Anasayfa » Nesin ve Selçuk Solcu Değil mi?

Yazı Hakkında

Başlık: Nesin ve Selçuk Solcu Değil mi?
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 07 Mayıs 1999, Cuma

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Nesin ve Selçuk Solcu Değil mi?

5 Mayıs Çarşamba günü bu köşede yayımlanması gereken yazım, teknik bir karışıklık sonucu yayımlanamadı. Dünkü “düzeltme”ye karşın yazımın bu köşede okurlarıma ulaşmasını istedim.

★★★

Seçim akşamı sonuçları birlikte izlediğimiz bir arkadaş giderek çok dertlenmişti. Oy verdiği ÖDP ortalarda gözükmüyordu. Solun çöktüğünü, sağın egemen olduğunu düşünüyordu.

Oysa DSP oy sayısında açık ara birinci partiydi. DSP ile CHP’nin ortak oyları geçen seçimlere göre ciddi ölçüde artmıştı. Ama o, PSP’yi solcu saymıyordu

– Niçin?

– Niçini var mı?.. DSP solcu değil, milliyetçi!

★★★

Yıllar önce bir Kültür Yüksek Kurulu toplantısındaydık. 12 Eylül öncesi çatışmaların en yoğun olduğu günlerdi. Aziz Nesin konuşuyordu. Bir an parmağını bana doğru uzattı:

– Sayın Bakan!.. Siz bu ülkede “milli” devleti kurmuş olan bir partinin temsilcisisiniz. Milliyetçilik bayrağını Türkeş‘e bırakmaya hakkınız var mı?

Çünkü o bayrağı MHP’ye bırakmak demek, Atatürk ulusçuluğunun yerini ırkça milliyetçiliğin alması demekti.

Aradan çok uzun yıllar geçti.

Birkaç yıl önce Almanya’dan bir TV ekibi gelmişti Türkiye’ye. 10 Kasım öncesi Atatürk ile ilgili bir program hazırlıyorlardı.

Benimle yapacakları söyleşi için kamerayı falan hazırlarken ekipte yer alan Yağmur Atsız’la konuşmaya daldık. Yani MHP çizgisinin büyük ideologlarından Nihal Atsız’ın oğlu ile..

– Biliyor musunuz, dedi, babam yaşamının sonlama doğru bana birkaç kez aynı şeyi yineledi: “Atatürk’ü şimdi anlıyorum; haklıymış!”

Atsız ve arkadaşlarının tüm gençlikleri, Atatürk’ ün ulusçuluk anlayışına karşı savaşım vermekle geçmişti..

★★★

Dinci sağ geriledi ve sivrilerden arınmaya başladı. Mülkiye’den sınıf arkadaşımız çağdaş görünümlü bayan arkadaşlar FP’den milletvekili oldular.

Irkçı sağ ise orta-sağın yerini alma yoluna girdi.
Uçtan ortaya kayma sürecini hızlandırdı.. Ama değişen koşullara eski gözlüklerle bakmayı sürdürenler, bu yorumu yapanlara kızgınlar:

– Değişmeyen MHP’yi zorla değişmiş göstermeye çalışanlar var!

Çünkü Devlet Bahçeli “Biz değişmedik” diyormuş.. Sanki çıkıp da tersini söylemesi siyasal açıdan çok kolaymış gibi!..

İlhan Selçuk geçen gün bir matematik netliği ile sıraladı:

MHP ‘kızıl tehlike’ye karşı kurulmuştu; oysa artık Moskova’da bile komünizm yok.. MHP’nin kökeninde Turancılık öyküsü vardı; oysa artık “Esir Türkler” bağımsız devletlere sahip..

Ve MHP’nin “Türk-İslam Sentezi” 12 Eylül yönetimi “resmi ideoloji” yapmıştı: oysa bugününe ordusu o yanlışı 28 Şubat süreci ile temizleme peşinde.

Dünya ve Türkiye 20 yıl öncesinin dünyası ve Türkiye’si mi ki MHP 20 yıl öncesinin MHP’si olsun ! Eğer MHP 20 yıl önceki MHP olmayı sürdürseydi bunca oyu alabilir miydi?

★★★

Ecevit yirmi beş yıl önce Kıbrıs’ta, haşhaş konusunda, Ege kıta sahanlığında ne kadar “milliyetçi” idiyse bugün de o kadar milliyetçi.. “Halklara özgürlük” diye bağıranların üzerine meydanlarda yürürken ne kadar “solcu” idiyse bugün de o kadar solcu.. Laikliği yirmi yıl önce nasıl anlıyorsa bugün de öyle anlıyor..

Ecevit özünde değişmedi!

Ama koşullar Ecevit’in yönünde değişti.

Oysa Türkeş bite değişmeye başlamıştı. (Yekta Güngör Özden‘e yolladığı mektubu okudum. Son demeçlerini anımsıyorum..,) MHP değişmek zorundaydı. Çünkü MHP’yi yaratan koşullar tümden değişmişti!

Türkiye’de dinci yaklaşımın çıkmazını RP olayı ve son seçimler kanıtladı. Irkçı yaklaşımın etnik sorunu çözmesinin olanaksızlığını ise PKK gösterdi.

İlhan Selçuk “Kan davası bitsin” diyor. Sayın Bahçeli de buna katılıyor.

Devletteki dinci-ırkçı kadrolaşmanın baş sorumlusu da ANAP ve DYP’ydi, devletteki yozlaşmanın baş sorumlusu da.. Doğuş süreci ve ideolojisi gereği devlet ile çatışmamak zorunda olan bir MHP’ye, Türkiye’nin, orta sağdaki boşluğu doldurma şansını tanımaktan başka çaresi yok!

MHP ya bu şansını iyi kullanır ya da FP gibi gerileme sürecine girer…

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz