Anasayfa » İktidar Olamadan Gitmek!

Yazı Hakkında

Başlık: İktidar Olamadan Gitmek!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 09 Ocak 1998, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İktidar Olamadan Gitmek!

Hükümet olmakla iktidar olmak arasındaki ayrımı artık bilmeyen yok.

Ama iyi bilinmesi gereken bir şey daha var

Eğer bu hükümet iktidar olamazsa, rejimi çok
ciddi bir tehlike bekliyor demektir. Bu hükümetin
iktidar olabilmesi ise, devleti “demokrasi karşıtı”
güçlerin işgalinden kurtarmasına bağlıdır.

Tersi durumda bir ikilemle karşı karşıya kalınır,

Ya hükümet gider ve laik devleti kemiren kanser durduğu noktadan devam eder.. ya da buna izin veremeyecek olanlar, iktidarı doğrudan ele geçirmek zorunda kalırlar.

Öncelikle ve ivedilikle kurtarılması gerekenlerin
başında ise iki temel kurum bulunuyor “Milli” Eğitim ve İçişleri… İçişleri içinde de, özellikle “polis”
★★★

Bir polis düşünün…

Gaziantep’te, görevli olarak gittiği RP toplantısında alkış tutuyor.

Sanık olarak çıktığı Göktepe davasında.. silahını göstererek tanığı ölümle tehdit ediyor.

Demokratik haklarını kullanan kamu görevlilerini, işçileri. öğrencileri copluyar.. Ama yasaları açıktan çiğneyen şeriatçılara karşı saygılı, hoşgörülü…

Tıpkı 12 Eylül öncesi gibi… Solcu öğrencilerin
kaldığı yurtlar basılıp, içindekiler dövülüp kan revan içinde bırakılırken seyrediyor Karşıt grupları
ayırmaya geldiğinde yan tutuyor.

Bir polis düşünün…

Tanıkların “teşhis” edebilmeleri için mahkeme
önüne bite getirilemiyor. İki adım ötedeki karakolda otururken, mahkemeye “fotoğraftan” yollanıyor.

Böyle hukuk devleti olur mu?!

Böyle devlet olur mu?!

★ ★★

Bir ulusal eğitim örgütü düşünün..

Özellikle Anadolu’da… Büyük kentlerin dışında… İl Milli Eğitim müdürlerinin çoğu, Okul müdürlerinin çoğu laikliğe karşı.

Suudi Arabistan da, Mısır’da eğitim görüp gelenler öğretmen olabiliyor. Erkek eli sıkmayanlar öğretmen olabiliyor.

Ders kitapları değiştirilmiş. Felsefe atılmış, “dinci kafaların hoşgörmediği” hemen tüm çağdaş
bilgiler ayıklanmış. Arap İslam kültürü sayfalara
sinsice ya da açıkça yerleşmiş.

Devrim Târihi dersleri bile, Atatürk düşmanlarınca verilebiliyor.

Bir ulusal eğitim örgütü düşünün…

Bu hükümet döneminde bile, derslere başörtüsü ile giren “öğretmen” sayısı artmış. Malatya gibi kentlerde -ilk kez- okullarda iftar yemekten verilmeye başlanmış.. meydan okurcasına!

Böyle laik devlet olur mu?!

Demokratik bir devletin gereksinme duyduğu
kuşaklar bu okullarda yetişebilir mi?!

★★★

Sekiz yıllık zorunlu temel eğitimin kabul edilmiş
olması iyi bir şey!

Ama asıl önemli olan, o okullarda dersleri kimlerin vereceğidir… Derslerde neler anlatılacağıdır..
ve o okulları kimlerin yöneteceğidir.

Hikmet Uluğbay’ın girişimi ile ders kitaplarının
yeniden çağdaşlaşması çalışmalarının başlaması
iyi bir şey!

Ama asıl önemli olan, o çabaları kalıcı kılacak bir
yapının oluşturulmasıdır… Yarın her şeyin yeniden
eskiye dönmesi yolunun kapatılmasıdır.

Bırakın hukuk devletini, devlet olmanın önkoşulu yasaları uygulamaktır, uygulatmaktır.

Artık öğrencilerin başörtüsü sorunu unutulur oldu. Çünkü öğretmenlerin, kamu görevlilerinin başörtüsü sorunu başladı.

Bu hükümet -eğer koşulların değiştiğini düşünüyorsa- yükseköğrenim gençliğinden başörtüsü yasağını kaldırmalıdır. Ama -hiç değilse- devlet memurlarının kılık kıyafetle ilgili hükümlere uymasını sağlamalıdır.

Hiç değilse, verilen ödünlere artık bir sınır çekmelidir!

Eğer…

Polis, laik demokratik devletin polisi olmazsa…

Milli Eğitim, laik demokratik devletin eğitim örgütü olmazsa…

Hâlâ bazı bakanlıklarda laik demokrat insanlar
eziliyor, Türk-İslam sentezcileri egemenliklerini
sürdürüyorlarsa… Anadolu bu ortamı hâlâ katlanarak yaşıyorsa…

Ne bu hükümet iktidar olabilir.. ne de demokratik rejim esenliğe çıkabilir!

Ve de yarın “çok geç” olabilir!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz