Anasayfa » Daldan Dala…

Yazı Hakkında

Başlık: Daldan Dala…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 06 Mayıs 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Daldan Dala…

Hafta sonu çok yoğun geçti.

Önce Tekirdağ ÇYDD’nın düzenlediği bir toplantı vardı. Tekirdağ CUMOK ve ADD ile kolkola hazırlanmış bir toplantıydı.. Tatlı sürprizlerle dolu.

Sonra İÜ İletişim Fakültesi öğrencilerinin hazırladıkları soruların yanıtlandığı bir TV izlencesinin çekimi yapıldı.

Ve maraton, İstanbul Üniversitesi’nin düzenlediği bir açıkoturumda noktalandı.

Dinci kesimden, Milli Gazete Yazarı Mehmet Şevki Eygi’nin.. İkinci Cumhuriyetçi kesimin belki de en saygın ve ölçülü ismi Prof. Asaf Savaş Akat’ın.. Kemalist kesimden de Toktamış Ateş ile benim katıldığım bir açıkoturumdu bu.

Hafta sonunun ağırlıklı konusu hep Kemalizm idi.

★★★

Tekirdağ’ın tek büyük salonu ANAP’lı belediyenindi. Ve Sayın Mesut Yılmaz’ ın partisinin elindeki belediye. “Atatürk, laiklik ve demokrasi’nin tartışılmasından pek hoşnut gözükmüyordu.

Kemalist sivil toplum örgütlerine pek sıcak bakmıyor olmalıydı.

Ama -açık ya da kapalı- tüm engellemelere karşın… 400 kişilik salon doluydu. Ayakta kalanlar, yerlerde oturanlar vardı.

Ve ilk güzel sürpriz kapıda karşıladı bizi.

Sayın Gömeç Göçmen’ın bilinçli ve enerjik yönetimindeki Tekirdağ ÇYDD hiç zaman yitirmermişti. “Demokratik Toplumcu Çağrı”yı çoğaltmış, toplantıyı izlemeye gelen herkese dağıtıyordu.

Kemalistlerin 21. yüzyıl eşiğindeki ortak paydasını yakalamış olmanın mutluluğu ve heyecanı ile…

Saatlerce süren toplantı büyük bir coşku içinde kapanırken.. yüzlerce kişinin hep bir ağızdan., ayakta söylediği “Cumhuriyet Marşı “nin yankıları uzaklardan bile duyurabiliyordu..

“70. Yıl Marşı”nın adının “Cumhuriyet Marşı” olarak değiştirilmesi önerisi Doğan Hızlan’dan gelmişti. O ortamı yaşamış olsa, herhalde gözlerinin nemlenmesini engelleyemezdi.

★ ★★

İÜ Fen Fakültesi büyük salonundaki kalabalık., kıyasıya bir tartışmayı izlemeye hazırlanmıştı. Ama tartışma beklediklerinden ılımlı geçti.

Kemalist kesimden Toktamış Ateş ve ben. katılmamızla ilgili öneriyi daha başında kabul etmiştik. Ben bu nedenle programımı bile değiştirdim.. Çünkü bazı gerçekleri ortaya koymanın, bazı saldırıların ne ölçüde haksız olduğunu kanıtlamanın iyi bir vesilesi olacaktı bu.

Ama gerek dinci gerekse ikinci cumhuriyetçi kesimden birçok isim., -her nedense- toplantıya katılmaktan kaçınmıştı. Bu nedenle de, Akat’a ve Eygi’ye saygı duymak gerekiyordu.

Hem katılmalarından hem de düşüncelerini sunuş biçiminden dolayı.

Sayın Akat kendisini ikinci cumhuriyetçilerden özenle ayırmak gereğini duydu. Kendisini hiçbir zaman böyle nitelendirmediğini söyledi. Atatürk’ü herkesin sevip saydığım savundu. Ve ekledi:

– Ama bugün Türkiye’nin reformlara gereksinmesi var.

Elbette var.. Hem de köklü reformlara!

Cumhuriyet’in kurumlarındaki yozlaşmayı ve çağın gereği olan adımların atılmayışını yıllardır en çok kim vurguluyor? Kemalistler..

Ama asıl önemli olan değiştirmek değildir, değişikliğin hangi amaçla, hangi ilkelere göre yapıldığıdır!

Sayın Eygi de demokrasiyi ve insan haklarını savunur göründü. Söylediklerine uygun bir İslam devleti göstermesi istendiğinde de.. Örnek olarak Malezya’yı ve İran’ı verdi (!)..

En ilginç sözü ise.. “Atatürkçülüğü özelleştirmek gerekir” oldu. Çünkü Kemalizmin “resmi ideoloji” olduğunu sanıyordu.

Ama TDK ve TTK gibi, Atatürk’ün demek olarak oluşturduğu “özel” kuruluşların başına gelenleri unuttu. Özelleştirme furyasının olduğu bir dönemde.. onlara el konulup devletleştirirken -dinci sağ dahil- tüm sağın nasıl sevinç çığlıkları attığım bilmez göründü.

Bırakın yüzlerce örneği!,. Kemalizm eğer “resmi ideoloji” olsaydı; imamdan vali, kaymakam, yargıç, savcı, polis olabilir miydi?

★★★

Prof. Nükhet Güz’ün benimle Kanal E için yaptığı söyleşi de dönüp dolaşıp “türban” konusuna geldi.

Kimse, “türbana evet” denirse, sorunun orada noktalanacağına inanmıyor. Herkes de biliyor ki, arkasından başka istemler gelecek, Ve gene herkes biliyor ki, sınıflardaki “türbanlı “sayısı arttıkça, özgür, laik eğitim-öğretim yapmak olanağı azalacak ve giderek yok olacak.

Tıpkı Anadolu’daki bazı üniversitelerde olduğu gibi!

Geçenlerde gazetelerin birinde bir fotoğraf gördüm. Ünlü bir dinsel topluluk önderinin aile resmiydi..

Ve gelininin başı açıktı!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz