Anasayfa » İtalya’dan Esinler ve Esintiler

Yazı Hakkında

Başlık: İtalya’dan Esinler
ve Esintiler
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.7)
Tarih:  13 Eylül 1998, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İtalya’dan Esinler ve Esintiler

İtalya’ya gitmeyeli uzun yıllar olmuş.
Değişmiş mi diye baktım… Yahya Kemal’in dediği
gibi; “O rüya duruyor yerli yerinde.”
Güzeli, hatta yüzlerce binlerce yıllık olanlarını bile,
olduğu gibi korumuşlar. Her gün, her an değişen
bir dünyada, bazı güzelliklerin değişmediğini görmek
ne güzel… Bazı güzelliklerin, geçmişle bugünü birbirine
bağladığını görmek.
Ama bazı şeyler de değişmiş İtalya’da.
Artık bakkal dükkânına ya da gazete büfesine gidip
de tane ile sigara alan yok. Türk gemilerinden
Napoli’de inip de birkaç paket Kulüp sigarasına kravat,
gözlük, dürbün falan alma olanağı da kalmamış..
Onlarda, işte böyle küçük küçük değişiklikler var…
Bizde ise büyük büyük..
Rehberimiz anlattı.
Venedikli bir tekneci tanıdıkları, İstanbul’a gelmiş.
Bebek koyundaki yatları görmüş. Hayretle başını
sallamış:
– Tüm İtalya’da, böylesine lüks teknelerin yarısını
bile bulamazsınız!
Boğaz’daki saray yavrusu yalıların falan benzerlerini
de tüm İtalya’da göremedik.

★★★

“Ayrılıkçı” akımlar İtalya’da da var.
Ülkenin kuzeyi çok gelişmiş, zengin… Güneyi geri
kalmış. Gelir düzeyi düşük.
Kuzeyde doğa çok cömert, her yer yemyeşil… Güneye
gittikçe doğa çoraklaşıyor.
Kuzeyin insanı açık renk, sarışın… Güneyin insanı
esmer.
Kuzeyde bıyık yok… Güneyde var.
Kuzeyde insanlar kurallara saygılı. Trafik iyi işliyor.
Kentler temiz.
Güneyde kurallardan kaçmak “marifet”. Napoli’de
çarpılmamış, sağı solu çizilmemiş araba bulmak
çok zor… Evlerin sıvaları dökük, sokaklar kirli… Ve
mafya, Güney İtalya’nın icadı.
Bu durumda İtalya’nın genelinden kopup, ayrı
devlet olmayı kim ister?
Elbette ki ülkenin kuzeyi… Yani varlıklı olan kesimi…
Yoksulluğu, geriliği paylaşmak, kendi ürettiklerinden
pay vermek istemiyorlar.
Tıpkı İspanya’daki ayrılıkçıların, gelişmiş, varlıklı
Bask bölgesinden çıkması gibi… Tıpkı, eski Yugoslavya’dan
kopma eğilimlerinin, ilkin, ülkenin en gelişmiş
iki yöresinde -Slovenya ve Hırvatistan- doğması
gibi..
Kıssadan hisse..
İnsan oradan Türkiye’ye ve PKK olayına bakınca,
sormadan edemiyor:
– Peki bir ülkenin en geri kalmış, tek başına yaşaması
en olanaksız bir bölgesinde ayrılıkçı bir akımın
olması, acaba ne anlama gelir?!

★★★

İtalya, sadece tarihi ve doğasıyla ünlü değil… Aynı
zamanda hırsızlarıyla, yankesicileriyle, dolandırıcılarıyla da
ünlü…
Sokak başına bıraktığınız arabanızın, yarım saat
içinde, radyosundan lastiklerine kadar her şeyi çalınmış
olabilir. Polise başvurduğunuzda da esneyen,
bıkkın bir ağızdan hep aynı yanıtı alırsınız:
– Akşamüstü falanca yerdeki bit pazarına gidin.
Çalınan eşyalarınızı ucuz fiyata geri alabilirsiniz…
Oteller dökülüyor… Servis genellikle kötü…
Türkiye’deki iki yıldızlı bir otel bile, İtalya’daki dört
yıldızlıdan daha iyi…
Ama İtalya, her yıl nüfusundan daha fazla turisti
konuk ediyor!
Niçin?
Geçmişini ve doğasını iyi koruduğu için!
Venedik’te, evinizin boyasını değiştirmek için bile
bir uzmanlar kurulundan izin almanız gerekiyor.

★★★

Az zamanda çok yer gördük İtalya’da… Ama her
gittiğimiz yerde bir üniversite göremedik! Kasabalara
kadar yayılmış yüksekokullar göremedik!
Koca, gelişmiş İtalya’da, Türkiye’deki kadar üniversite
bulunduğunu hiç sanmıyorum… Orada büyük,
çağdaş kentlerde, büyük ve gelişmiş üniversiteler
var.
Grubumuzda, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden
bir öğretim üyesi de bulunuyordu. Sınıflarda tartışma
yapamadıklarını anlattı. Çünkü, toplumsal çevreden
destek alan bir ideolojik grup dışındakiler, düşüncelerini
açıklamaktan korkuyorlarmış.
İş, ilkokul açar gibi üniversite açmaya varmadan
önce, durum daha iyiymiş. O zamanlar başka yörelerden
de gençler geliyormuş… Bir tür denge oluşuyormuş.
Gerçek ortada!
Taşradaki üniversitelerimiz, çevrelerini etkilemiyorlar…
Çevrelerinden etkileniyorlar.

★★★

Benzerlikleriyle… Farklılıklarıyla…
işte İtalya ve işte Türkiye!
İtalya, Batı’da düzeyini ilk yakalamayı umduğumuz
ülkeydi. Ama aradaki fark bir türlü kapanmıyor…
Çünkü onlar aklın gereğini yapıyorlar, biz ise akılsızlığın.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz