Anasayfa » CHP’nin Düşmana Gereksinmesi Yok!

Yazı Hakkında

Başlık: CHP’nin Düşmana Gereksinmesi Yok!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 21 Nisan 1995, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI

CHP’nin Düşmana Gereksinmesi Yok!

Şu satırları birlikte okuyalım:

“CHP, mesela 1530’ların Altıok felsefesini müzeye kaldırır, Batılı anlamda sosyal demokrat bir parti olmaya yönelirse, gerçekten canlanabilir. Yalnızca
kendini Türk sayanların değil, bütün Türkiye halkının partisi olursa. Atatürk’ün kurduğu parti belki yeniden hayata dönebilir.” Arkasından da “somut” tavsiyeler geliyor.

“Cumhuriyetçilik” ve “laiklik” dışındaki tüm ilkeler için çöp sepeti gösteriliyor.

★★★

“Bu saçmalıklar için keçe yazısı mı yazılır?” demeyin!

Çünkü yazanın kimliği de önemli, nerede yazdığı da..

Bu satırların yazarı, Deniz Baykal “yeni’ CHP’ye genel başkan olduğunda, onun ‘‘başdanışmanı” idi.
Hilton Oteli’nin salonlarında, “sosyal demokrat ekonomi politikaları'”üzerinde seminerler düzenliyordu.Kemalizm ve sosyal demokrasi düşmanlarına, 12 Eylül ihbarcılarına, “bilimsel” konuşmalar yaptırıyordu.

O çizgi ile, “yeni” CHP yüzde 2’lerde bir halk desteğine oturdu.

Sayın Baykal da -çok usta bir şoför gibi- 360 derecelik nefis bir U dönüşü yaparak, “Kemalizmin sahibi ve bekçisi olduklarını” ilan ediverdi.

“Başdanışman”a da yol gözüktü. Önce kapağı, numaracı cumhuriyetçilerin en bol olduğu gazeteye attı. Sonra da, Abdi İpekçi ’nin mirasını numaracı cumhuriyetçilere paylaştırma yarışında, o da “pay”ını aldı.

Fırsat buldukça da, Kemalizmin “gericilik” olduğu üzerine döktürmeye başladı.

★★★

CHP’nin “eski” başdanışmanının yazısında iki temel öğe var.

Birincisi, CHP’nin yalnızca “kendini Türk sayan Tanrı partisi olduğu… İkincisi de, “devletçilik, ulusçuluk, halkçılık ve devrimcilik” ilkelerinden vazgeçmeden “çağdaş” bir sosyal demokrat parti olamayacağı.

Merak ediyorum… Fransız Sosyalist Partisi’nin Bröton, Korsikalı, Basklı, Alsaslı üyeleri, “Ben Fransız değilim, Brötonum, Korsikalıyım, Basklıyım, Alsaslıyım!” diye acaba bas bas mı bağırıyorlar?

Yoksa Hikmet Çetin’in, partisinin pek sayın eski başdanışmanının gözüne girebilmesi için, her fırsatta “Ben Türk değilim, Kürdüm!” demesi mi gerekiyor?

“Ulusal kimlik “ile “köken “i karıştırmak solculuk ya da çağdaşlık değil, ilkelliktir! Gelişmiş ülkeler “uluslar üstü” bir dayanışmaya giderken, geri kalmış ülkelerdeki ulusal devletleri kendine en büyük engel gören ‘‘yeni dünya düzeni”nin oyununu oynamaktır!

Aynı topraklar üzerinde bir ulus oluşturamayan halklar parçalanmaya mahkûmdur!.. Parçalandıkça da güçsüzleşmeye, “yeni dünya düzeni “nin sömürgesi olmaya ve de çağdaşlaşamamaya…

★★★

“Halkçılık, ulusçuluk, devletçilik” oklarını kırıp atmayı önerenler SHP’de en üst düzeylere kadar gelebilmişlerdi. Şimdi de hükümette temsilcileri var.

Ama -itiraf etmeli ki- “devrimcilik” ilkesinden vazgeçmeden solcu olunamayacağını söyleyen şimdiye kadar çıkmamıştı.

Toplumda “ayrıcalık”ları bulunmayan kesimlerin oluşturduğu “halk”a öncelik tanımayacaksınız… Dünyanın gelir dağılımı en bozuk on ülkesinden birinde,
bölgeler ve sınıflar arası dengesizliği gidermek için “devlet” müdahalesine karşı olacaksınız…

Uluslaşamamış hiçbir toplumun ne çağdaşlaşabildiği ne de demokratikleşebildiği bir gerçekken; 24 etnik grubun bir arada yaşadığı bir coğrafyada, insanların “ulusal” düzeyde bir dayanışma içine girmesini gericilik sayacaksınız…

Geri kalmış bir toplumda, bozuk bir düzende, köklü değişimleri öngörmek demek olan “devrimcilik” ilkesinden rahatsız olacaksınız…

Ve de sonra “solculuk” adına ahkâm keseceksiniz!..

★★★

Sayın Baykal, işte “bu atıflarla Atatürk’ün partisini yeniden doğarken öldürttü. SHP işte ‘bu akıl Tan içinde bol miktarda barındırdığı için inandırıcılığını yitirdi, kar gibi eridi.

“Bu akıl”larla yola çıkan Sayın Boyner oyları yüzde 2’lerde dolaşmaya başladıkça “safra “ları atmak, “temizlik” yapmak zorunda kaldı.

Sayın Soysal, “bu akıl”lara  şaman indirdiği için birden yıldızlaşmıştı. Sayın Ecevit, “bu akıl”ların maliyetini bildiği için giderek birinci parti oluyor…

Bu akıl“, CHP’nin ve solun acaba “akılsız dostu”mu, yoksa “akıllı düşmanı” mı?

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz