Anasayfa » İlkesiz Birlik mi? İlkeli Yanlızlık mı?
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

İlkesiz Birlik mi? İlkeli Yanlızlık mı?

Yazı Hakkında

Başlık: İlkesiz Birlik mi? İlkeli Yanlızlık mı?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 14 Ağustos 1998, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İlkesiz Birlik mi? İlkeli Yalnızlık mı?

Hemen herkes düşünüyor.. Hemen herkes aynı soruyu soruyor:

– Seçimlerden olumlu bir sonuç çıkabilmesi için ne yapılabilir?

Oysa sorunun yanıtı çok açık:

Ülke sorunlarına benzer pencerelerden bakanlan aynı çatı altında toplayın; sorun çözülür!

Fazilet üçüncü parti olur Solun ağırlığı çok artar. Siyasal istikrar
sağlanır.

Ama yanıt kolay da, uygulaması kolay değil.

★ ★★

Birleşme başkadır, güçbirliği gene başka.

Birleşmede, tüm kimliğin başka bir kimlik içinde erimesi var.
Güçbirliğinde ise kimlikler korunur; ama katılanların çıkarları da
daha iyi korunmuş olur.

Türk siyasal yaşamında -bu gün için- birleşme gerçekçi bir
yaklaşım değil. Ne sağda, ne de solda!.. Ama güçbirliği gerçekçi
bir yaklaşım olabilir.

Güçbirliği kavramı ise üç ayrı seçenek sunar.

Salt seçim işbirliği… “Dar program” için güçbirliğı… “Geniş program “ için güçbirliği…

Salt seçim işbirliği bile, Türkiye’de siyasal dengeleri olumlu
yönde değiştirebilir. Daha doğrusu, toplumsal dengelerin siyasal
yaşama yansımasındaki büyük çarpıklığı epeyce azaltabilir.

“Dar program” için güçbirliği, amacı salt sandalye paylaşımı olmaktan çıkarır. Aralarında ideolojik farklar bulunanların bile, “temel konular” da anlaşmak kaydıyla,bir araya gelmelerine olanak tanır… özellikle bunalım dönemlerinin aşılmasını kolaylaştırır.

“Geniş program ” için güçbirli ği, büyük ölçüde bir ideolojik beraberlik ister. Uzun soluklu iktidarların oluşumuna kapıyı aralar… Temel sorunların çözülmüş olduğu, ciddi bunalımların yaşanmadığı dönemler -ya da ülkeler için geçerlidir.

★ ★★

Fransa’da De Gaulle, istikrarsızlıktan yorgun düşmüş bir toplum için cankurtaran simidi idi. Etkileri çok uzun sürdü. Solun
“ebedi muhalefet” gibi görüldüğü bir dönem yaşandı.

Ta ki Mitterrand, solun tüm güçlerini bir “ortak program ” etrafında toplayıncaya kadar…

Ve önce sol iktidar oldu.. Sonra da sağ-sol dengesini yerli yerine oturduğu, istikrarlı bir yeni dönem başladı. Ne “sonsuz iktidar” kaldı, ne de “sonsuz muhalefet!”

Türkiye’de böyle bir “geniş program ” için işbirliği yolu şimdilik tıkalı.

Tıkalı olmasının en büyük nedeni ise, partilerin demokratik olmayan yapıları.

Sağdaki bir parti, “lider”ini para gücü ile ayakta tutma., ve de
yargı önüne çıkarmama savaşımının dışında hiçbir şey düşünemez
durumda. Soldaki iki büyük parti ise önderlerinin tutsağı olmaktan kurtulamıyorlar.

Ama rejimi esenliğe çıkaracak bir “dar program” etrafında bir
araya gelmek.. Türkiye için belki de hiçbir zaman bu kadar gerekli olmamıştı!

Ecevit “dar program’lı bir güçbirliğini ANAP’la arıyor.

Yanlış seçim!

Çünkü ANAP’ın içindeki güçlü “Türk-lslam sentezci” kanat, rejimi esenliğe çıkaracak bir çözüm demetine izin vermez ANAP’lı
bakanlar, adalette ve içişlerinde ne yaptılar? DSP’li Milli Eğitim
Bakanı’nın elini kolunu kim yada kimler bağladı?

Türkiye’nin bugünkü çıkmazlarının en büyük sorumlularının başında geçmiş ANAP hükümetleri var. Yerel yönetimlerde Refah ve Faziletle işbirliği yapanların başında ANAP’ın “yerel güçleri” var.

ANAP’ın, Özal’ın ürünü olan çarpık yapısı değişti mi ki, tutumu değişsin?

Rejim için “dar programlı” bir güçbirliğinin gerçek adresi sol olmalı. CHP ve DSP’nin başını çekeceği demokratik kitle örgütlerinin ve küçük partilerin destek verecekleri bir “ortak program” Türkiye’de çok şeyi değiştirebilir.

Dengeleri yerli yerine oturtabilir. Askerin de kışlasında huzur
içinde oturmasını sağlayabilir..

Ama, bunun çok ama çok zor bir ön koşulu var: Ecevit ile Baykal’ın kendi kendilerini aşmaları!
Ya da partilerinin onları aşmaları!

İlkesiz birlik mi? İlkeli yalnızlık mı?

İkisi de kötü.. En kötü ise “ilkesiz yalnızlık!”

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz