Anasayfa » Atatürk’ün Kültür Devrimi

Yazı Hakkında

Başlık: Atatürk’ün Kültür Devrimi
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 19 Kasım 1999, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Atatürk’ün Kültür Devrimi

Atatürk, ölümünden iki yıl önce şöyle demişti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. “

Birçok özdeyişleri var. Ama bu, onlar içinde özel bir yere sahip.

Bir büyük devrim, bundan daha güzel ve özlü bir biçimde anlatılamazdı.

Kemalist devrim, her şeyden önce bir “kültür devrimi” idi. Çünkü geri kalmış ülke devrimleri, her şeyden önce bir kültür devrimi olmak zorundadır.

Bir Fransız devriminde, toplumun altyapısı çoktan  değişmişti. Kapalı tarım ekonomileri geride kalmıştı. Feodal beyler güç yitirirken, sanayi ve ticaretin güç
kazandırdıkları öne çıkmıştı.

Kırlar boşalıyor, kentler gelişiyordu… Yeni bir düzen kurulmuştu. Yeni koşulların yarattığı, bir “yeni insan” söz konusu idi.

Fransız devrimi, temelde, “eskimiş kurum”lan yenilemekten öte bir anlam taşımaz. Yani, o değişen yapıya ayakbağı olmaktan başka bir anlamı kalmamış
olan kurumları…

Oysa Anadolu devriminde, ne değişen altyapı vardı ne de yeni altyapının ürünü olan “yeni insan”… Fransa da devrimi. “yeni insan” gerçekleştirdi. Türkiye’ de ise, devrim “yeni insanı” yarattı. Yeni insanda “yeni altyapı”yı!

Gelişmiş ülkelerin devrimcileri, değişmenin arkasından yürürler. Geri kalmış ülkelerin devrimcileri ise, değişmenin önünden…

Birisi katardır, birisi lokomotif.

★ ★★

Kemalizmin erek aldığı “yeni insan”, nasıl bir insandı?

“Üreten, hakça paylaşan, özgürce düşünen, kendi kendini yönetebilen” bir insan… “Kul”luktan, “yurttaş “lığa geçmiş olan bir insan!

Atatürk’ün, devrimin temelini oluşturduğunu söylediği “kültür”, nasıl bir kültürdü?

★★★

Laik, demokratik ve ulusal bir kültür.

Laiklik, sorunlara aklın ve bilimin ışığında çözüm arayabilme yolunu açıyordu… Demokratiklik, -kadın erkek eşitliği dahil- eşitliği ve özgürlüğü içeriyordu…
Ulusallığın ise iki yönü vardı.

Bir yandan, kendi tarihsel köklerine ve özkültürüne kadar gitmek… Öte yandan, o “ulusal öğeleri” Atatürk’ün uygarlık olarak nitelendirdiği- evrensel kültür değerleri ile beslemek.

Ve giderek varsıllaşan ulusal kültür ile uygarlığa katkı yapmak.

★★★

Atatürk’ün “kültür devrimi” -bazılarının  öne sürdükleri gibi- Anadolu insanını köklerinden koparmadı… Tam tersine, Osmanlı döneminde unutulmuş ya da
unutturulmuş olan geçmiş, ile buluşturdu. Ve küçümsenmiş, horlanmış olan “halk kültürü’ ile tanıştırdı.

Atatürk, şu sorunun yanıtını araştırıyordu:

“Türklerin Anadolu’da bir aşiretten bir devlet kurmaları olanaksız olduğuna göre bu olayın gerçek yönü nasıl açıklanmalıdır?’

Bir yandan Anadolu’nun tarihi ve geçmiş kültürleri -binlerce yıl öncesine giderek- bir bütün olarak ele alındı ve benimsendi…Bir yandan, Türklerin tarihi Orta Asya’ya kadar uzanarak araştınldı…

Bir yandan da, Arap ve Fars kültürünün etkisi altında yozlaşmış Osmanlı aydının kültürü değil, özgüllüğünü koruyan halk kültürü öne çıkarıldı.

Tarih devrimi, dil devrimi, harf devrimi, okuma seferberliği, halkevleri, halkodaları, Köy Enstitüleri, folklor araştırmaları, hatta müzik devrimi.. Hep -bu ulusallıktan evrenselliğe yönelen- “kendine dönüş “ün köşe taşlarıdır.

★★★

Atatürk için Batılılaşma bir “amaç ” değildi. Sadece bir “araç”tı.

Taklidin her türüne karşıydı. Çünkü, “çağdaşlaşabilmek” için “yaratıcı olmak “gerektiğine inanıyordu…

Atatürk’ün kültür devrimini “Batılılaşma “sananlar,
Kemalizm hiç mi hiç anlamamışlardır!

(Cumhuriyet, Kasım 1995)

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz