Anasayfa » Anılar ve İnsanlar…

Yazı Hakkında

Başlık: Anılar ve İnsanlar…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 21 Temmuz 1996, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Anılar ve İnsanlar…

Yeni milletvekili olmuştuk.

Meclis kulisinde bir grup genç milletvekili tartışıyordu. Arabalara koymamız için verilen TBMM plakalarının yeriydi tartışılan… Kimisi ön camın sağ tarafına, kimisi de sol tarafına konmasının daha doğru olacağını savunuyordu.

Prof. Turan Güneş de kulak misafiriydi.

Dayanamadı… “Ben yerinizde olsam” dedi, “iki tane alıp hem sağa hem sola koyardım”.

– Niçin hocam?

– Böylelikle hem sağdan geçen küfreder hem de soldan geçen…

★★★

1960 öncesinde, öğrencilik ile gazeteciliği birlikte götürdüğüm yıllardaydı.

Spor servisinde çalışıyordum. TBMM muhabiri rahatsızlanmış, bir gün beni yolladılar.

Bütçe görüşülüyordu. Sıra Maliye Bakanlığı bütçesine gelmişti.

Artık izlenmeye değer bir şey olmadığını düşünerek çıkacaktım ki, söz alanların isimleri okunmaya başlandı. Ve de dördüncü sırada Esat Mahmut Karakurt.

Zamanın çok okuru olan bir romancısıydı. Galatasaray Lisesi edebiyat öğretmenliğinden CHP’ye geçmişti. Ama maliyecilikle hiç ilgisi yoktu.

Renkli bir konuşmacı olduğunu bildiğim için, çıkmaktan vazgeçtim. Bekledim.

Aziz Nesin’in “Fesat Armut Karaturp”u başladı konuşmaya:

– Ben maliyeden anlamam!

ÖP sıralarındaki yaygaracılar hazırdı:

– Öyleyse niye çıktın oraya?

Oltayı yutmuşlardı… Hoca keyifle güldü:

– Karga sesini bülbül sesinden ayırdetmek için müzikten anlamaya gerek var mıdır?

★★★

Hasan Tez de 1960 öncesi Meclisi’nin renkli isimlerindendi.

Yürekliydi… Hoşsohbetti… Tatlı bir Karadeniz ağzı ile konuşurdu… Ve de müthiş hazırcevaptı.

Bir gün kürsüde Prof. Turhan Feyzioğlu konuşuyordu. Ön sıralardaki bazı DP’liler de sürekli laf atarak sözünü kesiyorlardı… Birden Hasan Tez’in iri cüssesiyle ayağa fırladığı görüldü:

– Ne bağırıyorsunuz be? Bulmuşsunuz efendi adamı konuşturmuyorsunuz…

Herkes şaşkın, sesler kesilmişti.

Sakin bir biçimde kürsüye döndü:

– Hocam siz şimdi devam edebilirsiniz…

Bir gün, o da ciddi bir konuda söz almıştı. Esnaf Dernekleri Konfederasyonu Genel Başkanlığından gelmişti; ama sadece ilkokul diploması vardı. DP’liler gene bağırıyorlardı:

– Sen cahilsin, ne anlarsın bu konulardan? İn aşağıya!

Bir an durup elini havaya kaldırdı:

– Yooo orasını karıştırmayın!. Bir benim bir de Sayın Cumhurbaşkanı’nın, bizim eğitimimiz özeldir…

Celal Bayar’ın da sadece ilkokul diploması vardı… CHP sıralarından kahkahalar ve alkışlar yükseliyordu.

★★★

1977’de CHP’nin azınlık hükümeti güvenoyu alamamıştı.

Seçim sisteminin azizliği, yüzde 42 oyla TBMM’de çoğunluk sağlanamamıştı. Kendisini iktidara göre programlamış olan partide sıkıntılar vardı.. İnsanlar kendilerini boşlukta hissediyorlardı.

Uzmanlık komisyonları oluşturulmasını ve milletvekillerinin birikimlerinin değerlendirilmesini önerdim… Böylece hem bakanlıklar iyi izlenecek ve hazırlıklar yapılacaktı, hem de geleceğin bakanları ve sözcüleri o komisyonlardan çıkabilecekti.

Genel başkanın Meclis’teki odasında, komisyonlara ayırma işini yapıyorduk. Oda masasında bir şeyler yazıyordu.

Sıra Mardin Milletvekili Ahmet Türk’e gelmişti. Uzmanlık alanı ne olabilirdi?.. Sorunu çözmekte zorlanıyorduk ki, Ecevit başını kaldırdı:

– Milli Savunma Komisyonu’na koyun… O konuları iyi bilir.

Önce şaşırdık… Çünkü o komisyona asker kökenli üyeler giriyordu… Ama ilk şaşkınlık geçtikten sonra herkes gülmeye başladı.

Sayın Türk bir aşiret reisiydi ve kan davası vardı… Kale gibi bir yerde oturuyor ve adeta silahlı bir bölük tarafından korunuyordu…

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz