Anasayfa » Askerin ‘Durum Muhakemesi’…

Yazı Hakkında

Başlık: Askerin ‘Durum Muhakemesi’…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 10 Nisan 1998, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Askerin ‘Durum Muhakemesi’…

Emin Çölaşan geçenlerde önemli bir mektup yayımladı. Mektup Emekli Korgeneral Nevzat Bölügiray’dan, döneminde iz bırakmış olan bir askerden gelmişti.

Emekli olmanın verdiği bir açıklıkla yazılmıştı.. Büyük bir olasılıkla da bugün görevde olan askerlerin de olaya bakış açısını yansıtıyordu.

Herkesin bilmesi ve üzerinde dikkatle düşünmesi gereken bir bakış açısını..

★★★

Sayın Bölügiray’ın mektubu üç bölümden düşüyor Durum… Meclis’in önündeki seçenekler.. Askerlerin önündeki seçenekler.

Özeti şöyle:

Durum…

1) Sekiz yıllık kesintisiz temel eğitim ve açıklanan diğer önlemler olumludur. Ancak “var olan yasalar uygulanmazken”, geleceğe dönük çalışmaların sonuç vermesi kuşkuludur. Üstelik de, başta Mesut Yılmaz olmak üzere, bir kısım ANAP’lı bu konuda “samimi” değildir. ‘İrtica’yı öncelikli bir tehdit saymamaktadırlar.

2) Fazilet Partisi, BBP, DYP ve bir kısım ANAP’lı, Meclis’te bir “Islama cephe” oluşturmaktadır. Bu nedenle de, hükümetin “irtica” ile mücadele için hazırladığı taşanların, yozlaşmadan yasalaşması olasılığı yoktur. Öyleyse, Yılmaz’ın amacı ya askerleri seçime kadar oyalamaktır ya da “Ben uğraştım ama olmadı ” deyip istifa etmektir.

3) ANAP, DYP ve RP geçmişte devlet kurumlarını İslamcı kadrolarla doldurmuştur. Başbakanlık Takip Kurulu Başkanı bile tarikatçıdır. Bu kadroların, alınan önlemleri, çıksa bile yasaları, gereği gibi uygulamayacakları açıktır.

***

Mektup ‘bu durumda’ Meclis’in önündeki seçenekleri üçe ayırıyor:

1) Meclis çoğunluğunun, partisel ya da kişisel çıkarları bir yana bırakması.. Ve 28 Şubat sürecini yaşama geçirmesi.

2) Erken seçime gidilmesi.. Ve FP,BBP, MHP, DYP ile bazı ANAP’lıların çoğunluğu kazanması. 28 Şubat kararlama karşı yeni bir Meclis çoğunluğunun oluşması.

3) Bazı partilerin aralarında birleşerek, “Biz Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tanımıyoruz” tavrı içme girmeleri..
Ve anayasa ve yasalarda, TSK’nın etkisini azaltacak değişiklikler yapmaları.

Sivillerin önündeki seçenekler bunlar.. Peki ya askerlerin seçenekleri?

1) İrtica ite mücadeleyi sivillere bırakıp, sahneden çekilmeleri.. Ve irticanın önlenemez bir tırmanış içine girmesi.

2) İrtica ile mücadeleyi sürekli gündemde tutmaları ve bugünkü tutumlarını sürdürmeleri.. Bu partiler ve liderlerle “kısırdöngü’nün sürüp gitmesi.. “Darbe demötoasr’ tartışmalarının süreklilik kazanması.. Ve askerlerin sistemli olarak yıpratılması.

3) Bu Meclis’ten ve partilerden umut kesilmesi.. Ve çaresiz kalıp, yönetime doğrudan el konulması.

Ve Sayın Bölügiray, mektubuna anlamlı bir nokta koyuyor:

“Sanırım TSK şimdilik ikinci seçeneği yeğliyor. Partilerin ise hangi seçeneği yeğledikten bilinmiyor.”

… Şimdilik!?

***

İşte -büyük olasılıkla- bugün Türk ordusunda egemen olan görüşün “kurmayca” özeti bu!

Askerler ne yapmaları gerektiğini, ne yaptıklarını ve ileride ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Aralarında da bu konuda “tam” bir düşünce birliği var.

Sorun sivillerde!

Ülkeyi bu noktaya getiren de onlar.. düştükleri bataklığa çözüm bulamayan da gene onlar. Üstelik aralarında “birlik” de yok!

Çillerin havarileri, sarıklarını kafalarının içinden çıkarıp önlerine koymalı ve düşünmeliler Askerlerin gözünde artık DYP de “İslamcı cephe”nin bir parçasıdır!

ANAP’lılar Mesut Yılmaz’a niçin artık güven duyulmaz olduğunu., kendilerinin niçin iki zıt parçadan oluşan bir parti gibi değerlendirildiklerini anlamaya çalışmalıdırlar!

Ve CHP ile DSP.

Tam anlamıyla “İslamcı cephe”nin dışında kalabilen, iki örgüt olmanın sorumluluğunun bilincine varmalıdırlar!

Demokrasinin geleceği ne FP’ye bağlı ne de onun uzantısı olanlara..

DYP ve ANAP bugünkü bunalımın “doğrudan” sorumlusudur; çünkü kendileri adım adım hazırladılar.. DSP ve CHP ise “dolaylı” sorumlulardır: çünkü birleşebilseler önleyebilecekleri kötülükleri önleyemediler.

Demokrasimizin geleceği, bu son dörtlünün., ve öncelikle de onları yönetenlerin “gaflet uykusu”ndan -zamanında- uyanıp uyanmamalarına bağlıdır!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz