Anasayfa » Bürokratlar ve Prensler…

Yazı Hakkında

Başlık: Bürokratlar ve Prensler…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 10 Mayıs 1996, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Bürokratlar ve Prensler…

Bir adam, bir şubesine memur olarak alınmadığı bir bankaya genel müdür olabilir mi? Türkiye’de olabilir. Genç bir adam, 1984 yılında Ziraat Bankası’nın New York şubesinde görev almak için başvurur. “Bankacılık konusunda hiçbir deneyimi ve geçmişi olmadığı için’’ bu isteği geri çevrilir… Ve bir süre sonra,Özal tarafından o bankaya genel müdür yapılır. Bu genç adamın adı Coşkun Ulusoydur… Bir adam, küçük bir otelin idare memuru iken,büyük bir üretici birliğine, hükümet tarafından genel müdür atanabilir mi? Türkiye’de atanabilir… Hem de iki kez atanabilir. Adam, Gaziantep Mimar Oteli’nin danışmasında görevlidir. 1978’de, Güneydoğu Birlik Genel Müdürlüğü gibi, yöre açısından validen bile daha önemli bir göreve getirilir. Aradan 16 yıl geçtikten sonra, aynı göreve bir kez daha getirilir. Bu adamın adı Ökkeş Kıroğlu’dur. Ve onu yeniden göreve getiren hükümetin SHP’li başbakan yardımcısı, olayın içyüzünü geçenlerde öğrenince, şöyle der:

“Nasıl tahmin edebilirdik ki? Peşine iki-üç il başkanını takıp öyle gelmişti!” Bir adam, daha ilgili mevzuatı bile bilmediği bir konudaki önemli bir kuruluşa genel müdür olabilir mi? Türkiye’de olabilir. Adam, Emlak Bankası’nın başına, Özal tarafından Amerika’dan getirilmiştir. Ünlü bir işadamı ile ‘kanuni takipteki borçlar’ üzerine görüşme yapmaktadır. Sinirlenir ve şöyle der:

“Şu andan itibaren, bize ipotekli olan ve tapuları elimizde bulunan gayrimenkullerinize el koymuş bulunuyorum. Artık gerisini siz düşünün…” Adamın adı Bülent Şemiler. iş adamının adı da Erdoğan Demirören’dir… Ve sayın genel müdür,ABD’deki gibi Türkiye’de de gayrimenkullerin bu
şekilde kolaylıkta el değiştirebildiğini sanmaktadır. Bir adam, konuyla ilgili hiçbir birikimi olmadığı halde, elektrik mühendisliğinden banka genel müdürlüğüne atlayabilir mi? Türkiye’de atlayabilir. Şeker Fabrikası’nda elektrik mühendisi iken DESİYAB Genel Müdürü alabilir. Ve sonra da teminat mektubu karşılığı kredi alma konusunda, bankanın iştirakler müdürüne şöyle “parlak” emirler verebilir: ‘Teminat mektubunu da biz verelim, krediyi de biz açalım ki hem teminat mektubunun komisyonundan hem de kredinin faizinden birlikte yararlanmış olalım…” Askeri yönetimin bu genel müdürünün adı Halit Kara’dır. Almanya’da bir Devlet Gözetim Dairesi var. Özel bankalara atanacak yöneticiler için bile, bu dairenin onayı gerekti. Bir Türk bankasının Almanya’daki şubesine bir Alman müdür yardımcısı atanması gündeme geliyor. Ve önerilen ilk isim bu dairece reddediliyor. İlgili kişi, altı yıl önce banka değiştirmiş. Ama yeni işine başlamadan önce geçen 45 günlük sürede ne yaptığı belli değil reddediliş nedeni bu! Türkiye’de bir teğmeni tutup da ordu komutanı
yapamazsınız. Bir banka memurunu tutup da Hirfanlı Barajı’na teknik sorumlu yapamazsınız… Ama koca koca kuruluşları, o konulardan hiç anlamayan. yeterli deneyimleri olmayan insanların eline teslim edebilirsiniz. Yukardaki örnekleri, Teoman Yazgan’ın “Bürokratlar Nereye Koşuyor?” kitabından aldım… Daha sürüyle örnek var… Ve Yazgan, bir solukta okunan kitabının önsözünde şöyle diyor: “Seri bir özel uçak şirketi kursam, kaptan pilot olarak, arkadaşıma, akrabama, eşime, dostuma değil, ancak deneyimli uçak pilotlarına görev verebilirim. Başka bir seçeneğim yoktur. Çünkü uçak uçurmak ciddi ve önemli bir iştir. Ancak bana göre, sözgelimi Ziraat Bankası’nı, Emlak Bankası’nı, Sümerbank’ı, Vakıfbank’ı ya da başka bir kamu kuruluşunu yönetmek de çok ciddi bir iştir.” Doğru! Ama o ciddiliği anlamak için, devleti yönetenlerin ya da yönettiğini sananların da “ciddi” olması önkoşuldur…

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz