Yazı Hakkında
Başlık: | CHP’deki Adaylara İki Soru! |
Kaynak: | Cumhuriyet Gazetesi (s.3) |
Tarih: | 16 Mayıs 1999, Pazar |
Yazı
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
CHP’deki Adaylara İki Soru!
Bazı şeyleri bıktırıncaya kadar yinelemenin anlamı yok. CHP’nin niçin bu duruma düştüğü belli!
Bir…
CHP değişmedi, başkalaştı.. CHP olmaktan çıktı.. Kimliğini yitirdi.
İki…
Hizipçilik yapıyı bozdu.. Emekçi ve aydın kesimlerle bağlantı koptu.. Sivil toplum örgütlerinden soyutlandı.
Üç…
Kötü yönetildi.. Büyük yanlışlar yapıldı.. Yönetim toplumda güvenilirliğini yitirdi.
CHP’de genel başkanlığa aday olanlara bakıyorum. Çoğu ağzında
eveleyip geveliyor. Kim ki “CHP Kemalizmden uzaklaşmadı” diyorsa,
ya kendini aldatıyor ya da toplumu aptal yerine koyuyor demektir!
CHP’yi kurtarmanın yolu, yukarıdaki süreci tersine çevirmekten geçiyor.
Önce.. Kendi içinde tutarlı, yıpranmamış bir yönetim. Ve ortak aklın
sözcülüğünü yapacak, içtenlikli, güven veren bir genel başkan.
Sonra.. Kemalizmde birleşen tüm meslek ve sivil toplum örgütlerini de kucaklayacak yeni bir örgüt yapısı.
Ve elbette ki, en önemlisi yitirilen kimliğin yeniden kazanılması!
Ama ilk iki koşul yerine gelince, üçüncüsü zaten kendiliğinden gerçekleşmiş olmayacak mıdır?!
★ ★★
Yeniden anımsatılması gereken tarihsel bir olay var.
Sayın Erdal İnönü genel başkanlıktan ayrıldığında, yerini almak isteyenlere Cumhuriyet gazetesi bir soru sormuştu: “Kemalizm ile sosyal demokrasi arasında nasıl bir bağlantı kuruyorsunuz?”
Birisi çıktı, “1923ü yapanlar 1823’e mi baktı ki, biz şimdi 1923’e
bakalım” dedi. Şimdi gene adaylar arasında olan bir diğeri ise şöyle
buyurdu:
“- Geçmişe bakarak gelecek kurulamaz!. ”
Bu sözler hem genel cehaleti, hem de Kemalizmi anlamamış olmayı yansıtıyor.
Geçmiş bilinmeden gelecek “doğru” kurulamaz, bu bir… Koşullar
değişirken değişmemek Kemalizme ters düşer, bu da iki…
1970’lerin CHP’si “sürekli devrimcilik” özüne uygun olarak değiştiği için büyümüştü. 1990’lann CHP’sı ise, değişiyorum yanılgısıyla özünden uzaklaştığı, başkalaştığı için küçüldü!
O başkalaşma, etnik ve mezhepsel kimlikler “Kemalist kimliği” gerilere itme eğilimine girdiği gün başlamıştı. “Altıok’un üçünü dördünü
atalım, partinin adını ve amblemini değiştirelim” tartışmaları ile sürdü.
Tanınmış ikinci cumhuriyetçileri köşe başlarına getiren bakanlarla perçinlendi.
Ve kurultaya gökten zembille inen, Blair’ci Genel Başkan ile de noktalandı.
Özel TV’lerde, ünlü Atatürk düşmanlarının karşısında, Altıok’tan neredeyse utanır olanları seçmen unuttu mu sanıyorsunuz?!
Kimse kimseyi aldatmaya kalkmasın!
CHP tarihsel kimliğine yeniden kavuşursa, yeniden büyür. Yenilgiye yanlış tanı koyup abur cuburla durumu kurtarmaya çalışırsa, umutları tümden tüketir Ve giderek DSP’ye yem olur.
Sağlıklı bir yapıda ve Altıok’lu bayrak altında yapılacak bir birleşme
Türk siyasal yaşamına güç katar. Ama CHP’nin adım adım ermesinin
DSP’ye katacağı güç, demokrasimize vereceği zarar karşılamaz!
Kurultay delegeler CHP’nin yeni genel başkanını seçerken, adaylara iki soru sormalılar:
– Açıktan, eveleyip gevelemeden “Ben Kemalistim” diyebiliyor musunuz? “Geçmişimde bu kimliğime gölge düşünecek hiçbir yanım olmadı ” diyebiliyor musunuz?
Eğer kendilerine birazcık olsun saygıları varsa ve eğer gerçekten de
CHP’yi seviyorlarsa.. Bu iki soruya da gönül huzuru ile ‘Evet’ diyemeyenlerin sahneden çekilmeleri gerekir
Delegelerin tepkisini bile beklemeden!
Yorum Yaz