Anasayfa » Ayı İle Yatağa Girmenin Kuralı…

Yazı Hakkında

Başlık: Ayı İle Yatağa Girmenin Kuralı…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.17)
Tarih:  04 Aralık 1998, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Ayı İle Yatağa Girmenin Kuralı…

Bazı çevreler ve onların uzantısı olan kalemler, bir telaşı
kamuoyuna yerleştirme çabasındalar.
– Kürt sorunu uluslararası düzeye taşınıyor.. Terorün
yarattığından daha zor bir donem başlıyor..
Artık Apo’nun değil, Türkiye’nin yargılanması
söz konusu..
Biraz zorlasanız, dillerinin altındaki baklayı çıkaracaklar:
– Öcalan Suriye’de kalsa daha iyi olacaktı!
Peki ne yapalım?
– Aman bir an önce Batı’nın istediği tüm ödünleri verelim..
Kürtçe eğitim de olsun, Kürtçe TV de olsun.. Kürt
partisi de olsun.. Batı’nın söyleyecek lafı kalmasın..
Başüstüne!..
Kuzey İrlanda’da savaşan taraflar aynı ırktan, aynı dinden..
Aynı dili konuşuyorlar.. Sadece mezhepleri farklı..
Okulları ayrıldı, aldıkları eğitimde farklılıklar oluştu.. Ve
aralarındaki düşmanlık yoğunlaştı! (İmam-hatip okulları
yoluyla öğretimde birliğin bozulmasının sonuçlarını
yaşayan biz değil miyiz?)
Tito’nun Yugoslav modeli, Batı’nın bize bugün önerdiği
modeldi.. Bütün etnik kesimlere tam bir “kültürel özerklik” tanımıştı..
Tito öldü, Yugoslavya çatladı.. Ve beslenen farklılıklar vahşet
yarattı!
Elbette “kültürel özgürlükler” olmalı!.. Etnik kimlik üzerinde
baskı elbette olmamalı!
Herkes istediği dili konuşabilmeli.. çocuğuna istediği
adı koyabilmeli.. istediği dili öğretmek için kurs açabilmeli..
istediği şarkıyı söyleyip, istediği halayı çekebilmeli..
Ama devletin asıl gorevinin, “ortak kimliği” beslemek olduğu
da unutulmamalı!

★★★

Bu köşede bir kez daha yer almıştı..
Hans J. Morgenthau şöyle diyor:
“Eğer A devleti kendi kültürünü ve asıl önemlisi, kendi
siyasal ideolojisini, B devletinin iç ve dış siyasetini
kararlaştırma durumunda olan insanlarına benimsetmiş, B
devletini yönetenlerin düşünce ve kafalarını fethetmişse,
askeri fetihlerle veya ekonomik yollarla ülke üzerinde denetim
kurmak isteyenlerin hepsinden çok daha istikrarlı
ve çok daha tam bir üstünlük ve zafer elde etmiş olur…”
Bu satırlardaki ana düşünce doğru, ama eksiği var.
Çağdaş toplumlarda, fethedilmesi gereken kafalar, sadece
devleti yönetenlerinki değildir.. Aynı zamanda, kamuoyunu
oluşturma konumunda olanlarınkidir.. Yorumcularınki,
köşe yazarlarınınki, gazete yönetenlerinki ve
“uzman” olarak ortalarda dolaşan bilim adamlarınınki..
İnsan Hakları (!) Derneği, uçak kaçıran teröristin öldürülmesini
kınıyor. Ama yüzelli kadar öğretmenin, binlerce
kadın, çocuk ve savunmasız sivilin öldürülmesini kınamıyor.
Bilgi Üniversitesi bölüm başkanlarından Murat Belge
ve benzerleri; “teröristin insan hakları”na saygı gösterilmesini
savunan derneğin eleştirilmesini kınıyorlar. Ama
terör kurbanı binlerce insanın “insan hakları”na, o derneğin
bir kez bile ilgi göstermemiş oluşunu kınamıyorlar..

★★★

Batı; özgürlüğü, demokrasiyi, insancıl değerleri savunan Mustafa Kemal’e destek olmamıştı. Vahdettin’e destek olmuştu.
Atatürk çağdaşlaşma yolunu Batı desteğinde değil, Batı’ya karşın açmıştı.
Batı ile ortak değerlerimiz var. Ama ne yazık ki.. dostluğu belirleyen şey, paylaşılan değerlerden çok, çıkarlardır…
Batı’nın çıkarları Lozan’da değil Sevr’de olabilir.. Bazı Batılı ülkelerin, Apo’yu koz olarak kullanmak istemelerinde özel çıkarları bulunabilir..
Böyle bir durumda vereceğiniz ödünler, onları amaçlarından uzaklaştırmaz, yakınlaştırır.. Çünkü o ödünler -genellikle- o amaçların bir parçasıdır!
Yapmanız gereken şey; onları bir seçmeye zorlamaktır:
– Ya Türkiye.. ya Sevr!.. Ya Türkiye.. ya PKK!..
Eğer sizinle ortak çıkarları daha fazlaysa, sizi seçerler..
PKK ve Sevr ile ortak çıkarları daha çoksa, onları seçerler.. Eğer sizi seçmiyorlarsa, zaten ne yaparsanız yapın seçmeyecekler demektir.
O durumda da sizinle ortak çıkarları olan başkalarıyla yolunuza devam edersiniz. Önemli olan yolunuzdan ve ereğinizden sapmamanızdır… Eğer siz kararlı iseniz, yol arkadaşlarınız zaman zaman değişebilir, ama varacağınız nokta değişmez!

★★★

İsmet Paşa’nın ünlü bir sözü vardı;
“Bir büyük devletle ilişki, ayı ile yatağa girmeye benzer” derdi.
Ayılarla yatağa girenin, ayıların ayılık yapma olasılığını da hiç aklından çıkarmaması gerekir.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz