Anasayfa » Hayvanlar, Çocuklar ve Merve’ler…
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

Hayvanlar, Çocuklar ve Merve’ler…

Yazı Hakkında

Başlık: Hayvanlar, Çocuklar ve Merve’ler…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 12 Mayıs 1999, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Hayvanlar, Çocuklar ve Merve’ler…

Altuğ-Behruz Çinici dostlarımın bir kangal köpekleri vardı.

Dehşetengiz bir hayvan.. Bırakın ziyaretçilerini, kendileri bile ondan korkuyorlardı. Sözlerini dinletmekten vazgeçmişlerdi, ama korkularını bir türlü yenemiyorlardı. Ve sonunda korku ağır bastı.

Kangal köpekleri kullanan bir askeri birliğe başvurdular.

Dehşetengiz köpeği almaya bir uzman subay geldi.. Kendisini görür görmez kuzu kesilip her komutuna uyan kangalı alıp götürdü.. Kendisi önde, “canavar” bir adım gerisinde.. Süt dökmüş kediler gibi.

Çinici’lerin şaşkın bakışları altında.

★★★

Çocuk psikologlarının çok iyi bildikleri bir konudur bu. Hayvanlarla yakından ilgilenenler de bilirler..

Daha yürüyemeyen bebek bile sizi dener. Ne kadar kararlı olduğunuzu ölçmeye, sınamaya çalışır. Ve davranışlarını, size vereceği tepkileri ona göre ayarlar.

Mamasını yememek için anneannesinin canını burnundan getiren bir kuzenimi anımsıyorum. Mama çanağını anneannesinin elinden aldım. Kaşıkları doldurup doldurup uzattım.. Gıkı bile çıkmadan bitirdi.. Hem de birkaç dakikada.

Oysa ne tatlı sözler söylemiş, ne de yalvarmıştım.

Sadece karartı olduğumu hissetmişti!..

En huysuz at bile, kendisinden çekinmeyen, kendine güvendiğini hissettiği binicinin yanında kuzu gibi olur! Acaba niçin?..

★★★

“Türban” olayının sokaktaki başörtüsünden çok farklı olduğu artık çok açık.

Türban sadece siyasal bir simge olarak kullanılmıyor.. Aynı zamanda, laikliğe meydan okuyan bir karşı- devrimci sürecin yarattığı ve yararlandığı bir baskı ortamının temel öğesi olarak kullanılıyor!

Aydınlığa karşı karanlığın baskı öğesi olarak..

Tıpkı İran’daki gibi.. Tıpkı Cezayir’deki gibi..

Ankara’nın göbeğinde, iki yüz kişilik sınıfta üçbeş başörtülü öğrencinin hiçbir sakıncası yok.

Ama dinci güçlerin denetimindeki bir Malatya’da.. “Türban” takılmasını savunan öğretim elemanların çoğunlukta olduğu ve de “memur”ların bile türbanla görev yaptığı bir üniversitede., olayın anlamı çek farklı.

Orada olay bir güç gösterisi!

Kim daha güçlü?.. Devlet mi, şeriatçılar mı?

Kim gerilerse, “sessiz çoğunluk” karşı tarafa doğru kayacak!

Toplumsal bir yasanın gereği olarak.. Güçlünün yanında olmak için.. Kendini güvence altına almak için!,.

Sekiz yıllık “kesintisiz” temel eğitim, maçın ilk raundu idi. Uzun vadede laik devleti yıkacak olan bir süreç önemS bir darbe yemiş oldu, ama maç henüz bitmedi.

İmam okullarının orta kısımlarına şimdi MHP sahip çıkma eğiliminde!

Ondan da daha önemlisi..

Yaşamsal bir maçın sonucunu belirleyecek olan raund “türban” konusunda oynanıyor. Orada da sonucu, devletin kararlılığı belirleyecek.

TBMM’deki kararlılık yetmez.. Asıl sınav Malatya’da veriliyor.

Ve Malatya’daki sınav yitirilirse, sıra başka yerlere gelecek!

★★★

Daha geçenlerde Sivas örneğini verdim.

Laik devlet düşmanlarının “kurtarılmış bölge”lerinin birinde durum değişiyor.. Dincilerin cesaret giderek kırılıyor. Acaba niçin?

Devletin kentteki temsilcileri değiştiği için.. Kentteki üniversitenin yönetimi değiştiği için.. Ve devlet Kararlılığını gösterdiği için!

Geçen yıl 1200 kadar türbanlı öğrencinin İran benzeri ortama katkıda bulunduğu Cumhuriyet Üniversitesi binalarında bugün tek bir türbanlı bile yok! İlahiyat Fakültesi’ne bile kız öğrenciler başları açık giriyorlar.

Bu nedenle öğrenimini bırakmış olan öğrenciler ise parmakla sayılacak kadar az…

★★★

Çocuklar.. Hayvanlar.. Ve toplumlar..

Birbirlerine çok benzerler.

Kararsızlık ödün getirir.. Ödün umut, umut da belirsizlik.

Ve bundan en zararlı çıkan da çocuğun, hayvanın ve toplumun kendisi olur!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz