Anasayfa » İki Güzel Siyasetçi

Yazı Hakkında

Başlık: İki Güzel Siyasetçi
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 17 Haziran 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İki Güzel Siyasetçi

Bir zamanlar “Çirkin Amerikan” lafı çok kullanılırdı. O sözcüklerle anlatılmak istenen de, ABD’nin “emperyalist” yüzüydü. Oysa bir de “Güzel Amerikalı” vardı.

İyi niyetli yardımsever yabancıya sevecen… ve de -gerektiğinde- kendi toplumunu. kendi ülkesini “en acımasızca” eleştirmekten kaçınmayan bir Amerikalı Üstelik de ortalama Amerikalı daha çok bu İkincisine yakındı.

Günümüzde “Çirkin Amerikalı “nın yerini “Çirkin politikacı” aldı.

Kişisel çıkarını her şeyin önüne geçirmiş. Burnunun ucundaki tehlikeye bile görmekten aciz.. Siyaseti de demokrasiyi de yozlaştıran… Sivillere yönelik “çok tehlikeli” bir güvensizliğin baş sorumlusu. Parlamentodaki saygınlık yoksunluğunun bir numaralı nedeni.

Ama bütün siyasetçiler öyle değil ki!

“Güzel siyasetçiler” de vurgulanmalı ki, çirkinlerin çirkinliği daha da sertsin. Ve güzelin çekiciliği de artsın! ”

Güzel siyasetçinin iki örneği benim kafamda çok güncel: Mümtaz Soysal ve Murat Karayalçın.

★ ★★

Mümtaz Soysal’ı “güzel” yapan, sadece düşünce çizgisindeki tutarlılık değil… Sadece büyük birikimi, iyi biçimlenmiş kafası ve kendini anlatmadaki ustalığı değil inandığı yolda yalpalamadan yürümesi de değil…

İnancı ve tutarlılığı, üretkenlik ve savaşımcılıkla bütünleştirmesi.

İster alkışlayın, ister kızın… “Sıradışı” bir dışişleri bakanlığı yaptı. İnançlarından ödün vermedi Ve ödünsüz çizgisin DSP içinde de sürdürdü. Ya ödün ya önder ile kavga noktasına gelindiğinde de TBMM Grup Başkanveklliği görevini onurlu bir biçimde bıraktı.

Hükümette yer almayı en çok hak eden isimlerden biriydi. Yeterince uysal olmadığı için dışlandı. Ama küsmedi.

Yeni dünya düzeninin, yeni mandacılığın dayattığı “özelleştirme isterisi” ne karşı savaşımım sürdürdü. Tüm Cumhuriyet dönemi birikimlerinin iç ya da dış çıkar çevrelerine “peşkeş” çekilmesine karşı bayrak oldu.

Hukuk ya da “ulusal çıkar” dışı özelleştirmelerin karşısında set oluşturdu.

Fransa’da “Ermeni tasarısı” gündeme geldi Gitti; tek kişilik ordu gibi savaştı.

Gün oldu Fethullah Hoca konusu gündeme geldi. Partisinin grubunda kürsüye çıktı:

“Tarikatın iyisi kötüsü olmaz!”

Gün oldu partisinin yapısını da eleştirdi. Ama olayı kişiselleştirmeyerek ve çıkış yolunu göstererek:

– “CHP bitirdi. DSP, Cumhuriyeti kurmuş olan geleneği çağa taşıyabilecek bir partidir. Bir yarda örgüt yaygınlaşmasına karşılık, bunun hizip kavgalarına çerçeve oluşturması var. DSP ‘de ise parti kurucular Ecevit ve eşinde, geçmişte sütten ağızları yandığı için yoğurdu üfleyerek yeme anlayışı var. Sol parti kitle partisi olmalıdır. Yalnız mülki taksimata göre örgütlenme değil, fabrikalarda, sendikalarda da uzantısı olmalıdır. ”

★ ★★

Murat Karayalçın çok başarılı bir kooperatifçi idi.
Çok başarılı bir belediye başkanı oldu. Devam etseydi seçimi gene kazanırdı Başladığı büyük projeleri bitirir ve Ankara’ya damgasını vururdu.

Er ya da geç heykelini dikerlerdi.

Ama parti genel başkanlığı ve TBMM ona daha çekici geldi. Başarısını, veri görevlerinde yineleyemedi. Yıprandı. Ve Baykal hizibi. büyük olasılıkla seçilemeyeceğini düşünerek, kendisini Samsun’dan aday gösterdi.

Yüsünmedi. Kolları sıvadı… Seçildi.

CHP içi muhalefet “hedef” olarak Baykal’ı seçerken, o üretken, uzun soluklu, geleceğe dönük bir taban hareketim başlattı. Sabırla, iğne ile kuyu kazarcasına.

Kişilerle uğraşmadı. Birilerini eleştirerek, kötüleyerek bir yerlere gelme düşüncesinde olmadı. Bireyselliği toplumsallığa, kısır çekişmeleri üretkenliğe dönüştürerek tıkanıklıkları açmaya çalıştı.

Yurdun çeşitli yörelerinde, temel sorunlar üzerinde “düşünce atölyeleri ” oluşturdu. Her atölyede en çok 30 katılımcı çalıştı. Tasarımlar ortaya çıktı.

İkinci aşamada bu tasarımlar geniş bir değerlendirme kurulunca ele alındı. Şimdi sıra sonuçların Türkiye Sosyal Demokratlar Konferansında tartışılmasında.

Amaç, Atatürk dönemine damgasını vurmuş Köy Enstitüleri gibi Halkevleri gibi tasarımların benzerlerini yaratmak. Yani 21. yüzyılın Türkiyesi’ne heyecan verecek yeni çözümler, kurumlar üretmek.

Ne diyor Murat Karayalçın:

– “Kişi kavgaları kadro mücadeleleri, sorunları çözeceği umulan olay beklentileri  rüzgârın arkaya alınması gibi meteorolojik umutlar artık tümüyle bırakılmalıdır. ”

***

Mümtaz Soysal… Murat Karayalçın…

İki isim, iki resim. Kişilikleri farklı, çizgileri farklı.

Beğenirsiniz, beğenmezsiniz… Ama ikisinin de “doğru örnek” olduklarını  kabul etmek zorundasınızdır.

Çirkinlerin çirkinliklerini vurgulamak. Güzellerin de güzelliklerini!

Çirkini azaltmanın, güzeli çoğaltmanın, ne yazık ki çok fazla yolu yok.

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz