Anasayfa » Demirel’in Isparta’sı mı Türkiye’si mi?
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

Demirel’in Isparta’sı mı Türkiye’si mi?

Yazı Hakkında

Başlık: Demirel’in Isparta’sı mı Türkiye’si mi?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 15 Temmuz 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Demirel’in Isparta’sı mı Yoksa Türkiye’si mi?

Herkesin bildiği doğruları bile, yeri geldikçe anımsatmakta yarar var.

“Aynı ırmakta iki kez yıkanılamaz!”

Bir bilge kişi bunu söyleyeli iki bin yılı çok çok geçmiş. Ama insanoğlu yeryüzünde var oldukça bu söz önemini ve geçerliğini koruyacak.

Hepimiz her gün, hatta her an değişiyoruz. Çünkü yaşıyoruz.

İnsanları sadece geçmişleri ile değerlendirmek yanlış. Sadece yaşamlarındaki bir döneme bakarak değerlendirmek yanlış.

Geçmiş önemli, bugüne ışık tuttuğu için.. Bugün önemli, yarının tohumlarını taşıdığı için.. Ne geçmişe saplanıp bugüne gözlerini kapatmak doğru, ne de bugüne bakarken geçmişi unutmak.

Bu, her şey ve herkes için geçerli.. Demirel için de!

Geçmişin Demirel’inde bugünün çok günahı var. Ama bugünün Demirel’inde de geçmişten ders aldığını gösteren olumluluklar var.

İki Demirel’i ayırmaya çalışıyorum. Bu çaba içine girince de Demirel’in Isparta’sında yaşananlar daha bir önem kazanıyor. Çünkü Isparta, Demirel’in damgasını taşıyor.

★★★

Olay bir..

Yer Isparta’nın Sütçüler ilçesi, Ayvalıpınar beldesi yatılı bölge okulu.

Öğretmen Mesut Çevikbaş, sınıfta Saidi Nursi’nin “Hakikat Çiçekleri” başlıklı yazısını dağıtıyor. Öğrencilerden bunu okumalarını ve başkalarına da okutmalarını istiyor.

24 Haziran günü konu okul müdürü Hüseyin Çetinkaya’ya yansıtılıyor. Müdür böyle bir şeyden haberi olmadığını, bir “komplo” karşısında olabileceklerini söylüyor. Ama ilgili öğretmen olayı doğruluyor:

– Öğrencilere bunu Allah korkusu vermek için dağıttım!

Başvurular üzerine kaymakam okula denetçi olarak Milli Eğitim Şube Müdürü’nü yolluyor. Denetçi, öğretmenlere soruyor:

– Öğrencilere kitap ya da dergi dağıtıldı mı?

– Hayır, Bediüzzaman’ın elle çoğaltılmış bir yazısı dağıtıldı.

Kızıyor:

– Ne soruyorsam ona cevap verin!

Adam yapmış, saklamıyor.. Kaymakam aynı düşünceyi paylaşan birisini denetçi olarak atıyor. Denetçi oraya -zaten açık olan olayı saptamak için değil- örtbas etmek için gidiyor.

Öğretmene göre müdür.. Müdüre göre kaymakam.. Kaymakama göre denetçi..

377 öğrenci.. Kızlar ve erkekler için ayrı ayrı mescitler. Açık ya da örtülü baskı ile kıldırılan namazlar.. Tavsiye edilen Fethullah Hoca ve Saidi Nursi kitapları…

Ağ örülmüş bir kere.. Kim kimi denetleyecek?
Denetçiyi kim denetleyecek?

★★★

Olay iki..

Aylar önce de yazdığım gibi, Süleyman Demirel Üniversitesi “Türk-İslam Sentezi”ne teslim. Bu havaya uymayanlardan birisi de Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Gönül Gültekin.

Sayın Gültekin, bütün öğrencilerle konuşarak diploma töreni programını hazırlıyor. Ama 26 Haziran’daki törende dinciler olay çıkarıyorlar.. İnceden inceye planlanmış olarak.

Olayın arkasında dinci basın ve Türk El Sanatlar Bölümü Başkanı var. Akit gazetesi ve yerel bir kısım basında kampanya açılıyor. Dekan izinli olarak kenti terk etmek zorunda bırakılıyor.

Amaç üniversiteyi “dikensiz gül bahçesi” olmaktan çıkarmamak!

Ve yerel basında, rektörle kol kola olan bazı profesörler, açıkça yazmaktan çekinmiyorlar:

“YÖK’ün ve malum çevrelerin başörtüsü konusundaki baskısına rağmen, cumhurbaşkanının adını taşıyan üniversitemizde, eğitim ve öğretimin huzur içinde devam etmesinin sebebi, konuya rektörün şahsiyetli ve cesaretli yaklaşımıdır.”

Ne demiş atalarımız: “Kıptinin merdi övünürken hırsızlığını söyler!..”

YÖK’müş, yasalarmış, “malûm çevreler”miş..
Adamların umurlarında bile değil!

Acaba o “malûm” rektör ve çevresi, bu “cesareti ” nereden alıyorlar dersiniz?

★★★

Ve olay üç…

Yer, merkez ilçe Bozanönü Köyü. İlköğretim okulunda yemekli bir toplantı düzenlenmiş. Ama zaman çoktan gelip geçtiği halde, il Milli Eğitim Müdürü toplantıyı başlatmıyor.

Ta ki “Isparta ağası” Şevket Demirel gelinceye kadar.

Şevket Ağa gelir gelmez, müdür bey koşar adım seyirtiyor. Yerlere kadar eğiliyor. Ellerine sarılıp şapır şupur öpüyor.

O Şevket Ağa ki Fethullah Hoca’nın öğrencileri için bir saatte tam 400 burs temin etmiş. Ama
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni ne kabul etmiş, ne de tek bir burs vermiş…

★★★

Üç olay, üç fırça darbesi.. Ve işte Dermirel’in Isparta’sının tablosu!

Ama o tablo eğer sadece Isparta’ya ait değil de Türkiye’nin genelini de yansıtıyorsa benim işim zor.

Eski Demirel ile bugünkü Demirel’i ayırmak gerektiğini nasıl savunacağım?

Atalarımız gene güzel söylemiş: “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz” diye..

Sayın Demirel zaman zaman güzel şeyler söylüyor.. Ama inanmamız için birazcık somut bir şeyler yapsa. Örneğin Isparta’sını biraz düzeltse.. Hiç değilse kardeşini biraz etkilese!

Biz de biraz olsun umutlanabilsek!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz