Anasayfa » Güler Yüzlü Devrimcilik…

Yazı Hakkında

Başlık: Güler Yüzlü Devrimcilik…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 16 Temmuz 1995, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Güler Yüzlü Devrimcilik…

Bazı insanların haklılığı ve büyüklüğü, ölümünden sonra anlaşılır. Çok ender olmakla birlikte, bazılarınınki de yaşarken.

Bazıları ise, yaşarken haklı sanılırlar. Alkışlanırlar. Haksızlıklarının acı sonuçları ölümlerinden sonra ortaya çıkar.

Özal da şanslıydı. M. Ali Aybar da!

Özal, hatalarının topluma maliyeti, ölümünden sonra daha iyi anlaşıldığı için; M. Ali Aybar ise, haklılığı daha kendi yaşarken kanıtlandığı için…

★★★

Stalin‘in kanlı, acımasız yönetimi, bütün dünyada sola zarar vermişti. Sağı rahatlatmıştı. Tıpkı,dün Humeyni‘nin bugün de Cezayir köktendincilerinin, İs-
lama verdiği zarar gibi…

Ne kızıl diktatörün öldürttüğü ya da Sibirya’da süründürdüğü milyonlarca aydın sağcıydı; ne de İslam adına İran’da ya da Cezayir’de kanları dökülenler, dinsiz-imansız!

Ama at gözlüğü takmış olanlar, Stalin’i “büyük devrimci” sayıyorlardı. Olaylara Moskova’nın gözlükleri ile bakmaya alışmış olanlar, 1968’de Rus tankları
Çekoslovakya’ya girdiğinde de, bunu “devrimin qereği” saydılar.

Oysa “Prag Baharı”nda Dubçek ve gençlik, kapitalizm istemiyordu. Özgürlükçü bir sosyalizm istiyordu.

Türkiye’de Leninci ya da Maocu hızlılar; parka ile, bir karış sakallı ve asık suratlı dolaşmayı, Mülkiye’deki İnek Bayramı’nı “burjuva özentisi” diye sona erdirmeyi, dehşet saçan nutuklar atmayı, devrimciliğin vazgeçilmez koşulu sanarlarken… M. Ali Aybar, iyi giyinirdi. Soyluydu. Baskının her türüne karşıydı.

Vietnam’da nasıl ABD’ye karşı çıktıysa, Prag’da da Rus tanklarına karşı çıktı. Özgürlükçü, “güler yüzlü” sosyalizmi savundu.

Ve de Türkiye İşçi Partisi bölündü. Aybar yalnız kaldı. CHP dışı Türk solu çöktü.

Sosyalizm, yani toplumculuk bitti mi? Hayır!

Toplum mühendisliğine, yani akılcı düzenlemelerin toplumu daha iyiye götürebileceğine olan inanç bitti mi? Hayır!

Biten, devleti bir “araç” gibi değil de ‘‘amaç” gibi gören bir modeldir. Daha iyi bir paylaşım uğruna, özgürlükleri ve demokrasiyi, bilinmez bir geleceğe erteleyen bir modeldir. Biten komünizmdir, sosyalizm değil!

Toplum çıkarlarının, bazı bireylerin çıkarlarından önce gelmesi gerektiğine inanç ne zaman bitti ki, toplumculuk bitsin!

Özgürlük mü ekmek mi?

İnsanlar ekmek uğruna özgürlükten vazgeçebilirler. Ama ekmeği bulunca, özgürlük gereksinmesi de başlar. Yoksulluk sınırını aşmış toplumlar için, özgürlük da gereksinmedir, hakça bir paylaşım da…

Üstelik özgürlükler kısıtlandığında, daha akılcı bir toplumsal düzene ulaşma olanakları da kısıtlanmış olur… Toplum, sadece bazı akıllardan, gerçeğin sadece bazı yanlarından yararlanmış olur!

★ ★★

Aybar, 1968’de Rus tanklarının Çekoslovakya’ya girmesi ne karşı çıkarken, onu destekleyenler arasın daydım. Demokratik toplumculuğa o gün de inanıyorum, bugün de inanıyorum.

Yakın tarih,  Lenin’ i değil Mustafa Kemal’in haklı çıkardı.

Devleti “araç”, demokrasiyi ‘‘amaç” sayanları haklı çıkardı.

Aybar ve benzerlerini haklı çıkardı.

Ama bakıyorum da… O gün M. Ali Aybar’ı “revizyonist”likle, burjuva aydını olmakla suçlayan bazı hızlı komünistler; şimdi de hızlı ikinci cumhuriyetçiler, hızlı Boynercilier. Tıpkı bir zamanlar da, hızlı Özalcı oldukları gibi.

Bazıları küçüldükçe; yaşam boyu çizgilerini, tutarlılıklarını ve onurlarını korumuş olanlar; M. Ali Aybar’lar, daha da büyüyorlar!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz