Anasayfa » Güzel ve Çirkin…

Yazı Hakkında

Başlık: Güzel ve Çirkin…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 04 Kasım 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Güzel ve Çirkin…

Soruların ardı arkası kesilmiyordu.

Oturulacak yerler tamamen dolduğu için kapılar kapatılmış, biraz gecikenler
içeriye girememişlerdi. Konuşmanın bitiminde herkes coşkuyla ayaktaydı. Gece ilerlemiş, ama sorulara geçmeden verilen uzunca ara bile ilgi düzeyini düşünememişti.

Sabırla kapı önünde bekleyenler de
aradan yararlanarak artık içerideydiler.

Kalın kaşlı, esmer, toplucaydı.. Uzunca bir bekleyişten sonra söz alabilmiş olmanın verdiği heyecanla konuşuyordu.
Sorularını sordu ve ekledi:

– Siz Atatürk ‘ün izinden giderken sadece Türkiye’yi düşünmek hakkına sahip değilsiniz. Biz Azerbaycanlıları da düşünmek zorundasınız… Unutmayın ki Kemalizm yolunda atacağınız her adım, aynı zamanda bize de örnek oluşturacaktır.

Olay hafta sonunda geçti.

Almanya’da.. Rüsselsheim’da..

★★★

Rüsselsheim’a Almanya’da Opelland diyenler de var. Yani Opel’in ülkesi…

Opel fabrikaları kente damgasını vurmuş. Çok sayıdaki Türk de o fabrikalarda çalışıyor. Ve Türklerin yoğunluğu, o çevredeki Türk öğretmenlerin ve öğrenci velilerinin çok etkili bir dayanışma derneği oluşturmalar sonucunu vermiş.

Derneğin Başkanı Okay Özkol dişçi.
Motor gücü oluşturan Canan ve Mustafa İzmirli çifti ise öğretmen… El ele verip, 75. yıl coşkusunu çevreye de yaymışlar.

Bayanlar önde… Ama hemen yanıbaşlarında gençler ve daha az genç
olanlar var.

Tıpkı ‘Onuncu Yıl Marşı’ndaki gibi…

Devrimin on yılda yarattığı “her yaştan” on beş milyon genç gibi…

★ ★★

Toplantının ertesi günü, bir etkinlik de Bad Kreuznach’daydı.

35 sanatçıdan oluşan Türk Sanat Müziği Korosu’nun konseri vardı. Koroyu
oluşturanlar da Rüsselsheim’daki derneğin üyeleriydi… Konserin verildiği Kurhaus Parkhotel’ın özelliği ise neredeyse bir “Atatürk Kültür Merkezi” görünümü taşımasıydı.

Mustafa Kemal, Osmanlı Veliahtı Mehmet Vahdettin ile birlikte 19-20
Aralık 1917 tarihinde bu otelde kalmıştı… Ve otel, Mainz Başkonsolosu Gürsel Demirok’un çabaları ile tam 80 yıl sonra önemli bir karar almıştı.

Otelin girişine konulan Atatürk maskı… Tarihsel olayı anlatan bir yazıt…
“Atatürk Salonu” adı verilen bir salon… O salonun duvarında Atatürk büstü ve
“Yurtta barış, dünyada barış”ın Almancası ile çepeçevre Atatürk fotoğrafları…

Hepsi de özenle seçilmiş.. Anlamlı…

İkinci bölümü Ata’nın sevdiği parçalardan oluşan konseri izleyenler arasında Almanlar da bulunuyordu. Konser bitiminde, tüm salon coşkuyla, el çırparak
ayaktaydı. Onuncu Yıl Marşı, hep bir ağızdan iki kez yinelendi.

Rüsselsheim’da sosyal konutların olduğu bir mahallede, boş bir büyük alan
varmış. Yeşillendirmeye karar verilmiş.
Ve belediye başkanı, çevredeki çocuklar toplamış.

Dikilecek ağaçlar birlikte seçilmiş…
Ağaçlar birlikte dikilmiş…

Şimdi o çocuklar, o ağaçların en büyük sahibi!

Gözleri gibi bakıp, koruyorlar..

★★★

Avrupa’nın en büyük sanayi ülkesinde, Almanya’da bile dört milyon işsiz
var.

Bundan nasibini Opel ve dolayısıyla
Rüsselsheim da alıyor. Otomasyon geliştikçe, işçi çıkarma artıyor.

Yani?.. Teknolojinin gelişmesi çalışanlara mutluluk değil, mutsuzluk getiriyor.

Oysa makine insanın yardımcısı. Teknoloji geliştikçe, insanoğlu daha az çalışarak daha çok üretebiliyor…

İşten çıkarma yerine çalışma saatleri kısaltlsa… İnsanlar kendilerine ayıracak
daha çok zaman bulsalar… İşsizliğin mutsuzluğu yerine, daha mutlu işçiler
olsalar…

Toplum da daha huzurlu olmaz mı?

Ama aklın değil, kapitalizmin yasaları işliyor… Ve de teknolojideki gelişmeler, bazı insanları mutsuz kılıyor .. İşsizlik suçluluğu; suçluluk, huzursuzluğu
arttırıyor.

★★★

Almanya ilginç bir ülke.

Tarihimizde özel bir yeri bulunuyor…
Bugünümüzde ise bizim bir parçamız orada.

Almanya’nın 20. yüzyılında Hitler damgası var… Türkiye’ninkinde ise Atatürk…

Hitler, ölümünden sonra gönderdiği resmi mesajda, Atatürk’ü şöyle tanımlamıştı: “Büyük bir asker, dahi bir devlet ve düşünce adamı…”

Atatürk ise Hitler’in ünlü “Kavgam” kitabını okumuştu Anlatımını, “insanda
nefret ve tiksinti uyandıracak kadar” kaba ve insanlık dışı bulmuştu. Hitler’le
kendisini şöyle karşılaştırıyordu:

“Ben köle olan bir halkı özgürlüğüne kavuşturdum. Hitler ise özgür bir halkı
köleleştirdi.. ”

Türkiye, Atatürk’ün yolundan gidenler arttıkça aydınlanıyor, çağdaşlaşıyor.
Almanya, Hitler’in izleyicisi neo-Nazilerin sayısı arttıkça kararıyor küçülüyor.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz