Anasayfa » Günah Çıkarma Zamanı…

Yazı Hakkında

Başlık: Günah Çıkarma Zamanı…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 16 Nisan 1997, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Günah Çıkarma Zamanı…

Prof. Paul Dumont bir Fransız, ama gençliği Türkiye’de geçmiş. Strasbourg Üniversitesi Türkoloji Kürsüsü’nün başkanı… Leyla Tavşanoğlu’na şöyle diyor.

“Türkiye ‘de hem sol hem de geleneksel muhafazakâr partilerin çöküş sureci yaşandı. Bu da bazı aydınların İslamcı düşünceye yaklaşmasını kolaylaştırdı… Bu İslamcı akımlardan en azından birkaçının ilerici olduğunu sanıyorduk. Atatürk’ün ilke ve devrimlerine eleştirel gözle bakıldı.. Ama bence hepimiz büyük bir hata yaptık. ”

Ve ekliyor:

“Bugün gecikmiş bir şey yok. Artık Atatürk ilke ve devrimlerini çok daha büyük bir güçle savunmamız gerekiyor.”

Aziz Nesın’in yıllar önce bana söylediklerini anımsamamak olanaklı mı:

“Geçmişte Atatürk’ü eleştirmiş olmaktan dolayı şimdi utanıyorum!..”

Galiba rahmetli Nesin, bir aydın kuşağının en zekisiydi. Atatürk gerçeğini onlardan çok önce anlamıştı.

★★★

Çok değil, daha birkaç yıl önceydi.

Çok salan gazetelerin köşelerinde, TV ekranlarında ve hemen tüm açıkoturumlarda “onlar” vardı.

“Bizi nasıl da aldatmışlar” diye programlar yapılıyordu.. Mustafa Kemal’i Samsun’a götüren -takadan irice, hurda- geminin bir transatlantik kadar büyük ve güçlü olduğu öne sürülüyordu…Atatürk’e -cebine üstelik 40 bin de attın koyarak- vatanı kurtarma görevini Vahdettin’in verdiği anlatılıyordu.

Tarikat şeyhleri birbiri peşi sıra ekranlara getiriliyordu. Tekke ve zaviyeler gibi “ilim ve irfan yuvaları”na nasıl da yazık edildiği savunuluyordu.

Kimisine göre İstiklal Mahkemeleri 30 bin kişiye kıymıştı; kimisine göre ise 130 bin kişiye.,. Kimi “solcu”lara (!) göre, Kurtuluş Savaşı’nda verdiğimiz şehitten daha fazlasının canını Kemalist Devrim almıştı.

Kimisi “inancı” kimisi ise “reyting” uğruna, gerçekleri 100 ile çarpan yalanları yayıyorlardı… Sayfalar da onlara açıktı, TV ekranları da ‘Altıoklu’ partinin kültür bakanı, gazetelere ilanlar
veriyordu: Atatürk’e “deccal” diyen Said-i Nursi’nin kitaplarının okunması için.

Tarihimizde ilk kez bir cumhurbaşkanı açıkoturum yönetiyordu… Sağında ve solunda ünlü numaracı cumhuriyetçilerle birlikte… “Yeni mandacılar”ın başı o zamanlar Çankaya’da idi.

Ve deniz bitti… Gemi karaya oturdu.

Ama “cahil”ler, “gafil”ler ve de “hain “ler hâlâ ortadalar… Kimisi şaşkın, kimisi ise hâlâ gafil ya da hâlâ hain!

★★★

Ertuğrul Özkök. geçen günkü bir yazısında, devletteki çürümüşlüğü ve tükenmişliği sergiliyordu…
Sonra da öneriyordu:

“Türkiye ikinci cumhuriyet tartışmalarına yanlış bir tarihte ve yanlış kişilerle başladı… Şimdi yeni cumhuriyeti tartışma zamanıdır.”

Doğru öneri, yanlış tanım.

Sanki o çürümüşlük ve o tükenmişlik. Atatürk’ün cumhuriyetinin eseriymiş gibi!.. Sanki bu ülkenin son yarım yüzyılına damgalarını vuranlar. Atatürk’ün devrimini ve yolunu izlemişler gibi!..

Ve sanki -Kemalistlerin hazırladıkları- 27 Mayıs Anayasası gibi çağı yakalama atılımları, Atatürk’ün devriminin ve dolayısıyla da cumhuriyetinin “doğal uzantısı” değilmiş gibi!..

Ancak bu gerçekler açıkça kabul edildikten, diz çöküp de günah çıkardıktan sonradır ki, (yeni bir cumhuriyet değil!) cumhuriyet yeniden kurulabilir.

★★★

Şu satırlar, bu köşede -numaracı cumhuriyetçilerin gemi azıya aldıktan bir dönemde- tam beş yıl önce yayımlanmıştı:

“Bu ülkede Atatürk’ü yıkarak olumlu bir şeyler yapılabileceğini sananların, kendi küçük dünyaları içinde büyük bir yanılgıyı yaşadıklarına inanıyorum. “

O mantığın altında şu gerçek vardı:

“Türkiye’de bir din devleti kurmak isteyenlerin Atatürk’e saldırmaları tutarlıdır. Türkiye’yi etnik yapıya göre bölmek isteyenlerin Atatürk e saldırmaları tutarlıdır. Ama Türkiye’yi çağa taşıma savında olup da Atatürk’e saldırmak tutarsızdır… Bu ancak ya bilgisizlikten, ya aymazlıktan ya da kötü niyetten kaynaklanabilir!”

Prof. Dumont saygıdeğer bir davranış sergiledi…
Günah çıkardı.

Tıpkı Aziz Nesin’in geçmişte yaptığı gibi.

Ya “bizimkiler?”

İçlerinde en “saygın” olanlardan birisine geçenlerde bir TV programında sormuşlar, “Türkiye’de bir şeriat devleti kurulursa ne yaparsınız?” diye… Yanıtlamış:

– Rodos’a gider, orada yaşarım!

Biz buradayız.. Bu ülkeyi de kimseye terk etmeye niyetimiz yok!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz