlamam ve kabullenmem daha kolay olurdu.. Şimdi
ise, “doğru”yu görüp “yanlış”ırı devamına göz yuman-
ları suçlamam çok daha kolay.

Ben -toplumunun sorumluluğunu duyan- sade bir
yurttaşım. Yukarıdaki olay bana aktarıldığı gece “hu-
zur” içinde uyuyamadım. Sayın Menteşe ve Sayın
Ağar’ın nasıl uyuduklarını ise doğrusu merak ediyorum!

ZORUNLU BİR AÇIKLAMA:

Bazı derneklerin. Kemalizm. Laiklik ve Demokrasi başlıklı son ki-
tabımı -yüksek bağışlar karşılığı- bazı özel kuruluşlara ve belediyelere
sattıkları yolunda duyumlar aldım Olayın tamamen bilgim dışında
gerçekleştiğini açıklamak zorunluluğunu duyuyorum!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz