Anasayfa » İdeolojiye Göre İnsan mı? İnsana Göre İdeoloji mi?
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

İdeolojiye Göre İnsan mı? İnsana Göre İdeoloji mi?

Yazı Hakkında

Başlık: İdeolojiye Göre İnsan mı? İnsana Göre İdeoloji mi?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 28 Ağustos 1994, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İdeolojiye Göre İnsan mı? İnsana Göre İdeoloji mi?

İdeolojilerin varoluş nedeni, koşulları birbirlerine
benzeyen insanların sorunlarına çözüm getirmektir.

Yani, önce “gökten zembille” bir ideoloji getirip, sonra da “Haydi bakalım, toplumda bu ideolojinin hizmet edeceği insan arayalım” denmez.. Tersine, toplumdaki hangi kesimlerin, hangi sınıfların sorunlarına çözüm arıyorsanız; ona göre bir ideoloji geliştirirsiniz.

Elbette ki bir ideolojinin mutlaka sizin toplumunuzda doğmuş olması gerekmez. Ama başka toplumda doğmuş bir ideolojinin toplumunuzda etkili olabilmesi için özel koşullarınıza göre değiştirilmesi gerekir.

Yoksa Türkiye’ye komünizm getirme düşü ile telef olan nice kuşaklara benzersiniz!

Atatürk, niçin başarılı oldu? Anadolu’da Leninist sevda peşinde koşanlar niçin “hüsran”a uğradılar?

Kemalizm, hiç kuşku yok ki dünyayı yeniden keşfe çıkmadı. Başka toplumların deneyimlerinden yararlandı. Liberalizmden ve sosyalizmden esinlendi..

Ama yararlandığı öğeleri, “Anadolu gerçeği” üzerinde yeniden bir araya getirdi. Böylece de “evrensel,” ama aynı zamanda “özgün” bir oluşum çıktı ortaya.

★★★

Şimdi “demokratik toplumcu” kesimde ideolojik karmaşayı arttıracak “yeni” bir çaba sergileniyor. Şampiyonları da Sayın Ercan Karakaş ile Sayın Zülfü Livaneli.

SHP içinde önem taşıyan iki isim..

Solu “milliyetçi sol” ve “çağdaş sol” olarak ikiye bölmek gerekiyormuş!.. “Milliyetçi ” solcular Ecevit’e gitmeliymiş, “çağdaş” solcular da SHP ve CHP’nin birleşmesiyle yeni bir bütünlüğe kavuşmalıymış!.

Olayın daha ilk bakışta dikkati çeken iki yanı var.

Birincisi… Irkçılığı, yayılmacılığı yadsıyan, ulusların ve insanların eşitliğinden yola çıkan Kemalist ulusçuluğun bile “çağdaş solculuk”la bağdaşmayacağı savı…

İkincisi… Birleşmesini istedikleri iki partinin bayrağında da Kemalist “ulusçuluk” simgesinin bulunması…

Birincisinin ne kadar yanlış olduğunu yazdım. Yeri geldikçe, tekrar tekrar yazacağım.

İkincisi ise doğrudan doğruya “siyasal dürüstlüğe” ters düşüyor… Kitlelerin, “Altıok”lu bayraklarla kandırılıp oylarının alındığı gibi bir anlam çıkıyor.

Kemalizm’e inanmayı “geleceği geçmişte aramak”
olarak suçlayanların, “Altıok”lu bayrak altında işleri nedir?

★★★

İnsanlar bu dünyadan umutlarını kestikçe dine, bireysel olarak ezildikçe de milliyetçiliğe daha çok sarılırlar.

Düzenin vermediği umut, öte dünyaya ertelenir. Bireysel düzeyde kanıtlanamayan kişilik, ulusal ya da etnik bir kimlikle bütünleşerek kanıtlanmaya çalışılır.

Kimdir bu kesimler?

Kafa ya da kol emekçisidir… İşsizdir… Küçük esnaftır… Az topraklı ya da topraksız köylüdür…

Kırsal kesimden kopmuş, ama kent tarafından da dışlanmış olan gecekonducudur… Yalnızlıktan kurtulmak isteyen, dayanışma arayan insandır…

Peki bu kesimler, “Türkiye solu”nun doğal tabanı değil midir? 1970‘lerde oylarını “hakça düzen” vaat eden “Altıok”lu bayrağa vermemişler midir?

Bu kesimlerin giderek artan ölçüde RP ve MHP’ye yönelmesi “çağdaş solculuk” gereği midir? Solculuğun sadece “milliyetçilik” ile değil, aynı zamanda “dindarlık” ile de bağdaşabileceğini savunmak “sağa kaymak” ya da “merkez partisi” olmak mıdır?..

★★★

İdeolojiler insanlar içindir, yoksa insanlar ideolojiler
için değil!

Sömüren toplumların geliştirdiği düşünceleri ezberleyip “sömürülen” toplumlara dayatmağa çalışmakla solcu olunmaz… Olsa olsa “entel” olunur.

Kemalizmi yadsıyan “sol” için Türkiye’de iki adres bulunuyor: Sayın Sadun Aren ve Sayın Cem Boyner… Birincisinin bilimsel adı “Marksist “sol”dur, ikincisinin ise “çağdaş sağ”…

Seçme özgürlüğü var.

Ama yanlışlıkları “Altıok”lu bayrak altında savunma
hakkı yok!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz