Anasayfa » Almanya’nın Çirkin Yüzü!
Başlık: Almanya’nın Çirkin Yüzü!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 09 Aralık 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Almanya’nın Çirkin Yüzü!

Şu satırlar, Almanya’nın bir Ortadoğu uzmanına
ait:

“İngilizler Musul’da hedeflerine ulaşmak için bir yandan Türkiye’deki ayrılıkçı hareketlere destek verirken, diğer yandan da Kemalist akımın yayılmasını önleyecek önlemlere başvurmuşlardır… Ne var ki, ortada bir ikilem vardır.”

Nedir o ikilem?

“Kürtler ortak tarihleri ve aynı dine bağlı oldukları için Türklere kin duymamaktadırlar. Öte yandan Kemalist hareket, savunduğu laik dünya görüşünden ötürü, yurttaşlarına aynı ulusa mensup oldukları düşüncesini aşılarken dini kullanmamaktadır. Dolayısıyla Kürtler Kemalist Cumhuriyetin yarattığı Türk ulusu ile bütünleşmek gibi bir tehditle karşı karşıyadırlar.”

Öyleyse ne yapılmalı?

“Kemalist ulus düşüncesine karşı din etkeni kullanılacak olursa Kürtlerde ulus bilinci uyandırılmamakta, din etkeni işlenmediği takdirde ise Kemalist akıma çanak tutulmaktadır. O halde yapılması gereken: Kemalist Cumhuriyetin hem din düşmanı hem de Kürt düşmanı olduğu temasını gündeme getirip işlemektir.”

Bu düşünce, 1930 tarihli “Die Neue Turkei” kitabında yer alıyor. Kitabın yazarı Kurt Ziemke..
Sayın Ahmet Arpad, bir araştırması sırasında bu
satırlara rastlamış ve bana fakslamış.

★★★

Tüm bilgiler ve belgeler, olayın 1930’larda ve bir kitap sayfasında kalmadığını gösteriyor. Ve de Almanya’nın örtülü bir “devlet politikası”na dönüştüğünü…

Dinci ve Kürtçü hareketlere destek, Kemalizme düşmanlık!

İşte Almanya’nın Türkiye’ye dönük örtülü politikasının özü budur.

Örneğin Alman Şarkiyat Enstitüsü Müdürü Udo Steinbach’a göre; Türkiye’de bir “ulus” yoktur.. Türkiye, birbiri ile boğazlaşan etnik ve dinsel kesimlerden oluşmaktadır. Bunun suçlusu da sadece küçük bir kesimin benimsediği Kemalizmdir..

Oysa..

“İran İslam devrimi, büyük Fransız devrimi gibi, öze dönüşün bir ifadesidir. Ve Batı ‘dan uyarlanan ideoloji ve çözümlerin İslam dünyasında iflas ettiğinin. Müslümanlar tarafından kabul görmediğinin kanıtıdır.”

Kemalizm kötü. Humeynizm iyi!..

Türkiye’de azınlık sorunu var, İran’da azınlık sorunu yok..

Ve Alman basını da, Kürtleri ve dindarları Türk devletine karşı kışkırtmanın aracı rolüne zaman zaman “hayasızca” soyunuyor. Örneğin Süleyman Demirel’in ağzından şu sözler uyduruluyor:

“Bizim Saddam Hüseyin’den neyimiz eksik? Onlardan tek birini dahi hayatta bırakmayacağız; görsünler bakalım, Saddam’ın yaptığına gücümüz yetiyor mu, yetmiyor mu!”

Alman basınından bazı kalemler, “sorunun kaynağının Lozan olduğunu” açıkça yazmaktan da çekinmiyorlar.

Onlara göre…

Refah Partisi, “Türkiye’nin tek demokratik kitle
örgütü”.. Türk ordusu, “köhnemiş Türkiye’nin zaptiye gücü”.. PKK, “Kürdistan halkının kendi kaderini tayin için çarpışan bir örgüt”.

Ve Süddeutsche Zeitung’da Wolfgang Koyld noktayı koyuyor.

Lenin’in ve Tito’nun devletinden sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin de artık ömrünün sonuna geldiği kehanetinde (ya da dileğinde) bulunuyor…

★★★

Birkaç yıl önce, TV’deki bir liderler açık oturumunda Erbakan, Batı aleyhine esip savuruyordu. Ecevit, sıra kendisine geldiğinde sordu:

– Almanya’dan Türkiye ‘ye yönelik olumsuzluklar ortada. Acaba Sayın Erbakan Almanya’nın adını niçin ağzına almıyor?

Yanıt gelmedi..

Almanya’nın Türkiye politikası, körlerin bile görebileceği kadar fazla kaba çizgili.. Ama, “sinsi siyasetin” uzmanı İngiltere’nin dışişleri bakanının “sürç-ü lisan”ında bile, “Türkiye’nin Doğu sınırları belirsiz”., ve Avrupa Parlamentosu’nun Kürt konferansı kararı, bir uzun çizginin sadece bir noktası..

Öyleyse, “Türk‘ün Türk’ten başka dostu yoktur” gibi, sağlıksız bir ruh hali içine mi girmeli? Yoksa, bazılarının suratına kapıyı kapatırken, çıkarlar ya da durumlar bizimle çakışanlar ile dayanışmayı arttırmanın yollarını mı aramalı?

Örneğin..

ABD’nin Avrasya çıkarları, bugün için Türkiye ile
birleşiyor.. Fransa’nın ise laiklik anlayışı da bizimkiyle örtüşüyor, “ulus” anlayışı da.

Rakibin oyununu bilmek, o oyunu geçersiz kılacak yolun da anahtarıdır.

Ve -65 milyonluk bir pazar oluşturan, Türk cumhuriyetleri ile sıkı ilişkileri olan- Türkiye’nin karşı kartları, bazılarının sandığından çok daha güçlüdür.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz