Anasayfa » Bunun Adı “Topyekûn Savaş!”

Yazı Hakkında

Başlık: Bunun Adı “Topyekûn Savaş!”
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 11 Haziran 1997, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Bunun Adı “Topyekûn Savaş!”

Mustafa Kemal Paşa ne demişti:
“- Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün vatandır!”

İşte şimdi Türk ordusu, “ebedi” başkomutanının buyruğunu uyguluyor. Çizgi savunması yapmıyor artık, alan savunması yapıyor. Şeriatçılara karşı savaşı, karış karış her toprak parçasında veriyor.
Bunun adı “topyekûn savaş”tır!

Aslında laik demokratik rejimi yıkmak isteyenler bu savaşı çoktan veriyorlardı. Aymazlık içindeki sağ ve parçalanmış sol, meydanı boş bırakırca: “topyekûn savaş”ın gereklerini ordu yerine getirmek zorunda kaldı.

★★★

Ordu, savcıları, “irticaya karşı” bilgilendirme toplantısına çağırdı. Ve RP’nin ünlü Adalet Bakanı tehdit etti:

– Gideni sürerim!

Böyle bir şeyi düşünüzde görseniz inanır mıydınız?

Savaş tırmandı ve bu noktaya geldi.

Çünkü bu bir “ölüm kalım” savaşıdır… Bir yandan laik demokratik cumhuriyeti korumak isteyenler için; öte yandan da cumhuriyetin temel niteliklerini yıllar boyu sinsice kemirenler için…

Artık oyunu sinsice sürdürmenin olanağı kalmamıştır. İki taraf da kartlarını açık oynamak durumundadır… Sinsice sürdürülen oyunun, Humeyni özentilerine yaradığı anlaşılmıştır.

★★★

Erbakan ve etrafındaki şunlar bunlar, aysbergin su üzerinde görülen küçük bir parçasıydı.

İmam okulları… Kuran kursları… Dinci vakıf ve dernek yurtları ve okulları… Milli eğitim, içişleri ve adalet bakanlıkları başta olmak üzere, devlet içindeki çok güçlü kadrolaşma… Belediyeler aracılığı ile dinci kuruluşlara aktarılan büyük kaynaklar… Ülker’den Kombassan’a uzanan bir ekonomik güç… Arap ülkeleri ve İran’dan gelen “maddi ve manevi” destek…

Eğer Çillerler‘in yolsuzluk dosyalarını örtbas etme uğruna, ülkeyi yüzde 20’lik RP’ye teslim eden “ahlâksız beraberlik” kurulmasaydı… Bu gerçeği çok kişi göremeyecekti. Ve bir süre sonra “iş işten geçmiş” olacaktı.
Siyaset adamları “inanılmaz” bir aymazlık içindeydi.
Cumhuriyet gazetesi ve onun dışındaki birkaç köşe yazarı, çaresizlik içindeydi. Numaracı cumhuriyetçi kalemler, ihanet boyutunun sınırlarındaydı.
Silahsız güçlerin suskunluğu, silahlı güçleri, harekete geçmek zorunda bıraktı. Yarın “çok geç” olmadan!..

★★★

18 maddelik MGK kararlan, cumhuriyeti korumanın “olmazsa olmaz” koşulu olarak gündeme gelmiştir. Kesintisiz sekiz yıllık temel eğitime karşı ortaya çıkan direnme ise “topyekûn savaşı”n açığa vurulmasıdır.

Bu savaş, bir “ölüm kalım” savaşıdır.

Kesintisiz sekiz yıllık temel eğitim demek, militan kaynaklarının kurutulması demektir. Cumhuriyet düşmanlarının, geleceğinin yok edilmesi demektir. Tarikatların harekete geçmesi bundandır. Bazı RP’lilerin çıldırmışçasına, ağızlarından köpükler saçmaya başlaması bundandır. Bilmem ne Kazan ve benzerlerinin, “korkunun ecele faydası yok” düşüncesi içinde çırpınmaya başlaması bundandır.

Kendini kurtarmaktan başka hiçbir şey düşünmeyen ve bunun için yılana sarılmış olan bir kadın ile kocasının.. trilyonlar saçmaya başlaması bundandır…
Bir de madalyonun öteki yüzü var.
Ordunun -alışveriş yapılmamasını istediği- dinci ekonomik kuruluşların listesinin gazetelere verilmesi… “İrtica” ile PKK’nin el ele olduğunun açıklanması… Erbakan ve şürekâsının geçmiş konuşma metinleri ve görüntülerinin birer birer TV’lere sızdırılması… Ordu ile hükümet arasındaki -eskiden olsa kamuoyundan saklanacak- olumsuzlukların, en yetkili askeri ağızlarca duyurulması..

Ve RP’nin kapatılması için, çok ağır ve açık suçlamalar içeren bir dava açılması…

★★★

Köprüler atıldı… Kartlar açıldı.

Bu bir “topyekûn ölüm kalım savaşı”dır Dönüşü olmayan, “orta yol”u bulunmayan bir savaş!

Ya bir tarafı seçeceksiniz, ya da öteki tarafı…

Kanımca bu gerçeği Mesut Yılmaz sonunda gördü. Ama Ecevit ile Baykal hâlâ görebilmiş değil… Biri kendi kendisinin tutsağı olmuş. Ötekisi ise oylarını birkaç puan arttırmanın, bu “büyük oyun” içinde hiçbir anlam taşımadığını anlayamıyor.

Ve bir de DYP milletvekilleri var.

“Gaflet, dalalet, hıyanet” üçlemesinden başka seçenekleri kalmadan, tarihe geçmekte olduklarını göremeyenler…

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz