Anasayfa » İki Toplantı ve Bir Soru

Yazı Hakkında

Başlık: İki Toplantı ve Bir Soru
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 29 Temmuz 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İki Toplantı ve Bir Soru

İlk toplantı, haftalar önce İstanbul’da yapıldı.

Batılı tanınmış araştırmacılar da katılmıştı, “İslam ve Demokrasi” konusu bir anlamda Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında tartışıldı.

Sanayi toplumuna ve demokrasiye her toplum ulaşabilir mi? Yoksa bunlar, ancak Hıristiyan kültürünün egemen olduğu ortamlarda mı gelişebilir?

İkinci toplantı ise geçenlerde Abant’ta yapıldı.

Bir anlamda biz tazeydi.. Ama bir ölçüde de olsa, bugünün Türkiyesi’ndeki bazı farklı görüş sahiplerini bir araya getiriyordu.

Bu toplantıda da “İslam ve laiklik” tartışıldı.

Laiklik Islamla bağdaşır mı bağdaşmaz mı?
Daha da ötesinde, İslam çağa ayak uydurabilmek için ne yapmalı?

★ ★★

Şükrü Elekdağ köşesinde özetledi. İlk toplantıda Batılı konuşmacıların özellikle iki noktayı vurguladıkları anlaşılıyor:

Bir…

“Sovyetler Birliği ile birlikte, onun desteklediği ‘köktenci sol’ yıkılırken, doğan boşluktan ‘devrimci İslam’ yararlandı. Bu akımın dinsel bir inançla doğrudan ilgisi yoktur. İslamcı temaları kullanan. Batı karşıtı siyasal bir ideolojidir. Ama bu ideolojinin ekonomik modeli bulunmamaktadır. Komünizm kadar uzun ömürlü olması söz konusu değildir. İran ekonomisinin perişanlığı ortadadır.” (Peter Rodman)

İki…

“Demokrasi fidanı, ancak sağlam bir laiklik zemininde kök salar ve yetişir. İslam dünyasında böyle bir zemini ancak Atatürk yöntemiyle oluşturabilirsiniz. Başka yolu yok!” (David Pryce Jones)

Sayın Elekdağ da buna özlü bir ekleme yapmış. “Türk modeli”ni başarıya ulaştırmanın, Türkiye’nin “tarihsel misyonu” olduğunu anlatmış;
Yanlız Asya’daki Türk devletlerine karşı değil tüm İslam ülkelerine ve hatta tüm insanlığa karşı bir türlü görev bu!

Fethullahçılar.. Faziletçiler.. İlahiyatçılar.. Ve
“Laikler”.

Abant toplantısının sonunda varılan uzlaşma noktaları içinde de iki tanesi çok önemli. Özetlersek..

Bir.. ;

“Allah elbette ki her şeye egemendir. Ama biç egemenlik Egemenlik ulusundur” kavramıyla çelişmez. Egemenlik ulusundur demek, siyasal anlamda onun üzerinde bir bireyin, sınıfın, tabakanın üstünlüğü olmaz demektir. Siyasal anlamda egemenlik, dinsel bir kavram değildir, İslam, siyasal rejimin düzenlenmesini topluma bırakmıştır. Laiklik din karşıtlığı değildir. ”

“İslam akla seslenir. Hiç kimse İslamın mesajını yorumlama tekeline sahip değildir. Günümüz Müslümanları da, akıllarını kullanarak, çağın gereklerine uygun çözümler üretebilirler..Farklı görüşte, farklı yaşam biçimini benimsemiş insanlar, ülke yararı için uzlaşabilirler. ”

★ ★★

Türkiye, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmanın yolunu 75 yıl önce belirlemiş.

Kendisi için belirlemiş. Ama bir İslam ülkesinde “laik demokratik” modelin başarısının evrensel bir yanı olduğu da açık.

ABD’nin ve genel olarak Batı’nın çıkarı ise, Türkiye’ninki ile çakışmıyor.

Ne Türkiye’nin çağdaş, güçlü ve öncü olması Batı’nın çıkarlarına uygun.. Ne de köktendinciliğe kayıp, Batı dan tümüyle kopması.

Köktenci, Batı karşıtı Islama karşı “ılımlı İslam”.. (Ulus devletin yıkılmış olduğu, yarı-laik, yarı-demokratik..) İşte Batı’nın çıkarlarına uygun Türkiye bu!

★ ★★

İstanbul’daki toplantı da olumlu sonuçlar verdi, Abant toplantısı da..

İstanbul’daki CIA güdümlü olmayanlar düzenlediği için olumluydu.. Abant’takini ise Fethullahçılar düzenlemişti. Ve Aydınlık dergisi, birkaç ay önce şu haberi okurlarına duyurmuş, ama yalanlanmamıştı.

“Fethullah Gülen, ABD gezisi sırasında CIA’nin üst düzey yetkilisiyle gizli bir görüşme yapmıştır. Türkiye’nin askeri ataşesi bu bilgiyi Türkiye’ye iletmiştir.. Fethullahçıların, Erbilde okul açabilmek için PKK ‘ye para yardımı yaptığı. Genelkurmay tarafından saptanmıştır.”

Abant toplantısı ve sonuçları da olumlu olmasına olumlu da.. İnsan ister istemez, 1980 Haziranında, Sayın Gülen’in Denizli Akyazı’da yaptığı konuşmayı anımsıyor.

“Milletimiz içinde bulunduğu zelil duruma, şeytanın uşakları muallimler ve onların yetiştirdiği inançsız talebeler nedeniyle düşmüştür… ”

Fethullah Hoca değişmesine değişmiş de!..
Acaba niçin değişmiş?

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz