Anasayfa » Kavganın Orta Yeri…

Yazı Hakkında

Başlık: Kavganın Orta Yeri…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 07 Ocak 1998, Çarşamba

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Kavganın Orta Yeri…

Masamdaki bir dosya kabardıkça kabarıyor.

Bir yanda Pir Sultan Abdal Küttür Derneği.. öte
yanda ÖDP ve de iki karşıt görüşün yandaşları…

Mektuplar, fakslar… Mektuplar, fakslar…

Konu 19 Aralık tarihinde bu köşede yayımlanan
yazı “ÖDP ve Tarikatlar.”

Yazıda bir ÖDP üyesinin, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği kongresinde yaptığı bir konuşmadan yola çıkılmış. ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras’ın bir kitapta savunduğu düşüncelere değinilmiş. ÖDP şubelerine Atatürk resminin asılmadığı anlatılmış…

Ne yapmış Sayın Uras?

Atatürk döneminde yapılan bazı şeyleri “despotik” olarak nitelendirmiş… Örneğin “Tevhid-i Tedrisat” yasasını, halifeliğin kaldırılmasını, tekke ve
zaviyelerin kapatılmasını., ve Cumhuriyetin “temel kabullerinin çöktüğünü” savunmuş.

★★★

ÖDP kaynaklı tepkiler ikiye ayrılıyor.

Birinci kesimde, partide sorumluluk yüklenmiş
olanlardan gelenler var. İnce bir “taktik” olsa gerek; Genel Başkan yanıtı doğrudan vermek istememiş .. Bana yollanan “Tekzip” başlıklı uzun yazının altında yardımcısının imzası bulunuyor.

Beni Cumhuriyet Genel Yayın Koordinatörü Hikmet Çetinkaya ya “şikâyet” eden yazının altındaki de aynı imza… (İlkokulda dayak yediği öğrenciyi öğretmenine şikâyet eden çocukları anımsadım. Üstelik şikâyet eden dayak yiyenin kendisi de değil, onun arkadaşı…)

ÖDP kaynaklı ikinci kesim tepkiler daha ilginç.

“Sıradan üye”lerden gelmiş.. ama -her ne hikmetse- çoğunun birçok tümcesi tıpatıp aynı. Noktasına virgülüne kadar. Kötü niyetli biri olsa, bunların aynı kalemden çıktıklarını düşünürdü herhalde (!)..

Ne diyorlar?

“ÖDP siyasetin Alevi”leştirilmesi ya da Sunnileştirilmesi değil, toplumsallaştırılması anlayışına dayalı bir örgütlenme ve mücadele çizgisi izlemektedir.” (Kimisi de “izlemek” yerine aynı anlamda başka fiiller kullanmış…)

Pir Sultan Abdal Derneği kaynaklı tepkilerde ikiye ayrılıyor.

Temsil niteliği taşıyanlar daha dikkatli bir dil kullanmışlar. Örneğin Genel Sekreter H. Nedim Şahhüseyinoğlu şöyle diyor.

“Derneğimizde demokrasiye, laikliğe ve özgürlüklere yönelik her türlü görüş, demokratik kurallar içinde tartışılır. Ama derneğimiz bir siyasi partinin yan kuruluşu olmamıştır ve olmayacaktır.”

Bazı şube başkanları ise, tepkilerini dile getirirken daha sert anlatım biçimlerini seçmekten çekinmemişler. Derneğin üyelerinden gelen tepkiler de öyle…

Avcılar Şube Başkanı Hayri Yaman, bazı şeriatçı ve “2. cumhuriyetçi” yazarların ÖDP’yi övmelerine dikkat çekiyor.

Gelen mektuplar içinde iki tanesi özellikle dikkatimi çekti… Birisi ÖDP yanlısı, birisi ise karşıtı…

Edremit’ten Dr. Hasan İleri şöyle diyor:

“Kabul etmek gerekir ki, ÖDP, Kemalizm’i beğenmemekte hatta alerji duymaktadır. Bu yaklaşımın kınanacak bir tarafı yoktur. ÖDP sosyalist bir parti olarak, Kemalist laikliğe alerji duymaktadır. ÖDP, Kemalizmin netleşmesinde üzerine düşeni yapmaktadır. Bu nedenle Kemalistler ÖDP ye teşekkür etmelidirler. ”

Zonguldak’tan maden işçisi Metin Oğuz da
şöyle diyor:

“ÖDP lideri, partisinin kuruluş günlerinde ‘Artık
kendini ifade edemeyen din cemaatlerin de bir partisi var’ demiştir. (Demokrat gazetesi, 4 Şubat 1996.) Bırakalım tarikatlara özgürlüğü savunmayı, kendini ifade edemeyen tarikatları partisine çağırmıştır. Fethullah Hoca’nın televizyonuna çıkarak tarikatlara özgürlük talebini döne döne yinelemiştir…”

Ve ekliyor:

“ÖDP kurucusu Mihri Belli, Abdülhamit’e ‘vatansever ve ulusal’ madalyası takmıştır. (Demokrasi. 1 Mart 1996.)”

Demokrasi açıklık ister, netlik ister.

Her partinin siyasal kimliği netleşmelidir ki, seçmenler seçimlerini doğru yapabilsinler.

Demokraside, kimsenin Atatürk’ü sevmek ya
da Kemalizmi benimsemek gibi bir zorunluluğu
olamaz. Ama bir partinin Atatürk’e ve Kemalizme
karşı tutumunun gözler önüne serilmesine itiraz hakkı da olamaz!

Hele hele.. hoşlarına gitmeyen düşünce ve bilgilerin sergilenmesini önlemek için gazete yöneticilerine başvurmaktan çekinmeyenlerin, “düşünce özgürlüğü” adına ahkâm kesme hakları hiç mi hiç olamaz!..

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz