Anasayfa » ABD’den Atatürk’e ve Boyner’e..
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

ABD’den Atatürk’e ve Boyner’e..

Yazı Hakkında

Başlık: ABD’den Atatürk’e ve Boyner’e..
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 21 Aralık 1994, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

ABD’den Atatürk’e ve Boyner’e..

Parçaları bir araya getirerek bir tabloyu ortaya çıkarmak,
sadece çocukların sevdiği bir oyun mudur? Sanmam…
Çünkü ben de seviyorum.

Ve önümde biriken birçok parça var.

ABD’den Özal’a. 12 Eylül’e, numaracı cumhuriyetçilere, hatta Atatürk’e kadar uzanan parçalar bunlar… İlginç bir biçimde, yarın partisini “resmen” kuracak olan Sayın Boyner’le birleşiyorlar.

Gelin parçaları birlikte yapıştıralım…

★★★

Önce ABD ile “doğrudan” ilgili parçalar.

Bir…

CIA ile ilgili ünlü bazı isimler, çeşitli toplantılarda şu düşünceyi “sistemli” bir biçimde savunuyorlar: “Türkler tarihleri ile barışmalıdır… Tabuları tartışmaktan korkmamalıdır… Türk demokrasisi İsiamla uzlaşmalıdır… Güneydoğu için federasyon çözümü tartışmaya açılmalıdır…”

İki…

Albay Preston Bughes, “Atatürkçülük devrim tarihi kitaplarından çıkarılmalıdır” buyuruyor… Amerikalı Albay, bu sözleri bir “bilimsel” toplantıda ederken. Türk Genelkurmayı nezdindeki NATO “irtibat subayı”dır.

Üç…

Amerikalılar, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne “telif ücretsiz”yayımlanması için bir kitap öneriyorlar… Kitap Atatürk üzerinedir. Ve de Atatürk’ün, kendinden önceki birikimi uygulamaya koymaktan öte bir şey yapmadığını savunmaktadır.

Dört…

Bazı Amerikan kuruluşları, bazı Türk Kitle örgütlerine
“para yardımı” öneriyorlar… Ve de “parasız” bazı “fikir’ler
veriyorlar: “Kemalizmi ve Atatürk’ü bırakın!.. Sizin izlemeniz gereken asıl önder Özal’dır!.. ”

Tablonun “yerli” parçaları da çok renkli.

Bir…

ABD destekli 12 Eylül yönetimi, “Türk-İslam sentezi”ni
“resmi ideoloji” yapıyor. Kültür ve eğitim yaşamının köşe
başlarına “sentezciler” getiriliyor… “Zorunlu” din dersleri
-dünyadaki tek örnek olarak- anayasaya konuyor… “Rabıta” devlet eliyle Türkiye’ye sokuluyor.

Ve partisinden TTK ve TDK’ye kadar, Atatürk’ün oluşturduğu tüm “bağımsız” kurumlar devletleştriliyor…

İki…

12 Eylül gidip (!) Özal geliyor… “Vizyon” sahibi büyük
devlet adamı, başlıyor savunmaya: “Atatürk de hatalar yapmıştır… Federatif çözüm tartışılmalıdır… İslamla barışılmalıdır… Başkanlık sistemi ve 2. Cumhuriyet kurulmalıdır…”

Ve “devletin temel düzenini din kurallarına dayandırmak amacıyla gösterilecek etkinlikleri” yasaklayan, TCK’nin “ünlü” 163. maddesi kaldırılıyor.

Üç…

ABD, rahmetli Özal’ın yarım kalmış “misyon”unu tamamlayacak bir “isim” arayışı içine giriyor… Bu ismin Çiller olamayacağı ise, çok çabuk anlaşılıyor. Mustafa Balbay’ın deyişi ile “Özal’ın sarışın ve güzel olanı” tutmayınca, sıra geliyor, genç, yakışıklı ve “daha akıllı” olanına…

★★★

Belki başka bazı parçalar daha eklenebilir, ama “manzara “ortada.

Time dergisi, Sayın Boyner’i, “Türkiye’nin gelecek vaat  eden siyaset adamı” olarak seçti bile. En Amerikanyalı bilim adamımız Sayın Şerif Mardin de hemen yanıbaşında yerini aldı. (Koltuğunun altında, Atatürk ve laiklik düşmanı Said Nursi’yi “aydınlanmanın öncüsü” ilan eden son
kitabıyla birlikte…)

Eski komünistler… Yeni dinciler… Numaracı cumhuriyetçiler… Şeyh Said’in torunları, yeni Kürtçüler… “müseccel”
Atatürk düşmanları…

‘Milli’ uzlaşma sağlanmış, bir tek Mezarcı eksik.

Ve “yeni” ağızlarda eski nakarat:

Sistem çürümüştür… Her şey özelleştirilmeli ve devlet
küçültülmelidir… Tam bağımsızlık diye bir kavram artık
çağdışıdır… Kemalist devrim abartılmamak ve Atatürk’ün
aslında bir fikir adamı olmadığı ve bazı hatalar yaptığı unutulmamalıdır… Devletin Kürt politikasına son verilmelidir…”

Özal -12 Eylül sayesinde- boşaltılmış bir meydanda işe
başlamıştı.

Ne siyasal muhalefet vardı ortada ne de toplumsal muhalefet… Terör bile yoktu… Kitleler ise siyasetten uzaklaştırılmıştı… İdeolojilerin sonunun geldiğine -bir avuç aydın dışında- herkes inanmıştı…

Özal “dört eğilim”i birleştirip, ABD’nin çizdiği yolda “kararlılıkla” yürüdü.

Ama bugün artık ne dünya o günün dünyası, ne de Türkiye o günün Türkiyesi…

Özal öldü, yaşasın Boyner!

Doğru isim, yanlış zaman… Tarihi isimler değil, “zaman”lar belirler!.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz