Anasayfa » “…Ama Ben de İnsanım!”

Yazı Hakkında

Başlık: “…Ama Ben de İnsanım!”
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 18 Ağustos 1996, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

“… Ama Ben de İnsanım!”

Ne yazık ki, iyi bir arşivci değilimdir.

Kimileri, beğendikleri yazıları kesip dosyalarlar. Aradıklarında da, şıp diye bulurlar. Oysa ben, biriktirdiklerim çoğaldıkça işin içinden çıkamayacağımı bilirim. Bu da çoğu kez beni yapmaktan alıkoyar.

Ama, gene de kesmekten, dosyalamaktan kendimi alamadığım yazılar vardır. Unatamadığım, etkisinden kurtulamadığım… Hatta zaman zaman yeniden okuduğum.

Şu satırlar, çok çok zaman önce Cumhuriyet’te çıkmıştı.

“Aynı sizler gibi soğuklar beni de üşütüyor. Ben de ıslanıyorum yağmurlarda… Benim de kanım kırmızı. Aynı kurşunlar beni de öldürüyor. Ölümler benim de yüreğimi dağlıyor. Kaybedince yakınlarımı, aynı şekilde dövüyorum bağrımı… Benim de dedem silah sıktı kuva-yı milliyede işgalci düşmana. Yemen türküsünde aynı duyguları paylaşıyorum sizinle..

Artık Maraş’larda katledilmek, Çorumlarda öldürülmek. Sivas’larda yakılmak istemiyorum. Özgürce cem yapmak, semah dönmek, bağlama çalmak istiyorum. Pir Sultan’ımı istiyorum!

İnsanı en yüce varlık, emeği en yüce değer, din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadan bütün halkları kardeş olarak görüyorum. Laik, özgür, demokratik bir toplumda insan gibi doğmak, insan gibi yaşamak, insan gibi ölmek istiyorum…!”

Ve Sadık Eral imzasını taşıyan yazının başlığı şöyleydi:

“Aleviyim, ama ben de sizin gibi insanım ..”

★★★

Hacı Bektaş şenlikleri başlamış.

Sevgiden, hoşgörüden, akıldan yola çıkan bir inancın nurlandırdığı insanların şenliği bu.

“İlim Çin’de olsa arayınız” diyen Hz. Muhammet’ten.. “Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum” diyen Hz. Ali’den… “İlimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyen Hacı Bektaş-ı Veliden “Hayatta ene gerçek aydınlatıcı bilimdir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ten esinlenen insanların şenliği.

Alevi insanı niçin ilerici?

Çünkü Hz. Ali Divanı’ndaki şu sözlere inanıyor: “Ey karamsar kişi, bilmelisin ki şu devranın değişmeyen tek bir yasası vardır, o da değişmektir!”

Alevi insanı niçin hoşgörülü?

Çünkü Hacı Bektaş-ı Veli’nin şu düşüncesini paylaşıyor: “Okunacak en büyük kitap insandır!”

Alevi insanı niçin İran’ın Şiisinden çok farklı?

Çünkü Orta Asya’nın göçebe yaşamından Anadolu’nun çok kültürlü ortamına uzanan, Kemalizmle bütünleşen bir “eşitlik, özgürlük ve hoşgörü” geleneğinin üzerinde yükseliyor!

★★★

İran ve Arap kökenli tarikatlar “Allah korkusu”na dayanır.

Anadolu kökenli tarikatlar “Allah sevgisi” üzerinde yükselir..

“Refah Partisi’nin iktidar olduğu şu dönemde, özellikle Kemalistlerin kendilerine sağlam bir çatı bulması gerekiyor. Bana göre bu çatıyı oluşturabilecek tek şans, yeni ve sağlam ideolojik temellere dayanan bir Kemalist partidir. Koltuk kavgasına girmeden ülkeyi kurtarabilecek, şeriatla eylemsel mücadele edebilecek, demokrasinin gereklerini tam olarak uygulayabilecek böyle bir partinin kurulmasına öncülük ediniz.”

Sayın Aksüyek’in uzun mektubu, şu satırlarla son buluyor:

“İkinci Kurtuluş Savaşımızı vererek başarıya ulaşacağımızdan asla kuşkum yoktur. Devrim yasalarını ölümsüz yaşama geçirdiğimiz gün, ‘Dağ başını duman almış’ türküsüyle İzmir Cumhuriyet Alanı’nda haykıracağımız günün özlemi içindeyim.”

Gerçekten de yeni bir parti mi gerekiyor?

Yoksa asıl gereken, partilerde aradığını bulamayanların, ADD ve ÇYDD gibi sivil toplum örgütlerinde güçlerini birleştirmeleri mı?

Kemalist bu iki örgüt, şu anda belki de. demokratik dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşları konumundalar. Tüm yurdu bir ağ gibi sarıyorlar.

Hiç kuşku duyulmamalı ki, onlar güçlendikçe, sadece iki sol parti değişmeyecektir; Türkiye’de çok şey değişecektir!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz