Anasayfa » Danimarka’ya sosyalizmi sokmak, bir Fransız göçmenin oğluna nasip oldu
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları BATI'DA DEMOKRATİK SOL Cumhuriyet Gazetesi Köşe Yazıları

Danimarka’ya sosyalizmi sokmak, bir Fransız göçmenin oğluna nasip oldu

Yazı Hakkında

Başlık: Danimarka’ya sosyalizmi sokmak, bir Fransız göçmenin oğluna nasip oldu
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.4)
Tarih: 10 Temmuz 1974, Çarşamba

Yazı

BATIDA DEMOKRATİK SOL

Doç. Dr: Ahmet Taner KIŞLALI

Danimarka’ya sosyalizmi sokmak, bir Fransız göçmeninin
oğluna nasip oldu.

»Norveç’te 1850 yılına doğru kurulan Çalışanlar Partisinin ana çizgileri şöyle özetlenebilirdi:

  • İhtilalci değildir.
  • Genel ve eşit oy ilkesini savunmaktadır.
  • Dinsel temel üzerine kuruludur.
  • Zanaatkar ve köylüden oluşan ve kardeşlik
    duygularına dayanan bir ideal toplum düzeni hayal
    eder.»

 

Danimarka’da ortam sosyalist bir akımın gelişmesine uygun değildi. Sanayi gelişmemiş, ülkede çiftçilik egemen kalmıştı. Aydınlar da gördükleri eğitim sonucu- sosyalizmden uzak, milliyetçi ve dinsel düşüncelerin etkisi altındaydılar. Bu koşulur altında. Danimarka’ya sosyalizmi sokmak bir Fransız göçmeninin oğluna nasıp oldu.

1870 yılında, posta memuru Louis Pio, Danimarka Sosyalist Partisi’ni kurdu. 1872’de ise, duvarcıların grevini desteklemek için bir gösteri düzenleyen Fransız asıllı sosyalist, bir ende kendini hapiste bulacaktı. Çıktıktan sonra da, polis kendisini Amerika’ya göç etmeye «ikna» etti.

Pio’nun gidişi, gelişmekte olan bir hareketi durdurmaya yetmişti. Ama 188 yılnda, sürgündeki Alman Sosyal Demokratları, toplanma yeri olarak Kopenhag’ı seçince, Danimarkalı sosyalistler da yeniden bir uyanma görüldü.

1886’da Göteborg’da yapılan Kuzey sendikaları arasındaki bir toplantıda. Danimarkalılar sendikacılıkla siyasetin ayrı ayn »eyler olduğuna karar verdiler. Fakat İşçi kuruluşları ile Sosyalist Partisi arasındaki işbirliği herşeye rağmen devam ediyordu.

Bu arada, sosyalist düşüncelerin kooperatifçilik yönünden geliştiğini görüyoruz. Et, süt ve tereyağı üretim kooperatifleri ile
birçok tüketim kooperatifi kuruldu. 1910 yılında da. işçi ve
köylüleri sendikacılık ve kooperatifçilik alanında yetiştirmek
amacı ile» bir okul meydana getirildi.

Sosyalist – Radikal İşbirliği

Şu ana kadar inceleme konusu yaptığımız ülkelerde, sosyalistlerin kendilerine en yakın partilerle işbirliği yaparak iktidara ulaştıklarına, fakat zamanla onları eriterek daha güçlü duruma geçtiklerine değinmiştik. Danimarka’da da 1905 ylında Liberal Parti’den kopan radikal bir grup. Sosyalist Partı’ye bu olanağı sağlamıştır. Bu iki grubun işbirliği sayesindedir ki, 1915‘de yeni bir
anayasa kabul edilecek ve böylece sosyalistler iktidar yolu açılmış olacaktır.

Birçok benzerlikleri gibi Sosyal Demokrat diye adlandırılan Danimarka sosyalistleri, hangi toplumsal sınıflara hitap ediyorlardı? Şehirlerdeki işçiler köylerdeki küçük çiftçiler.. 1939 yılına kadar partinin başında kalan
Stauning de zaten eski bir isçi ve sendikacı idi.

1920’de meclisteki sandalyeler şöyle dağılıyordu;

Sosyal Demokratlar 48, Radikaller 18, Liberaller 52, Muhafazakârlar 27. öteki partiler 4. 1924 seçimleri ise. sosyalistler»
radikalleri» ortak olarak iktidaryolunu açıyordu: Sosyal – Demokratlar 55, Radikaller 20. Liberaller 45, M abalara kiri ar 28. Fakat iki partinin işbirliği bile rahat bir çoğunluk sağlamaktan uzaktı. Bu durumda sosyalistler, millileştirme siyasetinden vazgeçmek zorunda kaldılar. Bazı toplumsal sigortalar kurmakla kısacası toplumdaki güçsüzleri ve küçük sermayeyi, güçlülere büyük sermayeye karsı korumakla yetindiler. Ve bu eğilim sürüp gitti.

Böyle ılımlı ve barışçı bir yolun daha solda bir parti doğurması çok doğal olacaktı. Nitekim komünistler 1932 seçimlerinden beri meclise milletvekili sokabilmektedirler. Fakat savaş sonrasında sol uç bir sıçrama
yapmış ve komünistler milletvekili sayısını 18’e çıkarmışlarsa
da, bu durumu uzun süre koruyamamışlardır. Halbuki sosyalistler en güçlü parti niteliğini 1934’den beri yitirmemişlerdir.

Norveç ve dinsel yapıda bir sosyalizm

Norveç’e sosyalizmin girişi; Danimarka’daki gibi bir Fransınzın
değil, fakat Fransa’nın etkisi ile oldu. Fransa’daki hayalci sosyalizm üzerine çalışan Marcus Thrane; yurda dönüşünde bu akımın öncülüğünü yaptı. 1850 yılına doğru bir Çalışma Partisi kurdu.

Bazı özellikler gösteren Thrane sosyalizminin ana çizgileri şunlardır: 1 — İhtilalci değildir: 2 — Genel ve eşit oy ilkesini savunmaktadır; 3 — Dinsel temeller üzerine kurulmuştur; 4 — Zanaatkar ve köylüden oluşan, kardeşlik duygularına dayanan bir ideal toplum düzeni hayal etmektedir.

Thrane’in »onu Pio’nunkine benziyordu, önce hapsedildi; sonra da Amerika’ya göç etmek zorunda bırakıldı.

Thrane deneyinin bu şekilde sonuçlanmasından sonra, sol düşüncelerin savunuculuğunu uzun bir süre Radikal Parti yaptı. Aslında mücadelesi yapılan konular, genel oy hakkı ve parlamenter rejimden
öteye de geçmiyordu, ilk kurulan sendikalar da bu ortam içinde liberal olmaktan öteye gitmediler.

Fakat 1880 yıllarından itibaren Knudsen adlı bir işçi: çıkardığı
• işimiz• adlı gazete ile işçileri birleşmeye ve bağımsız bir siyasal
parti kurmaya teşvik etmeye başladı. Nihayet Arendal Bankasının
iflası sonucunda doğan iktisadi bunalım gerekli ortamı yarattı ve
1887 yılında Norveç işçi Partisi kuruldu. Daha çok reformcu olan
parti programı üzerinde durulan başlıca konular, grev hakkı; genel
oy; kademeli vergi; çalışma hayatının yasalarca düzenlenmesi idi.

Yeni parti ilk yıllarda bir parti gibi değil: bir baskı grubu gibi çalıştı. Liberal Parti’yi etkileyip, bazı yasaların çıkmasını sağladı.

1197 yılında yani Norveç İsçi Partisi’nin kuruluşundan on yıl
sonra: Genel İş Konfederavronu adı altında bir işçi birliği doğdu.

Parlamenter Demokrasi aleyhtarlığı

1921 yılında yeni bir akımın Norveç sosyalistleri arasında suç kazanmaya başladığını görüyoruz. Fransız düşünürü Georges Sorel’in etkisinde kalan Tranmael, bu akımın öncüsüdür. Parlamanter demokrasiye tamamen
karşı çıkmaktadır. Toplu iş sözleşmelerine iş hayatının isçileri korur biçimde yasalarla düzenlenmesine. grev yoluyla maddi tavizler elde edilmesine de karşıdır. Çünkü bütün bunların isçi sınıfını zayıflatacağına mücadele gücünü azaltacağına inanmaktadır. Grevi, ancak ihtilâl yolunda bir deneme olarak kabul etmektedir. Yoksa Burjuva sınıfından tavizler koparmak için bir araç olarak değil.

Tranmael’in düşünceleri orman isçileri ve aydın gençlik arasında
kendisine kolaylıkla taraftar buldu. Öyle ki, Birinci Dünya Savaşı sonrasına doğru, Norveç isçi partisi tam anlamı ile ihtilâlci
bir görünüş kazanmıştı 1918 parti genel kongresinde şu karar
onaylandı: «İhtilâlci bir sınıf mücadelesi partisi olarak, yönetici sınıfın isçi sınıfını sömürü ve ezmek hakkını, bu sömürü ve bu baskı Meclisteki bir çoğunluğa dayansa bile kabul edilemez. Öyleyse, Norveç isçi partisi işçi sınıfının İktisadi özgürlüğü savasında İhtilâlci eyleme başvurma hakkım korumaktadır.»

Sosyal Demokrat Partinin kuruluşu

Fakat 1921 yılındı Moskova’ya bağlı olan üçüncü Enternayonel’e de üye olunca, ılımlılar partiyi terkedip sosyal demokrat parti’yi kurdular. 1923 yılında ise isçi partisi üçüncü Enternasvonel’den ayrılınca, bu kez
de bir komünist terim ortaya çıktı. 1927’de de sosyal-demokratlar İşçi partisi ile birleşti- Bu birleşme ile Mecliste en çok sandalyeye sahip parti doğmuş oldu: Komünistler 3, çalışanlar partisi 59. demokrat işçi partisi 1,liberal parti 30, çiftçi partisi 26, muhafazakârlar 31.

Zayıf bir komünist partisi dışında soldaki bölünmelerin önlenmiş olması. Norveç sosyalistlerini İlk kez 1928’de kısa bir süre için iktidara getirdi. 1935’den sonra ise, İşçi partisi sah çoğunluğa sahip olmamakla birlikte
İktidara sürekli bir biçimde yerleşti. Çiftçi partisi İle işbirliği yapıp, devletleştirme programından vazgeçti. Küçük mülkiyete
taviz ve garanti verip, zanaatkârın, köylünün ve balıkçılıkla
geçinenlerin sempatilerini topladı.

1936 seçimlerinden bu yana Norveç işçi partisi Meclis’teki
150 sandalyeden 70 ile 85’ini sürekli olarak elinde bulundurmakta idi. Ancak son seçimlerde (Eylül 1973) 12 sandalye kaybederek ilk kez 62’ye düştü. Bunun nedeni, daha İleri solculardan ve komünistlerden oluşan
sosyalist birliği’nin 16 milletvekilliği birden kazanmazıydı. Siyaset yelpazesindeki sol kanat gelişmiş, ama bu kanat içinde işçi partisi’nin önemi azalmaya yüz tutmuştu. Bu gelişmenin isçi partisini daha mı sola, yoksa daha mı sağa iteceğini zaman gösterecektir.

YARIN;

İskandinav sosyalizmi var mı?

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz