Anasayfa » Ölülerden Kahraman Yaratmak

Yazı Hakkında

Başlık: Ölülerden Kahraman Yaratmak
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi (s.3)
Tarih: 29 Eylül 1996, Pazar

Yazı

HAFTAYA BAKIŞ

AHMET TANER KIŞLALI

Ölülerden Kahraman Yaratmak

“Tarihe her türlü yalan söyletilebilir, çünkü ölüler konuşamaz” sözü, ne yazık ki bir gerçeği yansıtır… Ölüler konuşamaz ama, ölülerden kahraman yaratılabilir.

Kim tarafından?

Atatürk’ü kötülemek, yaptıklarını yıkmak ve “yeni mandacılığın” gereklerini yerine getirmek için.. her aracı yasal sayan, numaracı cumhuriyetçiler tarafından.

Nasıl mı?

Gerçeklerin işlerine gelmeyen yanlarını saklayarak, yalan söyleyerek ve o yalanı bıkıp usanmadan yineleyerek.

★★★

Vahdettin’i kahraman yapmak istediler; belgeler ortaya dökülünce rezil oldular. Mustafa Kemal’i Samsun’a götüren yarı hurda gemiyi transatlantikleştirip kahraman yapmak istediler; belgeler onları
bir kez daha rezil etti.

Şimdi sıra Hüseyin Avni Ulaş’ta.

Atatürk diktatör, Hüseyin Avni “demokrasi ve özgürlük kahramanı” (!)

Hüseyin Avni, ilk Meclis’teki İkinci Grup’un önderi… Mustafa Kemal’e suikast girişiminde bulunan İttihatçı fedailerle işbirliği yapan Ziya Hurşit de aynı gruptan.

İkinci Meşrutiyet yıllarında “İttihatçı, Turancı ve Türk Ocağı” üyesi. Ancak Kafkas cephesinde görev yaptıktan sonra bazı gerçekleri anlamış. Turancılıktan da, Ocak’tan da vazgeçmiş. “Milliyet davasının Anadolu davası olduğu” sonucuna varmış.

Kurtuluş Savaşı sırasında, her bölgenin ya da ilin ayrı ayrı yönetimler kurması için çalışmış. Böyle bir uygulamanın savaşı başarısızlığa götüreceğini görememiş.

Kurtuluş’tan sonra Kemalist devrime karşı çıkmış. “Dinsizler İmana Geliniz” türünden yazılarla dikkati çeken dergiler çıkarmış. Yeniden Turancılık düşüncesine dönmüş. İki Meclisli bir yönetim biçimini savunmuş.

Ve bu meclislerden birisinin “kısmen seçimle kısmen atamayla” belirlenmesini de.

Çağdaşlaşmacı, köktenci Kemalizmi tümden yadsımış. Geleneksel, tutucu bir çizginin sözcülüğünü yapmış. Hakkında “Ebu Hanife, Hüseyin Avni’yi tebrik edecektir” türünden övgüler yazılmış..

Bunlarla ilgili bilgi ve belgeleri, Hakkı Uyar, “Toplumsal Tarih” dergisinde sergileyeli aylar oldu.

★★★

Peki bu “demokrasi ve özgürlük havarisi”, kendinden farklı düşünenlere karşı hoşgörülü mü? Tüm ideolojilere açık bir demokrasiden mi yana?

Bu soruların yanıtı da, Ceyhan Mumcu’nun bir araştırmasında var.

22 Ocak 1921 günü, Birinci Meclis’te gizli bir oturum yapılır. Hüseyin Avni Bey ve arkadaşları, Mustafa Kemal’in cezalandırılmasını istemektedirler.

Niçin?

“Komünist” Mustafa Suphi’nin Anadolu’ya girmesine izin verdiği için.. Doğu Cephesi Komutanı “komünist” Kâzım Karabekir Paşa’yı koruduğu için…

Onlara göre komünistler, “bir mikrop gibi aç kalmış, memlekete saldırmak” amacındadırlar. Lenin ve arkadaşları, Hüseyin Avni ve arkadaşlarının en ağır hakaretlerinden nasiplerini alırlar.

Mustafa Kemal -verdiği uzun yanıtta- şöyle demek gereğini duyar:

“Bir milletin, bir hükümetin prensiplerini tahkir etmemek mecburiyetindeyiz. Fikir cereyanlarına karşı şiddetle mukabelede bulunmak, o cereyanı yok etmez. Herhangi bir insanla konuşulduğu zaman, onun herhangi bir fikrini kuvvet zoruyla reddederseniz. O ısrar eder. Israr ettikçe de, kendi kendini aldatmakta daha çok ileri gidebilir…”

★★★

Konuyu iki ay sonra bir kez daha Meclis önüne getiren… İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan’ın oluşturduğu cepheye karşı Rusya ile işbirliği yapılmasına, sırf “bu ülke komünist olduğu için” karşı
çıkan… Komünistlerin her görüldükleri yerde ezilmesini savunan, tarihin ilk Mc Carty’si Hüseyin Avni Ulaş, “demokrasi ve özgürlük kahramanı.”

Düşüncelerin üzerine baskı ve şiddetle gidilmesinin yanlışlığına inanan Mustafa Kemal “diktatör”…

Ben yorumu okurlarıma ve Prof. Niyazi Berkes’e bırakıyorum:

“Söylev’i okurken, bunlarla olan çatışmalarının çokluğunu gördükçe insanın neredeyse Atatürk’e inanmayacağı gelir; bu tür olayları, sevmediği kişileri batırmak için abarttığını sanır. Abartmamıştı, belki de kısaltmıştı onlardan çektiklerini. Çünkü
bunların ne denli çok olduğunu, hele ölümünden sonra daha da çoğaldıklarını, bugün bizler de artık iyice biliyoruz.”

Orijinal Görsel

Yorum Yaz

Yorum yaz