Anasayfa » Kazananlar.. Kaybedenler..

Yazı Hakkında

Başlık: Kazananlar.. Kaybedenler..
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 10 Ocak 1999, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Kazananlar.. Kaybedenler..

Olayları soğukkanlı değerlendirmesi gerekenler
bile duygusal. Bir vaveyladır gidiyor. Basının köşe başlarından canhıraş feryatlar yükseliyor.

– Çiller herkesi oyuna getirdi.

– Çiller’in feraseti..

– O bilgisayardan anlar, ötekiler anlamaz.. İşte
fark buradan kaynaklanıyor.

-Kadın hepsini de parmağında oynatıyor…

Vay canına!.. “Sen neymişsin be abla!”

***

Bugünkü hükümet modeli Çiller’in isteğine uygun mu?

Hayır!.. Eğer uygun olsaydı. Öneri önüne ilk geldiğinde kabul ederdi.

Onun ilk istediği kendi başbakanlığıydı. Bunun gerçekleşmemesi halinde de, eski hükümeti çağrıştırmayacak, dolaylı olarak etkili olabileceği bir formülü “ehven-i şer” sayacaktı.

En doğruyu Sayın Baykal söyledi. Çiller ölümü
görünce zatürreeye razı oldu!

Ama Çiller’in ölüm diye düşündüğü Yalım Erez modelini işlemez hale getiren de bizzat Baykal’ın kendisi oldu. Eğer akıl dışı koşullar öne sürerek işi uzatmasaydı. Erez hükümeti çoktan kurulmuş olacaktı.. Yani Çiller uyanıncaya kadar, atı alan çoktan Üsküdar’ı geçecekti

Çiller iki türlü kaybetti.

Hem tükürdüğünü daha aradan iki hafta bile
geçmeden yalayarak.. Güvenilmez, burnunun
ucunu bile görmekten aciz görüntüsünü biraz daha pekiştirerek.

Hem de. “kadim dostu” Fazilet Partisi”ni ortada bırakarak.. Ondan da kopup, sipsivri kalarak.

Belki hızlı ölümden kurtuldu, ama zatürreenin
ağır ağır, acı çektirerek öldürmesi olasılığından
kurtulamadı.

★★★

Baykal’ın kaybı Çiller’inkinden daha da acı!

Çünkü Çiller kaybederken, asıl rakibi olan Yılmaz ve Erez’in doğrudan kazanmasını önledi..
Kendisi ile aynı alanda at oynatmayan solcu Ecevit’i güçlendirdi.

Baykal ise hem kaybetti, hem de kaybederken
baş rakibini güçlendirmiş oldu.

Üstelik de en azından berabere bitirebileceği bir
maçı kaybetti…

-“Liderler dışında”, bir milletvekilinin başkanlığında, geniş tabanlı seçim hükümeti önerisi O’na aitti. Erez modeline, “Sonunda benim dediğim noktaya geldiniz” diye, kıvırtmadan daha ilk günden
sahip çıksaydı kazanacaktı.

Hem Ecevit’e hem de Çiller’e, tüm kapıları kapatmış olacaktı.

Çiller yenilmeye, kaybetmeye mahkûmdu.. Sadece yenilgisini küçülttü.

Baykal ise, yenilgisini kendi hatası ile hazırlamış oldu.. “Anahtar konumuna geldim, fırsat bu fırsattır” dediği için; kazancını arttırmak amacıyla, küçük hesaplar içine girdiği için kaybetti…

Sayın Kutan maçı berabere bitirdi.. Kazancı ile kaybı birbirini götürdü.

Sayın Erez’in kapısına gitmesinin Fazilet Partisi’ne puan kazandırdığı doğrudur. Böylece FP’nin hiçbir şekilde hükümete giremeyeceği savları ciddi bir darbe almıştır. Bu noktanın kararsız seçmen
üzerinde etki yapacağı da doğrudur.

Ama unutulan başka bir doğru daha var.

O da, Çiller’in Ecevit’e mahkûm olmasıyla beraber, Sayın Kutan ve arkadaşlarının siyaset sahnesinde tamamen yalnızlaştıkları gerçeğidir!..

Sayın Yılmaz ise, kazananlar arasında yer alıyor.

Rakipleri sayılabilecek Çiller ile Erez’i hükümet
dışında tuttu. Ve de güvendiği, seçimler sonrasında yeniden ortaklık hesapları yaptığı, Ecevit’in iktidarının sağlanmasında en önemli etken oldu.

Rakiplerinin güçlenmesini önledi, dostunun
güçlenmesine yardım etti.

Olayın en büyük galibi, kuşkusuz ki Ecevit.

Meclis’teki sandalyelerin ancak onda birinden
biraz fazlasına sahip olan bir partinin önderi..
Ama seçimlere “tek başına hükümet” olarak gidiyor.

Üstelik DSP Genel Başkanı’nın iki kazancı daha var.

Birincisini FP’ye karşı takındığı net tutumla, laik çevrelerde sağladı.. İkincisini de, Baykal’ın son olaylarda kendi kendini yıpratmasıyla, dolaylı olarak elde etti..

Son bir kamuoyu yoklamasında sorulmuş:
“Cumhurbaşkanını bugün halk seçseydi, kime oy
verirdiniz?” Ecevit açık ara birinci, arkasından Demirel geliyor.

Evet, Ecevit kazançlı!

Ama asıl önemli olan kısa vadede değil, uzun vadede kazanmaktır. Ve daha da önemlisi, kişilerin değil toplumun kazanmasıdır.. Demokrasinin kazanmasıdır.

Ecevit’in ise.. Partisinin bu yapısıyla ve solun
güçbirliğine karşı takındığı olumsuz tutumuyla;
uzak gelecek için umut verdiğini düşünmek, ne yazık ki kolay değil!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz