Anasayfa » ‘Kalpaklı Kalkınma’…

Yazı Hakkında

Başlık: ‘Kalpaklı Kalkınma’…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 22 Ocak 1999, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

‘Kalpaklı Kalkınma’…

Ne çabuk da unutuyoruz!

Şunun şurasında kaç yıl oldu ortalığın toz duman
edildiği ne.. Numaracı Cumhuriyetçilerin ve onların etkisindeki bir koronun gürültüsünden aklın sesinin duyulmadığına..

– Ulusal ekonomi dönemi bitmiştir.. Devletçilik dönemi bitmiştir.. Küreselleşme dışındaki ideolojiler bitmiştir. . Altıok’un devletçilik okunu atamayanlar dinozordur..

Prof. Chossudovskyhin sözleri, daha birkaç hafta önce Cumhuriyette manşetti: “Ulusal ekonomiye dönüş”.. Kanadalı ünlü iktisatçı, Türkiye’ye şu tavsiyeyi yapıyordu:

Öncelikle sanayiniz tamamıyla korumasız durumda. Ulusal ekonomiyi canlandırmak ve yerli üretimi teşvik etmek gerekli. Küreselleşmenin önüne geçmek gerekiyor.

Şimdi bakıyorsunuz; Koç grubu bile, özeleştirme
karşısında tek kişilik ordu gibi savaşan Mümtaz Soysal’ın yanında. Ve Rad-kal’deki köşesinde Prof. Mustafa Aysan, Atatürk’ün ekonomi siyasasını değerlendirdiği yazısını şöyle noktalıyor.

“Ekonomi uygulamalarında da O’na dönmenin tam zamanıdır!”

Yaşar Aksoy’un değerli incelemesi “tam zamanında” çıktı: “Atatürk ün Ekonomi Devrimi-Kalpaklı Kalkınma.”

Aslında Atatürk’ün çevriminin sadece Anadolu Aydınlanmasından ibaret olmadığı genellikle unutuluyor. Bir bütündü Kemalist devrim; toplumsal ve kültürel dönüşümden, demokrasiden ve ekonomik kalkınmadan oluşan bir sentezdi.

Ve devrimin “mucize”si, ekonomide de yaşandı!

Hem de dışa borçlanmadan; tam tersine Osmanlı’nın da borçları ödenerek.. İşçi, Batı’daki gibi kuşaklar boyu sömürülmeden; tam tersine, sosyal haklarını savaşmadan, kan dökmeden elde ederek.. Enflasyonıst siyasalar sonucu kalkınmanın yükü halk kitlelerinin sırtına bindirilmeden..

Türk parasının değeri korunarak.. Fiyatlar yükselmeden..

Ve de Japonya ve Rusya ile birlikte, dünyada en
hızlı sanayileşen üç ülkeden birisi olarak! (1929-39 yılları arasında tüm dünyada sanayi üretimi artışı yüzde 19. Türkiye’de ise yüzde 96..)

***

Atatürk’ün haklılığını ve Kemalizmin evrenselliğini,
yakın tarih kanıtladı.. Yaşadığımız tarih kanıtladı.

Eski Yugoslavya ve Güneydoğu’da yaşananlar.
Atatürk’ün “ulus” ve ulusçuluk anlayışının doğruluğunu gösterdi. Leninizmin çöküşü. Atatürk’ün “demokrasi “yi devriminin sadece bir amacı değil, aynı zamanda bir aracı saymasının önemini ortaya koydu.
İslam ülkelerinin durumu ve Türkiye’de şeriatçılığın tırmanması da, “laikliğin” çağdaşlaşmanın “olmazsa olmaz” koşulu olduğunun altını bir kez daha çizdi.

Ve şimdi yaşanan deneyimler: Kemalist “devletçilik” anlayışını, yeniden bizim ve dünyanın gündemine getirdi. Hani birçok yabancı uzmanın da, “komünizm ile kapitalizm arasında üçüncü yol” olarak nitelendirdiği “Kemalist devletçiliği”..

Niçin?

Tüm AB ülkelerinde işsizlik yükseldiği, Ispanya’da
bile yüzde 20’yi aştığı için.. Yugoslavya’daki iç savaş,
etnik ayrılıklardan çok ekonomik çöküşün ürünü olduğu için.. Küreselleşme, dünyadaki varlıklı-yoksul dengesini daha da bozduğu için.. Sefaletle lüks arasındaki uçurumlar, toplumlarda suçluluğu ve huzursuzluğu, toplumlar arasında da savaşı daha çok arttırdığı için..

Ve yoksulluk sınırının altındakilerin oranı Tunus’ta
bile yüzde 6 iken, Türkiye’de yüzde 26’yı bulduğu
için!..

Eğer o Türkiye bugün bu noktadaysa.. dünya bugün bu noktadaysa.. “Atatürk’ün Ekonomi Devrimi”ni yeni baştan gözden geçirmenin elbette ki tam zamanıdır.

Yaşar Aksoy’un incelemesi, bir süreci özlü bir biçimde gözler önüne seriyor: Kurtuluş Savaşı ekonomisinden, İzmir İktisat Kongresine.. Atatürk’ün ekonomi devriminden, Atatürkçü kalkınma modelinin yorumlarına.

Sivas Kongresi’nde Kara Vasıf Bey kürsüden şöyle haykırıyordu:

“Bütün devletler bizi tam bağımsız bırakacalarını
söyleseler bile, yine de desteksiz yapamayız. Dört yüz
ile beş yüz milyon lira arasında borcumuz var. Bizim
gelirimiz bunun faizine bile yetmez!”

Eğer son yarım yüzyılın tüm yanlışlıklarına sapmalarına, aymazlıklarına ve hatta hıyanetlerine karşın..
Türkiye bugün oralardan yola çıkıp buralara ulaşmışsa, bunu neye borçlu olduğumuzu unutmamak, her şeyden önce kendi yararımızadır!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz