Anasayfa » İtalya’ya Niçin Kızıyorsunuz?

Yazı Hakkında

Başlık: İtalya’ya Niçin Kızıyorsunuz?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 22 Kasım 1998, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

İtalya’ya Niçin Kızıyorsunuz?

Olay iki yıl kadar önce, bin kişinin önünde, İzmir’de
geçti.

Bilimsel bir toplantının son gününde, “ulusal kimlik” sorunu tartışılıyordu. Kültür merkezindeki büyük salonu tıklım tıklım dolduranların büyük çoğunluğu da üniversite öğrencileriydi.

Açıkoturumda ilk sözü, Sabah gazetesinin bir yazarı aldı.

Tane tane, hiçbir yanlış anlamaya meydan bırakmayacak kadar açık konuştu:

– Atatürk geçmişte ne yaptıysa, şimdi de Abdullah Öcalan aynı şeyi yapıyor. Cumhuriyeti yeniden tanımlamalıyız!.

Geçenlerde bir TV kanalında gözüme ilişti.

Apo’nun geçmişiyle ilgili görüntüler veriliyordu. Bir
basın toplantısındadı. Sağında Talabani oturmuştu.
Bir iki adım ötesinde, ayakta duranlar arasında, yukarıdaki sözlerin sahibi olan köşe yazarı da vardı.

“İnsan Hakları Derneği” bir bildiri yayımladı.

Dernek Başkanı Akın Birdal ve arkadaşları. “Abdullah Öcalan’in iadesi talebini ve gelişen olayları” değerlendirmişlerdi. Vardıkları sonucu açıklıyorlardı:

“Sığınma hakkı, bir insan hakkıdır. Politik nedenle
sığınanların hiçbir şeklide iadesi söz konusu değildir.
İç politikada kamuoyuna dönük açıklamalar, Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi problemlerini unutturmaya dönüktür.”

Bu, numaracı cumhuriyetçilerin ve Kürtçülerin derneğinin görüşü.

Bir de dincilerin Mazlum-Der’ı var. Onun eski Genel Başkanı Mehmet Pamak’da Sivas’ın bir yerel TV’sinde şöyle diyor:

“Laiklik ve Kemalizm uğruna ölenler şehit değildir.Laik sistem dinden soyutlanmıştır. PKK ile mücadelede ölenler de şehit değildir…”

Toktamış Ateş de yazdı:

“Öcalan’ın yakalanışı ve PKK örgütünün tükenişi,
HADEP için büyük bir fırsattı. Terörün gölgesinden
kurtulmuş olarak gerçek bir demokrasi savaşımı verebilirdi.”

Siyasal boşluk ve toplumsal barış özlemi içindeki kitleleri de peşine takabilirdi. Siyasal yaşamımızda, etkin ve etkili bir güç konumuna gelebilirdi.

Ama o bunu yapmadı.

Tersini yaptı.

Apo’ya sahip çıktı.. Düşmanlarını haklı çıkardı.. Gerçek kimliğinin, demokrasi yanlılarının beklediğinden, sandığından çok farklı olduğunu ortaya koydu.

Tıpkı geçmişte HEP’ın ve DEP’ın de yaptığı gibi!,.

HADEP’in, uyuşturucu üreticisi ilçe başkanlarının olması, bu genel tablonun sadece küçük bir ayrıntısıdır.

Ülke olarak çek zor bir dönemdeyiz.

Küresel ekonomik bunalım bizi de etkiliyor. Yer yer
devletle iç içe girmiş olan çetelerle savaşım tüm hızıyla sürüyor. İtalya, bir cinayet ve uyuşturucu şebekesinin başına “konuk” muamelesi yapıyor.

Bazı Avrupa ülkeleri, Türkiye’yi PKK ile masaya oturtma hazırlığı içindeler.

Ve Deniz Bey ile Baykal hizbi için en önemli sorun, hükümeti bir an önce düşürmek! Hem de en çok bir iki ay ömrü kalmış olan bir hükümeti!

Yerine nasıl bir hükümet gelecek?

Yeni bir hükümet kurulana kadar, bu hükümet yaşamsal nitelikteki “ulusal davalar” savunma gücünü nereden bulacak?

Yarın gideceği belli olan bir Mesut Yılmaz, bir İsmail Cem.. İtalyan yetkililerinin karşısında ne ölçüde ciddiye alınacaklar?

Yarın gidecekleri belli olan bakanları, kendi bürokratları ne ölçüde ciddiye alacaklar?

Bir kolunda Fazilet Partisi, bir kolunda Çiller.. bu ortamda bir hükümet bunalımı yaratmanın Türkiye’ye bir şey kazandırmayacağı, ama bazı şeyleri kaydettirebileceği açık. Böyle bir girişimden, girişimin sahiplenilin ne kazanabileceklerinin yanıtını ise Hasan Pulur köşesinde veriyor:

“Şimdi dışarıda çok ciddi bir mücadele verirken hükümetin altından koltuğu çekip almak, boşlukta bırakmak, ‘kifayetsiz muhteris’lere dahi bir şey kazandırmaz…

***

Eğer Abdullah Öcalan’ı Atatürk’e benzeten “büyük gazete” köşe yazarlarınız varsa.

Eğer “insan hakları” savunuculuğuna soyunanlarınız, korumasız öldürülenlerin değil de onların katillerinin savunuculuğunu yapıyorlarsa..

Eğer Kürtler adına sadece PKK yanlıları konuşuyor ve onlar onaylamayan Kürt kökenli aydınlarınız köşelerinde sessiz kalmayı seçiyorlarsa.

Ve de.. Eğer partilerinizi yönetenlerin “ihtiras”ları akıllarının bir karış önündeyse…

Sizin İtalya’ya ve benzerlerine kızmaya hakkınız var mı?..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz