Anasayfa » Bu Yıl Niçin Farklı?

Yazı Hakkında

Başlık: Bu Yıl Niçin Farklı?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 27 Ekim 1996, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Bu Yıl Niçin Farklı?

Rauf Tamer bir süre önce yazmıştı. Atatürk rozeti yapan firmalar, 29 Ekim yaklaşırken üretim patlaması yaşamışlar. Bu bayram için aldıkları siparişler, iki yıllık üretime bedelmiş.

Bakır, kurşun, gümüş, altın suyu… Türlü Atatürk rozetlerinin her birinden tam 2’şer milyon üretilmiş.

Sokaklarda bayrak ve Atatürk rozeti satılıyor…

Ülkeyi yönetenler küçüldükçe Atatürk büyüyor.

Bu topluma kazandırdıklarının kaybı tehlikesi yükseldikçe, Atatürk güçleniyor… Sanki yeniden doğuyor…

Çünkü zahmetsizce, kolay kazanılan şeylerin değeri, ancak onlar yitirilince iyi anlaşılabilir oluyor!

★★★

Kütahya Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğretim üyelerinden sürekli mektuplar geliyordu. Yeni rektörlerinin çağdışı tutumlarını teker teker sıralıyorlardı.

Bir türlü fırsat bulup da değinememiştim.. Ama son damla bardağı taşıracak cinsten.

Bir grup öğretim üyesinin yolladığı mesajda şu satırlar var:

“Üniversite açılış töreninde Ulu Önder Atatürk’e ve şehitlerimize karşı yapılması gereken saygı duruşu, bilinçli olarak yapılmamış; öğretim üyelerinin şeriatçı rektör Osman Çakır’a ikaz ve
ısrarları sonucu saygı duruşu zorla da olsa gerçekleşebilmiştir.. ”

Atatürk’ün ilkelerini ve öncülüğünde gerçekleşen devrimi anlatma görevini Atatürk düşmanlarına, hatta şeriatçılara verebilen bir YÖK düzeninde yaşıyoruz… Böyle küçük (!) olayların lafı mı olur!..

Bir başka mektup da, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi öğrencilerinden.

Sigorta hastanesi bahçesindeki Atatürk büstünün kaldırılıp yerine seramik vazo konmuş olmasına tepki gösteriyorlar.

Sakın bu tepkiyi, o hastanenin bağlı olduğu bakana iletmesinler. Çünkü “Atatürk adına konuşanların yüzüne tükürün!” diye fetva çıkaran işte o adam!..

İmamı böyle olan bir cemaatin nasıl olmasını bekliyorlardı ki!

Olumsuzlukların benzer örnekleri her iki günde bir Hikmet Çetinkaya’nın köşesinde sergileniyor.

Ama türbanlı yargıç, görev başında türban takmıyor ve “Atatürkçü” olduğunu açıklıyor… Sokaklarda türbanlı kızlar bayrak satıyorlar…

Erbakan bile artık “Atatürkçü”…

★ ★ ★

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, tam 38 kadın kuruluşundan oluşuyor, içlerinde partilerin kadın komisyonları da var.

Cumhuriyetin 73. yılını kutlamak için, büyük bir düşünce, müzik ve görüntü şöleni düzenlemişler. Yarın saat 13.30’da AKM’de.

ÇYDD, “Bir Işık da Sız Yakın” kampanyası için çok güzel bir CD ve kaset çıkarmış… Birçok ünlü sanatçının yaktığı büyük bir ışık.

ADD’lerde yeni şube patlaması yaşanıyor. Yöneticiler, hangisinin açılışına katılacaklarını bilemez durumdalar.

Ve bir de, Altıok’un mirasını tüketmekle uğraşan “sosyal demokrat”lar var. Gün geçmiyor ki, adında sosyal demokrat bulunan bir dergi çıkmasın.

“Yenileşme” peşindeler… Ama “sosyal demokrasi” etiketinin artık Türkiye’de yıpranmış olduğunun ayırdında bile değiller…

Bir avuç inançlı, bilinçli, birikimli gencin çıkardığı “Aydınlanma 1923” dergisi ise, onlardan çok daha ilginç. Kendisini “Bağımsız Kemalist Düşün Dergisi” olarak tanımlayan yayın, özellikle üniversite gençliği arasında çok daha heyecan yaratıyor. (PK 207 Beşiktaş / İstanbul)

★★★

Etki-tepki olayı.

Kemalistler bir devrim gerçekleştirdiler bu ülkede. Karşıdevrimci tepki 70 yıldır örgütleniyor. Önce gizli gizli, şimdi açık açık…

Tepkinin tepkisi ise yeni yeni oluşmaya başladı.

Önceleri “Atatürk’ün yaptıklarının sahibi nasıl olsa devlettir” rahatlığı vardı. 12 Eylül, Atatürk’ü sevmekle yaptıklarına sahip çıkmanın aynı şey olmadığını gösterdi.

Derken umut kahramanlara bağlandı… Uğur Mumcu’nun öldürülmesi ile de bu aşama geride kaldı.

Şimdi sıra “Ben ne yapabilirim?” döneminde.

Atatürk’ün özlediği, ereklediği toplum şimdi oluşuyor. Ve ara hızla kapanıyor.

Onlar 70 yılda bu noktaya geldiler. Biz ise sadece birkaç yılda!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz