Anasayfa » Dinci Mollalar mı, Demokratçı Mollalar  mı?
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

Dinci Mollalar mı, Demokratçı Mollalar  mı?

Yazı Hakkında

Başlık: Dinci Mollalar mı, Demokratçı Mollalar  mı?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 07 Temmuz 1999, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Dinci Mollalar mı, Demokratçı Mollalar mı?

“Askeri demokrasi”…

Bir kısım Batılının dilinde, Türkiye’deki rejimin adıdır bu. Bizim numaracı cumhuriyetçilerimiz de bu tanımlamaya hep alkış tutarlar. Ve Batılıların
düzenlediği toplantılarda sahneye çıkan bazı “makbul” (!) bilim adamlarımız, çok ciddi fetvalar verirler.

– Bizim askerlerimizi bir on-on beş yıl tatile yollayabilsek, demokrasimiz tıkır tıkır işlemeye başlardı… ‘

Bu savlara ciddi bir yanıt, Amerikalı bir Türkiye uzmanından geldi.

★★★

Nick Ludington‘ı birçok Türk gazeteci tanır.

Türkçeyi çok iyi bilir. Uzun yıllar Türkiye’de Associated Press temsilcisi olarak bulundu. Carnegie Endovrment Foundation’da da iki yıl Türk ordusu üzerinde araştırma yaptı.

Sayın Ludington, bir süre önce, M. Ali Kışlalı‘nın Radikal’deki köşesinde yayımlanan mektubunda, çok ilginç bazı saptamalar yapıyor. Mektup Jeremy Salt imzasıyla “Current Affaırs’te yer alan bir yorumdan yola çıkmış.

Söz konusu yorumda, Türkiye demokrasisinin “çağdaş demokratik devletin genel olarak kabul edilen ölçütlerine göre, oldukça geri kaldığı” savunuluyor. Neden olarak da, komutanların Türkiye’de “neredeyse devlet üstü” bir denetim konumuna sahip bulunmaları gösteriliyor.

Jeremy Salt, laikliği korumak adına Erbakan‘ın başbakanlıktan düşürülmesini eleştiriyor. Ve 28 Şubat sürecini şöyle değerlendiriyor:

“Askerler, Türkiye’nin çok duyarlı demokratik gelişimini engellediler…”

Buna ve benzer yaklaşımlara Nick Ludingtton’ın verdiği yanıt çok net:

“Salt, Türkiye’deki diğer birçok yorumcu gibi, demokratik bir köktencidir. Tıpkı, Muhammed Peygamber ‘in getirdiği, tartışılmaz şeylerin dışında ne yasa ne de hareketin olmazlığına inanan İranli mollalar gibi.. Bu demokratik mollalar da.
Batı Avrupa veya ABD modeline uygun olmayan demokrasileri kabule layık bulmuyorlar. İranlı mollalar gibi, onlarda hatalılar.”

★★★

Ludington şu soruyu soruyor:

“Neden sosyal, ekonomik ve siyasal gelişme sürecinde olan ülkeler, kendilerini daha fazla demokrasiye götürecek ve bazı başka ülkelerde olduğu gibi, anarşiye ve daha fazla diktatörlüğe yol açmayacak en uygun yöntemi kendi başlarına bulamasınlar?”

Ve devam ediyor;

“Askerlerin rolü, başarısızlıklara ve siyasal güçlüklere karşın Türkiye için laik demokrasinin güçlenmesi ve gelişme yolunda da devam etmesi için bir güvencedir*

Son değerlendirmesi ise Şöyle:

“Generallerin etkisi, demokratik gelişme yolundaki Türkiye için en önemli engel değildir. Önce Türkiye’de sivil siyasetçilerin yolsuzlukları temizlenmelidir. Onlara uzlaşmanın kaçınılmazlığı öğretilmelidir. Diğer bir öncelik de polisin yeniden yapılandırmasına verilmelidir. Bir başka husus ise anlatım özgürlüğünün genişletilmesidir. Böylece terörist olmayan Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti içinde, kültürel haklarını rahatça tartışabileceklerdir.”
★★★

Biçim mi önemli, yoksa öz mü?

Kimin yaptığı mı önemli, yoksa ne yapıldığı mı?
Tarikattan “sivri toplum” örgütü sayanlar mı haklı, demokrasinin olanaklarını kullanarak demokrasiyi yıkma hakkının olamayacağını savunanlarını?

Erbakan’a, Tayyip‘e, Fethullah’a “evet”demek mi demokratlık? Yoksa sırtındaki üniformayı “hayır” demeye engel saymamak mı?

Ve son bir soru:

İran’daki köktendinci mollalar mı daha akılcı?
Yoksa bizdeki ve Batı’daki kökten demokratçı mollalar mı?

İranli molla nereye varmak istediğini ve varacağını çok iyi biliyor. Batının mollaları da Öyle… Ama bizimkiler ya cahiller, ya aymazlar ya da aptal!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz