Anasayfa » Elektrik Zaten Keşfedilmiş!

Yazı Hakkında

Başlık: Elektrik Zaten Keşfedilmiş!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 14 Ağustos 1996, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Elektrik Zaten Keşfedilmiş!

Kürtçe TV ve hatta Kürtçe eğitim otursa ne olur?
Başka ülkelerde benzer durumlarda ne olmuşsa o olur.

Ne mucize!

Ne felaket!

İngiltere’den ilginç bir örnek var.

Galler bölgesinde uzun yıllar savaşım verilmiş, Gal dili ile eğitim ve TV için. Açlık grevleri yapılmış. Sonunda da hükümet kabul etmek zorunda kalmış.

Ama bugün görülüyor ki, Gal dili ile eğitime istek son derece az. Bu da çok doğal. Çünkü yöresel dille yapılan eğitimin insanlara sağlayacağı olanaklar son derece sınırlı.

Gal dili ile yayın yapacak TV kurmaya da kimse istekli olmamış. Sonunda BBC ile bir özel kuruluş bu yolda ortak girişim başlatmışlar. İzlenme oranı çok düşük.

Şimdi İngilizler bu konuyla ilgili ince de bir şaka
üretmişler:

“Galliler kendi dillerinden eğitim ve TV için açlık grevi yapmaya hazırlar. Ama o okullara gitmeye ve o yayınları izlemeye hazır değiller…”

Galler bölgesinde o konu artık siyasal gündemden çıkmış. Gerilim sona ermiş!

Kültürel özerklik tanıyan ülkeler arasında Fransa ve İspanya da bulunuyor. Buna karşılık, ne Korsika’da siyasal terör bitti ne de Bask bölgesinde. Hatta iki ülkede de ayrılıkçılar terörü tırmandırdılar!

Niçin?

Ayaklarının altından zeminin kaydığını, toplumsal desteklerinin azaldığını hissettikleri için. Devleti
sertleşmeye, demokrasiden uzaklaşmaya zorlayıp, yitirilen tabanı yenden kazanabilmek için… Ve terör artık onlar için bir “yaşam biçimi”ne dönüştüğü için!

★★★

Bizim kendi ülkemizden de ilginç örnekler var.

İlk Kürtçe film “Mem-ü Zin”ne yazık ki maliyetini kurtaramadı. İlk Kürtçe kaset 500 bin satmıştı; oysa yeni çıkan Kürtçe kasetler ancak bunun onda biri kadar satış yapabiliyor. İlk kaset piyasaya sürüldüğünde, daha yasak resmen kalkmamıştı. Yasak kalktı, ilgi azaldı.

Büyük umutlarla çıkan “Rojname” adlı gazete ancak 30 bin satabildi. İkinci sayıyı çıkaramadan kapandı. Haftalık “Velat” ancak 20 bin satabiliyordu. Oysa sadece İstanbul’da yaşayan Kurt kökeni yurttaşların sayısının bir milyona yaklaştığı öne sürülüyor.

Birkaç yıl önce, Halit Tunç adlı Kürt kökenli bir
yurttaşımız -serbest bırakıldığında- Kürtçe TV kurmaya hazırlanıyordu. Bir gazeteci ile arasında şöyle bir konuşma geçmişti:

– Kürtçe eğitim veren okul açılsa, çocuğunuzu yollar mısınız?

– Hayır. Türkçe eğitim yapana yollarım… Ama İngilizce eğitim yapan varsa, onu tercih ederim!

Demokrasi, farklılıkları doğal sayan, o farklılıklara saygı gösteren bir yönetim ve yaşam biçimidir. Farklılıkları yasaklamak, demokrasiden vazgeçmek demektir.

Demokratik bir toplumda, isteyen Kurt dilini de ve
-eğer varsa- Kürt yazınını da öğrenebilmek ya da
öğretebilmelidir. İsteyen -devletin koyduğu kurallar
çerçevesinde- nasıl Kürtçe yazılı yayın yapabiliyorsa, sözlü ya da görüntülü yayın da yapabilmelidir.

Ama devletin asıl görevi, ulusal kültürü, yani bu
topraklar üzerinde yaşayan ve farklı etnik kökenlerden gelen insanların ortak yanları güçlendirmektir. İrlanda’daki Katolik-Protestan savaşında, ayrı okullarda farklı eğitimin oynadığı rol unutulmamalıdır!

Devletin farklılıklara hoşgorü göstermesi başkadır; o farklılıktan güçlendirecek, kurumlaştıracak adımları kendisinin atması başkadır! (Tito o adımları atmıştı; bedelini şimdi geride kalanlar ödüyor…)

Örneğin demokratik devlet, farklı toplumsal sınıfları da kabul eder. Ama o sınıflar arasında farklılıkları arttırmaya, kalıcı kılmaya değil, azaltmaya çalışır.

Devlet denetim endişesi ile, Kürtçe TV’yi falan
kendi eliyle yapmayı zorunlu görüyorsa, bunu nasıl yapmalı? Pulat Tacar’ın bir incelemesi vesilesiyle bu konuya bir başka yazıda gene döneceğim. Ama şu gerçek unutulmamalıdır:

Etnik olsun, yöresel olsun, sınıfsal olsun. Alt kültürler, ulusal kültürleri oluşturan, zenginleştiren temel öğelerdir. Bunlardan korkmamak gerekir. Ama alt kültürlerden korkmamak, tersine onları ulusal kültürü zenginleştiren temel öğeler olarak görmek başkadır, onların birer ayrılık öğesi haline gelmesi için çaba göstermek gene başkadır.

Devletin temel işlevi, ortak değerler etrafında bir
toplumu birleştirip ayakta tutmaktır!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz