Anasayfa » İlk Adım!

Yazı Hakkında

Başlık: İlk Adım!
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 30 Temmuz 1999, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İlk Adım!

Fiziğin yasaları ile toplumsal yaşamın yasaları arasında çarpıcı bir benzerlik vardır.

Örneğin fiziksel ortamda da boşluk olmaz, toplumsal yaşamda da. Boşluk hemen dolar.. Örneğin, temeli çürük olan bir binanın, çatısını ne kadar sağlam yaparsanız yapın, çöker.

Aynı şekilde, eğer tabanı sağlam değilse, bir toplumsal kurumun tavanı da sağlam olamaz. Kazara olsa da, o kurumu çöküntüden kurtaramaz…

★★★

CHP “yeniden yapılanmaya doğru yerden başladı…

Üye sayısı 1.5 milyon olan bir parti düşünün. Aldığı oy 2 milyon 700 bin.

Yani?.. En iyimser olasılıkla, üyelerin çoluğu çocuğu bite o partiye oy vermemiş. Bir adım ilerisi. o üyelerin önemli bir bölümünün de tamamen “hayali” olduğudur.

Örnekleri çok.

Aynı adreste onlarca üye.. Adres olarak gösterilen yer ise bir arsa.

İspanyol Sosyalist Partisi’nin üye sayışı, CHP’nin yaklaşık onda biri kadar. Ama parti, gerektiğinde, Madrid’de 1 milyon kişiyi sokaklara dökebiliyor.

Şimdi CHP, “gerçek üye”lere dayalı bir örgüt kurma çabasında. Yaklaşık 200 bin üyelik bir örgüt erekleniyor. Her üye 2 ile 4 milyon lira anasında ödenti verecek. Üyelerle ilgili tüm bilgiler bilgisayarlara yüklenecek. Ve “ön seçimlerde bütün üyeler doğrudan oy kullanacaklar.

Partilerdeki yozlaşmada “delege ağalığı”nın önemli katkısı olmuştu. Özal da delege ağalığının yerine “milletvekili ağalığı”nı koydu, tak seçiciliğe soyundu Ecevit ise, “daha az demokratik ” bir Özalcı model yarattı.

Seçmenler de, çıkar ilişkilerine dayalı, yozlaşmış yerel egemenlikler yerine… daha dürüst ve tutarlı bir merkez egemenliğini yeğlemeye başladılar.

Yani bir hastalığı başka bir hastalıkla tedavi etmek gibi bir şey!..

★★★

Avrupa’da ilk partiler ya topraksoylulara (aristokrasi) ya da kentsoylulara (burjuvazi) dayanıyordu. Birkaç soylu ya da birkaç tüccar yetiyordu masrafları karşılamaya. Onlar hem varlıklıydı hem de eğitimli.

İşçi sınıfı sahneye çıkınca iş değişti.

Birkaç varlıklının partisi karşısında denge sağlayabilmek için, birkaç bin işçinin, dar gelirlinin “ödenti”lerinin bir araya gelmesi gerekti. Ve onlara dayalı partilerin de, birer “gece okulu” işlevi görmesi zorunluğu doğdu.

“Sayı” artı “bilinç”, “güç” yarattı. Uzun ömürlü sol iktidarlar böyle oluştu. Çağdaş dönüşümlerin demokratik yollardan gerçekleşmesi bu sayede oldu.

Ödentisini düzenli veren üye.. İdeolojik eğitim.. Partisel etkinliklere düzenli katılım.. Ve ancak bu süreç içinde kendini kanıtlayanlara parti içinde yükselme yolunun açık oluşu…

Elektriği yeniden bulmaya gerek var mı!?
★★★

Attan Öymen-Tarhan Erdem ikilisi, CHP’de “küçülerek büyüme” modelini seçtiklerini söylüyorlar. Tıpkı, Ecevit’in 1970’terdeki “ortanın solu” hareketi gibi.

Doğru seçim!

Ama küçülerek büyüme, sadece “üyelik arınması” ile olmaz. Aynı zamanda “ideolojik arınma” ile olur.

1970’lerin CHP’si, partinin Kemalist devrimci özüyle bağdaşmayanların ayıklanmasıyla inandırıcılık kazandı, büyüdü.. Eğer 12 Eylül olmasaydı, sıra “üyelik arınması”na da gelecekti.

CHP bugün “yeniden yapılanma”nın ilk adımını doğru atıyor. Eğer bu ilk adımı, Kemalist sivil toplum örgütleriyle bütünleşerek gerçekleştirebilirse, daha sonraki adımların doğruluğu güvence altına alınmış olacaktır.

Çünkü sağlam bir Örgüt ne “kimlik yozlaşması”na izin verir, ne de “çıkar yozlaşması”na.

Bugün CHP’nin önünde bunu gerçekleştirmek için tarihsel bir şans var. Eğer bu şansı kullanmak için gerekenler yapılmazsa, bundan çok acı bir anlam çıkar.

Bireysel kaygıların, partisel ve ülkesel çıkarların önüne geçtiği anlamı!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz