Anasayfa » Cumhuriyeti Öldürmek!

Yazı Hakkında

Başlık: Cumhuriyeti Öldürmek!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 15 Eylül 1999, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Cumhuriyeti Öldürmek!

Yargıtay Başkanı ile özde anlaştığımız iki konu
var: Kemalizmin sürekli devrimciliği ve bugünkü
anayasanın köklü bir biçimde değişmesi gereği.

Anlaşamadığımız konuların sayısı da iki: Laiklik
ve cumhuriyet-demokrasi ilişkisi.

★ ★★

Sayın Başkan on beş Batılı ülkedeki din-devlet
ilişkisini incelemiş. Özellikle Anglosakson ülkelerdeki laiklik uygulamasını Türkçe’ye de öneriyor. Bu arada, tarikatların kendi okullarını açmasına kadar
gidecek bir “öğretim özgürlüğü” istiyor.

Amaç ile araç birbirine karışmış.

Başka bir deyişle, biçim “öz”ün önüne geçmiş.

Laikliğin amacı ve tarihteki var oluş nedeni nedir? Bir, farklı inançtan toplum kesimlerinin barış içinde bir arada yaşayabilmelerini sağlamak. İki,
din adına yapılan baskılarla gelişmenin önünün tıkanmasını önlemek.

Türkiye’nin bu iki amaca da yeterince ulaşamadığı bir gerçek. Ama bunun nedeni, devletin laiklik adına yaptığı baskılar mı, yoksa 1950’den bu
yana laiklikten adım adım uzaklaşmış olması mı?

Türkiye’deki laiklik uygulaması toplumsal barışa yeterince hizmet edemiyor, çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı giderek yanlış yapılanmış. Hem laikliği yeterince içine sindirememiş hem de İslam
içinde “taraf” olmuş.

“Zorunlu din dersi” uygulaması ise buna tuz biber ekmiş.

Ama işi asıl çığrından çıkaran, eğitim ve öğretimde laiklikten uzaklaşılmış olmasıdır. Özellikle de “öğretim birliği “nin rafa kaldırılmasıdır.

Ve 28 Şubat, bu “büyük yanlış“tan dönülmesi için tarihsel bir dönemeçtir.

Yargıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk ise bunun
tam tersini öneriyor. Öğretimdeki ikiliğin ona, yirmiye, otuza katlanacağı bir yolun açılmasını savunuyor.

Şimdi imam-hatipliler ile laik okullular arasında
açık bir bölünme var. Tarikat okullarının açılması
ile Türkiye’nin nereye gidebileceğini görmemek
olası mıdır?

Başkan’ın “tarikatlara özgürlüğü”, giderek “dinci olmayanların özgürsüzlüğü” nü doğurur. O da cumhuriyetin ölümünü!

Önemli olan, laikliğin amacıdır. Ve her ülke bu
amaca kendi tarihsel ve toplumsal gerçeklerinin
ışığında yaklaşmaya çalışır.

TV’de de söyledim: Batılı bazı ülkelerde üniversite rektörlerini milli eğitim bakanlan atar. Ama bu uygulama hiçbir zaman üniversite özerkliğini zedelemez.

Peki, siz aynı şeyi Türkiye’de yapsanız ne olur?

Ingiltere’de yazılı anayasa bile yok. Ama bu, Ingiltere’nin iyi işleyen bir demokrasiye sahip bulunmasını engellemez.

Peki, Türkiye’yi anayasasız yönetmeye kalkarsanız ne olur?..

Başkan’ın esinlendiği Anglosakson ülkelerle
acaba neremiz benziyor? Dinimiz mi, yoksa tarihsel ve toplumsal özelliklerimiz mi?

Etrafınız çağdışı yönetimlerin, egemen olduğu
Müslüman ülkelerle dolu. İçinizdeki “en ılımlı” gibi görünen Fethullahçıların amacının bile bir “din devleti” olduğu belgelerle kanıtlanmış.

Dinci güçler, en uzak köşelere kadar uzanan bir
eğitim ağı ile tüm yurtta örgütlenmişler. Tasarlanması pek de kolay olmayan bir ekonomik güçleri var.

Ve siz onların önünü biraz daha açmak, devletin elini kolunu bağlamak için örtenler geliştiriyorsunuz… Ne adına?

Laiklik ve demokrasi adına!

Sayın Başkan buyuruyor:

– Demokrasi cumhuriyeti yöneteceğine, cumhuriyet demokrasiyi yönetmektedir. Yanlışlık buradadır!

Amaç elbette ki “demokratik cumhuriyet”tir. Ama demokrasi adına cumhuriyetten vazgeçmek zorunda kalırsanız, demokrasi de zaten ölür. Ve kolay kolay da yeniden dirilmez!

Oysa, eğer cumhuriyetin temel kurumlarını koruyabilmişseniz, demokrasinin yeniden yeşermesi olanaklıdır… Demokrasileri cumhuriyetçiler kurmuştur. cumhuriyetleri demokrasiler değil!

★★★

Dinciler ve 2. cumhuriyetçiler göklere çıkardılar.
Faziletçi bazı isimler, kendisini “deallerindeki cumhurbaşkanı adayı” ilan ettiler. Yargıtay Başkanı Sayın Selçuk’un “ünlü’ konuşmasının en özlü
yorumunu ise Prof. Onur Kumbaracıbaşı yaptı.

Tek bir tümce ile:

– Konuşmadaki doğrular “yeni” değil, yeniler
ise “doğru” değil!

Buna iki tümcecik de biz ekleyelim:

Konuşmadaki “yeni”ler, cumhuriyeti öldürebilecek önerilerle dolu. Cumhuriyetin savunucuları da bunu göremeyecek kadar “saf” değil!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz