Anasayfa » Kimliğini Yitiren Parti!

Yazı Hakkında

Başlık: Kimliğini Yitiren Parti!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 14 Ağustos 1994, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Kimliğini Yitiren Parti!

Bir partinin genel başkanı, yandaşlarına bir kitabı salık veriyor; “O kitapta yazılanları tamamen paylaşıyorum” diye.

Ve kitabı açıp bakan yandaşları şaşkın.

Kitap, ciddi bir birikim ve çabanın ürünü.. Ama içinde her şey var da Atatürk yok! “Kemalizm dışlanmadan Türkiye de sosyal demokrat olunamaz!” savında..

Yandaşları şaşkın. Çünkü o partinin bayrağında “altıok” var. Çünkü o partinin genel başkanı, o göreve aday olurken tam tersini söylemişti.

Türkiye’de sosyal demokrasinin Kemalizmden soyutlanamayacağını savunmuştu!..

★★★

Genç bir milletvekili, dayısının belediye başkanı olduğu kentte bir açık oturum düzenleyip yönetiyor.

Konuşmacılardan ikisi, herkes tarafından bilinen Atatürk ve Kemalizm düşmanları.. Atatürk’e saldırılar artınca salondaki tepkilerin dozu da artıyor. Genç milletvekili de onları kahramanca savunuyor; “çokseslilik” ve “düşünce özgürlüğü” adına..

Derken o genç milletvekili bakan oluyor. En tanınmış Atatürk ve Kemalizm düşmanlarından birisini “sağ kolu” yapıyor. Yukarıda sözü edilen kitabın yazarını da
“sol kolu”..

Gazetelere ilanlar vererek, ülke halkına ve gençlerine, Said-i Nursi‘yi okumalarını salık veriyor. (Tıpkı Amerika’nın ülkedeki uzantısı bazı bilim adamı ve yazarlar gibi.)

Söz konusu genel başkan seçilince, ilk iş olarak o genç milletvekilini partisinin “ikinci adamı” yapıyor.

Partinin genel merkezini yönetenler bunlar.

Ya TBMM grubunu yönetenler?

Birisi “federasyon”cu… Farklı ideolojiden kişilerin bir araya gelip partiyi paylaşmalarını “sağlıklı yapı” sanıyor. Partisi için düşündüğü “çıkış yolu”nu ülke geneli için düşündüğüne de kuşku yok!

Zaten “tutarlılık”da bunu gerektirmez mi?..

Gruptaki “ikinci adam” ise, “altıok”tan rahatsız. Ne partisinin bayrağındaki kimliği içine sindirebiliyor, ne de kendi kafasına göre bir parti bulabiliyor.

DSP de yola çıkan, orada milletvekili olamayacağını anlayınca SHP’ye atlayan, arayışını CHP de sürdürüp il başkanlığına soyunan, boşlukta kalınca oğul Menderes‘i deneyen, bir ara Özal’ın yanına oturup rahatlayan, son durumda -ve de şimdilik- Cem Boyner’in kanatlarının altına sığınmış görünen, eski kader arkadaşı gibi yapamayacak kadar kendine saygısı var!

Genel başkan ile “iki numara” genel merkezi yönetiyorlar ya da yönettiklerini sanıyorlar TBMM’deki bir ve iki numaralılar da partili milletvekillerini yönetiyorlar ya da yönettiklerini sanıyorlar.

Genel merkezin yöneticileri ile grubun yöneticileri birbirlerine karşılar ve bunu da saklamıyorlar.

İdeolojik olarak ortak tek yanları ise Kemalizme sahip çıkmamak!

★★★

Bir partiyi ”parti” yapan temel özellik “kimliğidir!

O kimliği ise bayrağı temsil eder.. Yöneticileri temsil eder.. Üyeleri temsil eder.

Bayrağına inanmayan yöneticiler… Yöneticilerine inanmayan yönetilenler.

Ve kimliğini yitirmiş bir parti(!)..

İnancın bittiği yerde çıkarlar öne çıkar. Aynı inancı paylaşmayanları tek bir şey bir arada tutabilir: Çıkar paylaşımı!

Ve iktidar biterse, çıkar paylaşımı da biter!

Parti de biter!.. Köylü köyüne, yolcu yoluna.

★★★

Bu bulmacadaki partinin içinde kuşkusuz ki çok değerli. çok idealist, çok üzüntülü insanlar da var. Ama onların orada kalmaları için artık hiçbir neden yok.

Kimse kendini kandırıp zaman yitirmemeli!

Ve de ülkeye zaman yitirtmemeli!

Çıkarda değil, inançta birleşenler bir araya gelmeliler… Vicdanlarının ve tarihsel sorumluluklarının gereği olarak..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz