Anasayfa » ‘Kilturmak’…

Yazı Hakkında

Başlık: ‘Kilturmak’…
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 02 Eylül 1994, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

‘Kilturmak’…

Konuşma Atatürk ile Yunus Nadi arasında geçer.

Atatürk, Şeyh Süleyman EFendi Buhari’nin yazdığı Lügat-i Çağatay’ kitabını uzatır 1298 de İstanbul’da basitmiş otan sözlükten ‘kilturmak’ sözcüğünü bulmasını ister. “Anlamını okuyunuz “der.

Yunus Nadi okur Gazi devam eder.

“Sonundaki ‘mak’ ekini kaldırınca, asıl sözcük onaya çıkar. ‘Kiltur’ sözcüğü ile belli başlı Batı dillerindeki ‘kültür’ sözcüğü arasındaki benzerlik bir rastlantı olabilir mi? Şeyh Süleyman Efendi Buhari’nin bu sözcüğü Batı dillerinden almış elması olanaklı mıdır?”

Atatürk, sözcüğün Asya kökenli olduğu kanısındadır. Ve kültür’ sözcüğünün bırakılarak, Arapçadaki ‘hars’ sözcüğünün kullanılmasının yanlışlığını anlatır. O zamanki adıyla Türk Dil Cemiyeti ne (TDK) verdiği öneme değinir. Sonra da ekler:

“Amacım Türk ulusuna kendi geçmişinde var olan, kalıtımla gelen, dolayısıyla daha gelişkin biçimleriyle geleceğini de kapsayan kendi kültürünü ortaya çıkararak göstermektir.”

★★★

Kültür Bakanı Sayın Timurçin Savaş güzel bir şey
yapmış. Aziz Nesin in onur konuğu olduğu bir yemekte, birçok değerli kültür adamını bir araya getirmiş. Böylece hem DGM’nİn ‘ünlü başsavcısı nin Sayın Nesin ‘te ilgili tutumuna tepkisini göstermiş hem de çok değerli birikimlerden -bir yemek süresince de olsa- yararlanmak olanağını bulmuş.

Konuklar da bakanlığın yazarlarla düzenli toplantılar yapmasını önermişler…

Olay bana, son CHP hükümetinin kültür alanında kurumlaştırmaya çalıştığı katılımcı modeli anımsattı.

Sahne sanallarından müziğe ve yayınlara kadar, akla gelebilecek hemen her dalda ‘demokratik’ kurullar oluşturulmuştu. İlgili kurumların, sanatçıların, yazarların temsil edildiği kuramlardı bunlar. Bakanlık temsilcileri çok çok azınlıktaydı.

En üstte de o yarkurullan temsilcilerinden oluşan bir ‘Kültür Yüksek Kurulu’ bulunuyordu. Aziz Nesin de Haldun Taner’e. Emre Kongar’dan Hikmet Şimşek’e, Şerafettin Turan dan Bozkurt Güvenç e. Mahmut Makal a kadar uzanan isimleri ayda iki gün bir araya getiren bir kurul..

Oluşan demokratik piramit aracılığıyla, yüzlerce çok
değerli birikim ve beyin, Kültür Bakanlığı na katkı sağlıyordu.. Yön veriyordu..

Hem de ‘parasız’ olarak!

O günün ortamı ve Meclis aritmetiğinin, böyle bir yapının yasal sürekliliğe kavuşması yolunu tıkamış oluşu talihsizliktir!

★★★

‘Katılımcılık’ demokratik solculuğun olmazsa olmaz koşuludur.

Katılım arttıkça ‘keyfilik’ azalır.. Başarıyaomuz verenler artar, yeni ufuklar açılır.

Ama demokratik katılımın artması ölçüsünde. “Ben yaptım!” cakasına da fazlaca yer kalmaz! Ürün’ortaklaşır..

Yeni Bakan da bir ‘geçmiş dönem kompleksi’ olmadığını umuyorum.

Şimdi önünde iki yaklaşım var:

Birincisi 1978-79 dönemindeki demokratik-katılımcı’ yaklaşım.. İkincisi, Atatürk ve Kemalizm düşmanlarından eczacılara kadar uzanan, paralı bir özel danışman’ ordusuna dayalı ben merkezci yaklaşım ..

‘Kilturmak örneğini niçin verdiğim ise çok açık.

Bayrağında ‘Altıok ‘taşıyanların nasıl bir kültür siyaseti izlemeleri gerektiğini o örnek gösteriyor.. Atatürk’ün çok önem verdiği ve çok derinlemesine incelediği bir konuda bile, ‘katılımcı’ yaklaşımdan niçin vazgeçmediğim görmemek için kör olmak gerekir..

70 yıl öncesinin, neredeyse cemiyet'(dernek) sözcüğünün bilinmediği bir toplumda, dil ve tarih’devrimlerini niçin iki derneğe emanet etmiştir? Niçin devletten para alan memurlar ordusuna dayalı bir ‘genel müdürlük’ kurmamıştır?..

Kıssadan hisse:

Kilturmak ‘olayını ben bu nedenle anlattım. Ama “Atatürk kahramandı, fikir adamı değildi” diyen yeni yetmeler bundan bazı başka sonuçlar çıkarırlarsa, sararıp bozarırlarsaonu bilemem.

İnan olsun bir art niyetim yok!

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz