Anasayfa » Asiye’yi Ancak Sol Kurtarabilir!

Yazı Hakkında

Başlık: Asiye’yi Ancak Sol Kurtarabilir!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3,19)
Tarih:  11 Ekim 1996, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Asiye’yi Ancak Sol Kurtarabilir!

İlk bakışta şaşırtıcı, hatta ters gelebilir.

Türkiye’yi bugünkü çıkmazından umutsuzluğundan kurtarabilecek tek güç “sol”dur. “Kemalist sol” dur!

REFAHYOL’un her geçen gün ülkeyi biraz daha batağa gömdüğü ve gömeceği açıktır. ANAP’ın Erbakan kafasına iktidar yolunu açtığı, birçok temel konuda benzer düşünceler taşıdığı açıktır.

Bugünkü çıkmaz Menderes’le başlayan bir karşı-devrim sürecinin son aşamasıdır. Ve Atatürk’ün bu topluma kazandırdıklarının birer birer yitmesi korkusu gönüllere yerleşince; Kemalizmden başka bir çizginin umut olmasına olanak yoktur!

Hangi itiraz seslerinin yükselebileceğini biliyorum.

– Sol önce kendini kurtarsın!

Doğru… Ama solun kurtuluşu ile ülkenin kurtuluşu, bir kez daha çakışıyor. Tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi!

★★★

Çok büyük bir kesimin Kemalizm bayrağı altında toplanmaya hazır olduğu, bundan daha uygun bir ortam Cumhuriyet tarihinde varolmadı.

CHP’nin oylarını yüzde 42’ye -yani RP’nin tam iki katına- çıkardığı 1977 seçimlerinde bile, ortam bu ölçüde elverişli değildi… Çünkü insanların içindeki “yarın” endişesi bu ölçüde güçlenmemişti. Çunku “karşı-devrim” bu ölçüde doruğa tırmanmamıştı.

O gün Atatürk’ün cumhuriyetini yitirmek korkusu içindekilerin sayısı ne kadardı ki?

Ortam hazır.

Önemli olan, bunun yaşama nasıl geçirileceği!

Sayın Öztin Akgüç geçenlerde köşesinde şöyle diyordu:

“Atatürkçülüğü yaşama geçirmek, altıoku savunmak CHP’nin görevi ve sorumluluğudur. Partinin kurulma nedeni, amacı da budur. (Ama) CHP, bugün kimliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Parti, bir hizbin, bir kliğin yonetimindedir…”

Ankaray’da insan kendisini Avrupa’da hissediyor. Dikmen vadisini seyredenler, birkaç yıl önce orasının nasıl olduğuna inanamıyorlar… Gelecek yıl metro devreye girecek…

Ve Refah, altında bir CHP’li belediye başkanının imzasının olduğu projeleri bitirmekle övünüyor.

Ama bunlarla asıl övünmesi gereken CHP yönetimi, o imzanın sahibi Karayalçın “şef”e rakip olur korkusu içinde “fevkalade” üzgün… Melih Gökçek gibi bir isme bile el altından bilgiler, dosyalar sunuluyor.

★★★

Bir süre önce Sayın Bedri Baykam telefon etmişti.

■ Arkası Sy. 19, Sü. 6’da.

■ Baştarafı 3. Sayfada

– Deniz Bey’le bir konuşsanız… Sizden benden farklı düşünmüyor. O da Kemalizme inanıyor… Bu konuda içtenlikli.

Güzel de, hangi Deniz Baykal’a inanmalı?

CHP kapılarını yeniden açtığında, numaracı cumhuriyetçilerle kol kola yürümek isteyen Baykal’a mı? Toplumun bu lokmayı yutamadığını görünce; “İlkelerinin ve devrimlerinin sahibiyiz” diye altıoklu afişler bastıran Baykal’a mı?

Partideki Kemalistleri dışlayıp DSP’ye gitmelerine adeta sevinen.. seçimlerde liste başlarına gizli ve açık Kemalizm karşıtlarını yerleştiren Baykal’a mı?

İngiltere’den dönünce “Yeni CHP” sloganı ile seçim kampanyasına soyunan.. yani bir anlamda “reddi miras” yapan Baykal’a mı?

Yoksa Baykam’ın “son” Baykal’ına mı?..

Telefonda beni inandırmak için söylenenleri dinlerken, Nevzat Tandoğan’ın ünlü bir sözünü anımsadım… Hani “tek parti” döneminin ünlü Ankara valisinin…

“Onlara da ne oluyor. komünizm gerekiyorsa, onu da biz yaparız…”

★★★

Şu bir gerçek ki; Baykal’ın CHP’sini insanlar artık “Atatürk’ün partisi” olarak görmüyorlar.

DSP’ye gelince…

Sayın Ecevit, kendi yavrusunu elleriyle boğan bir baba görünümünde.

Siyasal çizgisi doğru, partisi ve sol içindeki genel tavrı yanlış!

Kendisini en sevenler, en çok inananlar bile, artık bazı tutumlarını savunamıyorlar… İnsanlar inanmadıkları şeyi savunamazlar ki!

Savunsalar da inandıramazlar ki!..

Peki “sol” kendisini de Türkiye’yi de nasıl kurtarabilir?

Birleşirse! İnançsızlardan, çıkarcılardan arınırsa… Kemalizmin “sürekli devrim”ci çizgisinde ve tutarlı bir yapıda bir araya gelirse…

O zaman öyle bir umut odağı olur ki, yüzde 40’ların bile üzerinde oy almak düş olmaktan çıkar.

Çünkü toplum, umuda hiçbir zaman bu kadar aç olmadı!

Ve de Kemalizmin dışında umut ışığının kalmadığı böyle bir dönemi, Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana hiç yaşamadı!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz