Anasayfa » Aspendos… Aspendos…

Yazı Hakkında

Başlık: Aspendos… Aspendos…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 12 Haziran 1996, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Aspendos… Aspendos…

Uçakta yanımdaki koltukta bir İtalyan vardı.
Türkiye’ye ilk kez gelmiş. İstanbul’u, Antalya’yı görmüş. Ve bir gece önce, Aspendos’ta “Otelio”yu o tarihsel dekor içinde izlemiş.
Yarısı yabancı olan on iki-on üç bin kişi ile birlikte…

Duygularını birkaç tümce ile özetledi:
– Türkiye’yi herhangi bir Ortadoğu ülkesi sananlar, diğer İslam ülkeleri ile aynı kaba koyanlar, dün gece Aspendos’ta olmalıydılar!.. Antalya’ya bir toplantı nedeniyle görevli olarak gelmiştim. Ama ülkenize bu kez ailemle birlikte, turist olarak mutlaka yeniden geleceğim…

★★★

Aspendos Opera ve Bale Festivali’nin üçüsünü de görkemli başladı.

Bu yıl uluslararası olmasını, devletin geri çekilen desteği engelledi… Film yasaklayan belediye başkanına kutlama telgrafı çeken bir Kültür Bakanı(!), festivalin açılışına bile gelmedi…
Ama Anayol hükümeti Aspendos’a atgözlüğü ile bakarken “sivil toplum” çıktı sahneye. Devletin esirgediği desteği Barut Oteller Grubu verdi. Festival, ulusal düzeyde de olsa gerçekleşti.
İtalya’dan, Almanya’dan özel turlarla gelenler oldu. Otuz temsilde toplanacak seyirci bir geceye sığdı. Opera ve Bale Genel Müdürü Hüseyin Akbulut‘un açış konuşmasında en büyük alkışı ise bugüne gelinmesi ile Atatürk devrimi arasındaki bağlantıyı kuran tümce aldı.
Alkışlayanlar arasındaki isimlerden birisi de Dr. Lütfü Doğan‘dı… Eski Diyanet İşleri Başkanı, o güzel olayı yaşayabilmek için, eşiyle birlikte ta uzaklardan kalkıp gelmişti.
Laik Türkiye’nin “aydınlık yüzü” olarak!

★★★

Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde 7.yapıt, bu mevsim “kapalı gişe” oynandı.
Kayseri, tarihinde ilk kez baleyi bu yıl seyretti. Konya bile bu yıl baleyi alkışlayanlar arasındaydı… Ve içlerinde iki RP’linin de bulunduğu birçok milletvekili de baleyi ilk kez bu yıl gördü.
Türkiye’den Japonya’ya kadar, hiçbir yerde yerleşik opera ve bale yok… Demokrasi de yok!

“Kore mucizesi”nden söz edenler, “fikir sahibi” olmadan önce “bilgi sahibi” olmalılar… 1954 sonrasında -ağır bir savaşın yıkıntıları üzerinde- girişilen atılımlar arasında, kültür ve sanata verilen önemi unutmamalılar…
45 milyonluk Güney Kore’de 70 orkestra olması üzerinde düşünmeliler.

★★★

Geçen yıl ikincisi yapılan Aspendos Festivali’ni 78 bin kişi izlemiş… Oysa en genç opera ve balemize sahip olan Mersin’in bir mevsimlik izleyici sayısı 20 bin. Sanatı halka götürmek için bundan iyi fırsat mı olur? Türkiye’nin en büyük turizm potansiyeline sahip bulunan Antalya yöresi harekete geçmeli… Devletin yapamadığını ya da yapmadığını, 5 yıldızlı sayısız oteller üstlenmeliler… Aspendos Festivali gelecek yıldan başlayarak “uluslararası” olmalı… Kataloglara girmeli…
Böylece hem yöre turizminin gelişmesine, hem de Türkiye’nin “çağdaş yüzü”nün tanıtımına daha çok katkı yapmalı.
Yapmalı ki karamsarlık ve karanlık azalırken, aydınlık çoğalsın!

★★★

Aspendos Açıkhava Tiyatrosu, iki bin yıllık bir tarihiyle ayakta kalan görkemli bir anıt… Orada yapılan Opera ve Bale Festivali ise o anıta Cumhuriyet Türkiye’sinin vurduğu bir damga!

Türklerin ve Anadolu’nun geçmişinin araştırılması Atatürk ile başladı. Bugünün Orta Asya’ya uzanan kaynakları da gün ışığına çıkarıldı, Anadolu’nun bir “uygarlıklar zinciri” olan zengin geçmişi de…
Ve Türkler, Anadolu’yu ele geçirmiş zorbalar ve konuklar olmaktan, bu tarih ve kültür bilinci ile kurtuldular!
Aspendos Festivali o bilincin ürünüdür. Aspendos’u boykot eden atgözlüklü siyasal kafa ise bir “karşı-devrim”in… “Türk-İslam sentezi”ne sıkışmış, bilimi ve tarihi yok sayan bir zavallılığın! Ancak, Hitit Güneşi’nin yerine camiyi koyunca “aşağılık duygusu”ndan kurtulabilen bir güçsüzlüğün!..

Demirel‘in kültür ve sanat danışmanı Dinçer Sümer şöyle dedi:

“Sayın Cumhurbaşkanı hep okul yaptıranlara, yurt yaptıranlara plaket veriyor. Kültürel ve sanatsal etkinliklere destek olanlara, örneğin bir Aspendos Festivali’nin gerçekleşmesine büyük katkılarda bulunanlara da verilmesini önereceğim.”
Alkışlamaya hazırlanıyorum.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz