Anasayfa » İslamın Siyaseti mi, Siyasetin İslamı mı?
Ahmet Taner Kışlalı Yazıları Cumhuriyet Gazetesi Haftaya Bakış Köşe Yazıları

İslamın Siyaseti mi, Siyasetin İslamı mı?

Yazı Hakkında

Başlık: İslamın Siyaseti mi, Siyasetin İslamı mı?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 17 Mayıs 1998, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İslamın Siyaseti mi, Siyasetin İslâmı mı?

Ünlü bir söz vardır:

– Siyaset, siyaset adamlarına bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

Buna -çok önemli- bir ekleme yapmak gerekiyor:

– Din, din adamlarına bırakılamayacak kadar ciddi bir konudur.

Din, insanlar için bir gereksinmedir. Bugünkü bilgimiz ve aklımızla yanıtlayamadığımız soruları yanıtlayabilmek için… Örneğin bir “sonsuzluk” kavramını düşünerek kafayı üşütmemek için.. Ve de ölümle birlikte her şeyin bitmediğine inanmak için..

Laikliğin din ile ilgilenmemeyi gerektirdiğini düşünmek yanlış. Çünkü o durumda din, dini kendi amaçları için kullanmak isteyenlere terk ediliyor demektir.

Atatürk din ile ilgilendi. Hem de çok yakından ilgilendi.

Kuran’ı ilk kez Türkçeye çevirten Atatürk’tür. Ezanı Türkçeleştiren de.. Hatta bizzat Türkçe “hutbe” verip, Türkçe hutbeyi toplumumuza yerleştiren de!..

Atatürk, dini din adamlarına bırakmayacak kadar önemsemiştir. Laikliğe inanan herkesin de önemsemesi gerekir.

★★★

Fransa beş milyon Müslüman’ın yaşadığı bir ülke.

Marsilya müftüsü, Cezayir asıllı Soheib Bencheikh’in yazdığı bir kitap olay yarattı: “Marianne ve Peygamber-Laik Fransa’da İslam”.

Kitap henüz elime geçmedi. Ama yazarı ile Nurdan Bernard’ın yaptığı söyleşi de ilginç ipuçları içeriyordu. Bizdeki dinci ve laik çevreleri aynı ölçüde ilgilendirmesi gereken birçok sorunun açık, somut yanıtı vardı. (Sorular bana ait).

İslam hukukuna uymak zorunlu mu?

“İslamın esasında teklif edilen bir mesai vardır, empoze edilen bir kural yoktur. İslama ulaşmanın tek yolu olarak önümüzde bulduğumuz, çağdışı bir Müslüman hukukudur. İslam ilmi, İslam hukuku 8 yüzyıldır yenilenmedi.. İslam, çağdaş hukuk sisteminin empoze ettiği bir kurala bağlı olmadığında, boğucu bir toplumsal baskıya dönüşüyor.. insanlığa bir çağrı olan Kuran’da ayetler son derece açık olmasına karşın insanlar uymakta ya da uymamakta özgürdür. Kurandaki bu özgürlüğe karşılık, Müslüman dünyada bunun tersi görülüyor.”

– İslamın “mesaj”ları toplumsal mıdır?

“Kuran’ın mesajı bireyseldir. Kişi kendi uygulamasından kendi sorumludur. Hatta mesajı nasıl anladığından da.. Kuran ‘ikna olmadıysanız bir şey yapmayın’ diyor. İnanmamanın bile hoşgörüldüğü bir yerde, ibadet kusuru haydi haydi hoşgörülür.”

“Şeriat” adına dayatılmak istenen bazı kurallar, çağdaş toplumda niçin sorun yaratıyor?

“Müslüman hukuku o dönem için modernlik. Ama yerinde saydıysa bugün için gerileme demektir. O, kabile ve klan tarzında örgütlenmiş, bedevi ve ataerkil bir toplum için düşünülmüş bir düzen. Ama bugün böyle bir toplum yok.”

Müslüman kadın örtünmek zorunda mı?

“Neden Tanrı kadını örtmek istedi? Yanıt çok açık: Kadının onurunu ve kişiliğini korumak için. Bu amaçta o dönemin aracını seçti. İslamdan önce de Arabistan’da peçe vardı.. Modern toplumda en iyi korunma, kadın için yüksek eğitimle elde edilen bilgilerdir. Erkeğe karşı korunmanın tek yolu budur”

Ve Arap kökenli Marsilya müftüsü, Atatürk ve laiklikle ilgili görüşlerim şöyle özetliyor:

“Mustafa Kemal, tek laik Müslüman ülkeyi yaratan bir kahramandır. Dinin ve siyasetin ayrı olması, her ikisi için de doğru ve iyidir. Siyaseti dogmalardan kurtarır, din adamını da her türlü aşağılık manevralardan ve alet edilmelerden korur.. Nasıl Türkçe, Farsça ezan varsa, Fransa’da da Fransızca ezan okunmalıdır.”

★★★

Refah Partisi kapatıldı, şimdi Fazilet Partisi var.

Yeni partiye düşen görev -eskiden ders alarak- oyunu kuralına uygun oynamak. Ama o partiye karşı olanlara da düşen önemli bir görev var.Toplumda o çizgiye taban kazandıran koşulları değiştirmek.

TESAV’ın araştırmasına göre, RP’ye oy verenlerin önemli bir kesiminin yıllık geliri 654 ile 1000 dolar arasında oynuyor. Yani yoksullar!

Yoksulluk… Kokuşmuşluk… Ve de aymazlık…

Sivil toplum örgütleri ve askerler siyasetçileri zorluyorlar.

Devlet eliyle o çizgiye yeni kuşaklar yetiştirilmesinden dönülmesi için..

Kokuşmuşların cezalarını bulması, vurgun-soygun düzeninin sona ermesi için.. Ve terk edilen “sosyal devlet” anlayışına yeniden dönülmesi için.

İyi. Güzel!.. Ama laikliğe, inananlara düşen bir görev daha var; Laiklik düşmanlarını düşünce düzeyinde de geriletmek!

Örneğin “Laiklik Hıristiyanlık ile bağdaşır, ama İslamla bağdaşmaz” safsatası her vesileyle çürütülmeli..

Tanrı ile kul arasında “aracı” kabul etmemesi nedeni ile, İslamın laikliğe çok daha elverişli olduğu vurgulanmalı. Hz. Muhammed’in hem din kurucusu hem de devlet başkanı olması nedeniyle; yaptığı her şeyin dinsel kural sayılmasının yanlışlığı anlatılmalı..

Ve de öğrenmeli!..
Öğrenmeli ki.. “Siyasetin dini”ni savunanların ipliği pazara çıksın!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz